16 - Elbisenin Parçası

2.9K 310 149
                                    

Beklediğiniz için çok çok teşekkür ederim. Hemen 17. Bölümü yazmaya başlıyorum siz de 120 oy yapın ve 120 olduğu anda bölümü atacağım. Keyifli okumalar dilerim.

Resimdeki Ömür Beyefendi.

----

Alışveriş merkezine giderken her zaman önünden geçtiğim kocaman Hotel yazılı binanın otopark kısmında el freninin sesi, araba içindeki sessizliğin ortasına damladı. Demir'in kapıyı içeriden açması için biraz geriye çekildim.

Beni şaşırtmasını bekledim. Arabadan inip benim olduğum tarafa gelmesini ve kapıyı benim için açmasını. Filmlerde böyle olurdu. Hatta dizilerde bile böyle olurdu. Sansar bile bunu yapmıştı. Kapının açılmadığını söyleyip ona açtırtmıştım ama yine de yapmıştı.

Bana doğru eğilip kapıyı açtı. Her zamanki gibi diye düşündüm. Her zamanki hareketinden vazgeçmiyordu. Geri çekilmeden önce durdu. Bana doğru kafasını çevirdi. Aklım zaten onun benden hoşlanma konusu ile ve benim, benden hoşlandığını düşündüğüm için ondan hoşlanmaya başlamam ile doluyken ince dudaklarının ve mavi gözlerinin bana yaklaşması kalp atışlarımı kulaklarımda hissettiriyordu.

"Parfümünü değiştirmişsin."

Derin bir nefes aldım, Özge'nin kürkünden Özge'nin parfümü korkusu burnuma doldu. Kimbilir kaç senedir yıkamıyordu bunu.

"Değişiklik olsun istedim."

"Gül kokusu sana daha çok yakışıyor, bu değil."

Gül kokulu parfüm kullandığımı biliyor muydu? Kesinlikle hoşlanma hisleri bir kat daha artmıştı. Dayıma sorsan parfüm ile banyo yapmışsın cevabından başka bir şey almazdım.

Demir arabadan inerken parmaklarımı kenetlediğim kemeri çıkarttım. Bundan sonda evden çıkmadan önce parfüm banyosu yapmalıydım.

"Kaçıncı kata gideceğiz."

"Çatı katı."

Bir sürü lüks araba içinde asansörün yanına ilerlerken bu gaz ile asansöre binecektim. Gözlerimi kaparsam her şey olabilirdi. Çatı katına kadar merdiven çıkana kadar zaten ölürdüm en azından asansörde ölmek daha mantıklıydı. En azından yorulmadan ölürdüm.

Demir, merdivenlere yürürken kafamı olumsuz anlamda salladım ama beni görmedi.

"En üst kata kadar yürüyemem. Asansöre binelim en azından tersiz ölüm olur."

Dedim ama dedikten hemen sonra demez olaydım düşüncesi aklıma yerleşti. Asansörün içinde bindiğim anda düşerken ölümümü hafifletecek bir şeyler aramaya başladım.

Elbisemin darlığı oturmama engel olmasa yere yığılıp kafamı da bacaklarımın arasına almış olurdum. 

"İyi misin?" Diye sordu Demir. Yani galiba onun sesiydi.

Gözlerimi kapatıp ona kadar saydım. Sonra bir on daha derken yüze gelmişken asansörden ses geldi. Kaldık diye bağırdım, her yer karanlıktı. Işıklar da anında sönmüştü. Burada ölecektim. Mememde Vol yazarken ölecektim.

"Hayır gerizekalı kalmadık. Aç gözlerini."

Göz kapaklarını zorlayıp havaya kaldırdım. Gerçekten kapı açıktı. Ölmemiştim. Yaşıyordum ve uzun yıllar boyu bir daha asansörün tanımından bile geçmek istemiyordum.

Asansörden dışarı kendimi atıp bomboş kata baktım. Yoksa dedim bir ilanı aşk için mi ayırtmıştı. Ağda yaptığım iyi olmuştu.

Asansörden indi, gittiği yeri takip etmek için yanında duruyordum ama o ilerlemedi, cebinden telefonunu çıkarttı. Gözlerim adeta bir Kartal gibi telefona baktı, son aramalara girip Emir'i aradı. Demir telefonu kulağına götürürken bakışlarını bana çevirdi. Hemen gözlerimi elbisem üzerine çektim.

Başka Bir Çağrı&Demir Hikayesi #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin