5 - Toplantı

4.3K 289 627
                                    

Resimdeki Sansar. Geçen kitaba göre daha farklı bir Sansar yaratmak istiyorum. Görsel olarak da, kişilik olarak da.

Bir de müzik koydum onu da dinleyin gerçekten hayatımda gördüğüm en saçma kliplerden biri ama insanda bağımlılık yapıyor. Şarkı çıktığından beri evde Coco Make Me Do It diye geziyorum.

Orada güzelim kızın yanına rap bile yapamayan adamı koymuşlar psikolojim bozuldu.

Müzik ile beraber de okuyabilirsiniz sizin için ben denedim güzel oldu.
----

Kafamı kaldırıp arabanın girdiği kocaman demir kapılara baktım. 3 metre boyunca düz şeritler yukarı doğru uzanıyordu. En yüksek noktada şeritler düz doğru altında birleşiyordu. Kapılarındaki bağlı olduğu iki uçtaki kolonların üzerinde de kanatlarını içine çekmiş kartallar vardı. Beyaz heykeller oldukça heybetli duruyordu.

Kapı, Demir Bey olan Demir'in, araba torpidosundan çıkarttığı ufak düğme ile açıldı. Kapılar ileriye doğru açılırken gıcırtı sesi sessizliği böldü. Yirmi ile otuz metre arasında iki çimenlik arasından ayrılan yolda araç eve doğru ilerledi. Evi şehrin merkezinden ve benim evimden oldukça uzaktı.

"Burası ev mi yoksa Cullen malikanesi mi?"

Yolun sonunda, eve en yakın yerde arabayı durdurup el fenerini çekerken cırt sesinden sonra bana baktı.

"Cullen?"

Nasıl bilemezdi!

"Edward Cullen. Alacakaranlık? Hiç izlemediniz mi?"

Omuz silkerek kafasını olumsuz anlamda salladı.

Bu benim için büyük bir şoktu. Fangirl olduğum zamanlarda damarlarımda Edward akıyordu. Sürekli onunla ilgili dergileri alıyordum. Bodrumda bir çok Alacakaranlık posterim vardı. İnternetten senin sevgilin hangisi testi çözüp cevap Edward olana kadar deniyordum.

Hayatımda ilk anti-fan olduğum ilk kitap da buydu. Jacob denen o kurt adamdan nefret ediyordum. Hatta bir ara o kadar bağımlı olmuş ve gerçekliğine inanmıştım ki zar zor kurt boğan bulmuştum ve onu yanımda taşıyordum. O dönemleri atlatmıştım ama hala damarlarımda fangirl olmak vardı.

"Kesinlikle, kesinlikle ve kesinlikle okumalı, izlemelisiniz."

"Daha düzgün şeyleri tercih ediyorum."

Damarlarımdaki fangirl titreşiyordu ama patronum ile tartışmaya girmeyecek kadar büyümüştüm.

Gerizekalı. Nasıl küçümserdi benim biriciklerimi. Alacakaranlık final yaptıktan sonra uzun bir süre ağlamıştım. Hala devam etmeyeceğini düşündüğüm gecelerde anlayabilme potansiyelim vardı.

"Hemen geliyorum."

Arabadan hızla inip eve doğru ilerledi. Zile bastıktan sonra evin kapısı açıldı. Ailesi yaşıyor olmalıydı diye düşündüm ama sonra fakir zihniyetim yüzüme çarptı. Kapıyı açan hizmetçisi de olabilirdi. Benim en fazla Özge açardı o da genelde üşendiği için açmıyordu ben de anahtarımı çantamda taşımak zorunda kalıyordum.

Dayım eve en geç gelen üye oluyordu. O da anahtarını yanında taşırdı. Ona da kapıyı açan kimse olmuyordu.

Demir gireli bir dakika olmamıştı ki, evin kapısı açıldı. Önce Demir Bey sanmıştım ama onun bir küçük boyu, dövmeli kardeşi koşarak arabaya yaklaştı. Onu gördüğüm iki seferin aksine bu kez üzerinde takım elbise vardı.

Elindeki bilgisayar çantası ile arabaya koşturdu. Arka koltuğa geçmek için kapımı açmıştım ki; Emir Bey arka koltuğa yerleşti.

"Günaydın yenge. Ben burada yokum."

Başka Bir Çağrı&Demir Hikayesi #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin