10

79 17 0
                                    

     Tanımadığım bir çocuğun motorundayım ve beni kovalayanların kim olduğunu bilmeden kaçıyorum. Belkide korktuğumdan çünkü yakalanırsam bana güvenen bütün insanların başına gelecekler korku verici.

    "Eğer sıkı tutunmazsan düşeceksin!" Çocuğun dediğiyle kendime geldim. Haklıydı motorda neredeyse düşecek bir durumdaydım.  

"Korkma yemem. İşim gücüm yok bu durumda seninle uğraşacağım." Ne dediğini umursamadan beline sarıldım. Ne düşündüğü umrumda bile değil bu kadar hızlı giderken yere düşmek pek mantıklı bir seçim olmaz.

  "Ayrıca kaç yaşındasın sen. Ben daha büyük birini beklerdim." Bende çok şey istiyorum ama olmuyor.

  "Beklentilerini karşılayamadığım için üzgünüm."

   Biraz daha bu şekilde gittikten sonra yavaşladı. Geldiğimiz yere baktığımda göl kenarında bir yerde olduğumuzu fark ettim. Sol tarafımızda küçük bir kulübe vardı. Ne çok büyük ne çok küçük. Çok şirin bir kulübe.

   "İnecek misin bugün?" Yüzümü ona çevirdiğimde suratında alaycı bir ifadeyle bana bakıyordu.

    "Tamam iniyorum." deyip indim. Bu ne tavır böyle? Görende düşmanız sanar. Hayır ben sana güvendim karşılığı bu mu? Demek isterdim ama  şuan kavga yaratmak istemiyorum.

     Kafamdan kaskı çıkarıp ona uzattım. Elimden hızlı bir şekilde çekince sarsıldım. Bu kadarı cidden fazla! Ne bu kin böyle? Sakin ol Darien. Sinirlenmenin sana bir yararı yok.

     "Neden buraya geldik? Nasıl geri döneceğim ben şimdi?" Dediğimi umursamadan kulübeye doğru yürümeye başladı. Tabi bende soru sora sora arkasından.

   "Tavrın hiç hoş değil çocuk. Ayrıca beni nerden tanıyorsun? Neden buraya geldik? O adamları tanıyor musun? Cevap vermeye- " birden durunca sırtına çarptım. Bana doğru döndü. Az önce alayla kalkmış kaşları şimdi çatılmıştı.

   "Çok konuşuyorsun! Başın beladaydı ve yardım ettim. Gitmek istiyorsan gidebilirsin. Ha bir de ormanda bile olsan güçlerini herkese karşı kullanma." Demek ki adamları korkuturken beni gördü.

  "Her neyse ben gidiyorum ve sana yaptıkların için teşekkür etmeyeceğim." Arkama döndüm ve geldiğimiz yoldan yürümeye başladım. Keşke telefonunu isteseydim. Babam kesin merak etmiştir. Salak kafam başta neden dışarı çıktım ki?

   "Eğer şuan o ormana girersen kuyulara yem olursun! Üstelik ellerinde geliştirdikleri bir silah var. Sanırım seni etkisiz hale getirecek bir şey." Bu çocuğun kafasına taşla mı vurmuşlar? Az önce git diyordu şimdi kal diyor. Ayrıca kuyuları ve silahı nerden biliyor? Kim bu çocuk?

  "Keyfimden gitmiyorum. Ukalasın ve ben buna katlanamıyorum." Kaşlarını çattı.

  "Vazgeçtim gidemezsin bir yere."

"Ne demek gidemezsin? Seni dinlemem için hiç bir sebep göremiyorum." Ne ara yanıma geldiğini anlamadan kolumu morartacak derecede sıkı tuttu ve nefesini yüzümde hissedebileceğim kadar yaklaştı.

  "Senden korkmuyorum küçük kız. Sadece yapmam gerekeni yapıyorum. Seni bırakırsam en fazla bir saat sonra kayıplara karışırsın. Bugün burada kalacağız ve ben yarın seni birliğe götüreceğim." Bu çocuk beni gerçekten hafife alıyor. Ama ben burada mantıklı olan rolu üstleneceğim.

     Kolumu ondan kurtarıp kulübeye yürümeye başladım. Ayrıca ben küçük falan değilim.

   "Adım Darien. Eğer bir daha bana ismimden başka bir sıfatla seslenirsen seni buna pişman ederim." Bir cevap beklemeden kulübeye girdim. Işık olmadığından bir şey göremedim. Bu arada söyleyeyim istediğim zaman ellerimle şu mavi ışıktan yaratabiliyorum. Kendimden yararlanıyorum diyelim.

ElladaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin