Tavşan

65 5 0
                                    

Gün 56

Patlamadan sonra son çıkış yolları da kapanan teröristler artık hemen her gece bizim çemberimizi yarmaya çalışıyorlar. Bina ve sokak aralarından gerçekleştirdikleri bu çabalardan sonuç alabilmeleri ise olası bile değildi. 

Aslında onlar her sızma için hareketlendiklerinde biz en başından beri onların hareketlerini üzerilerindeki Drone ve İHA'lar sayesinde adım adım izleyebiliyorduk. Onların bu çabaları ise gözüne far tutulmuş tavşanın kaçma çabası gibi kalıyordu bizim gözümüzde. Gereksiz ve zaman kaybı. 

Gece saat 02:25'de yine bir sızma grubunun binalar arasından bize doğru yaklaştığı haberini aldık. Havancılar telsizden girip istersek ateş altına alabileceklerini söylediler ise de kabul etmedim. Görüldüklerini bilmemeliydiler. Bir tanesinin bile elimizden kaçmasına tahammülüm yoktu.

02:40 sıralarında yerlerinin bize yaklaşık 50 metre mesafedeki bir evin bahçesi olduğ haberi geldi. O bahçenin nereye çıktığını biliyordum. Onları karşılayacağımız yer tam olarak orası olacaktı. Yerimi almak için kalkarken telsizden bildirdim ve timimle beraber oradaki yerimizi aldık. Termal kamerama gözümü dayadığımda halen ilk söylendikleri bahçede olduklarını gördüm. Biraz yavaş hareket ediyorlardı. O sırada grup lideri olduğunu düşündüğümün hemen solunda bir kadının elinde bir şeyle gözetleme yaptığını fark ettim. Bu şeyin büyüklüğüne bakılırsa ancak bir termal kamera olabilirdi. 

Yerimizi alırken dikkatsiz davranmış olup olamayacağımızı sordum kendi kendime. Acaba bizi görmüş olabilirler miydi? Buradan da ateşe başlayabilirdim ama ben hepsini ele geçirmeyi istiyordum. Bu mesafeden ve arada duvarlar varken kaçabilirlerdi. O sırada yerde bir şeylerle uğraşan bir başkası dikkatimi çekti. Sanki bir şey hazırlıyordu. Bir ay önce olsa bunun ne olduğuna dair hiç şüphem olmaz derhal harekete geçerdim ama sanırım durumun lehimize olması beni fazla açgözlü yapmıştı.

Yerde bir şeyler hazırlayan adam bir anda kalkıp tam olduğumuz yere doğru bir roket gönderdi. Ancak gece karanlığında nokta olarak ayarlayamadığı için roket yanımızdaki binanın duvarına çarparak duvardan büyükçe bir parça koparttı. Bu parça da direkt olarak Zeki'nin koluna çarparak kolun bir palayla kesilmişçesine kopmasına sebep oldu. Bu manzarayı gördüğümde çıldırmış gibi hissettim. Timdeki en kıdemli personelim benim aç gözlülüğüm yüzünden kolunu kaybetmişti. Silahımı kaldırdım ve atışa başladım. Önce lider olduğunu düşündüğüm adam, sonra termalci kadın düştü yere. Roketçiyi ise yaraladığıma emindim ama geri kaçmıştı. Hepsini almaya çalışırken bizden birini vermiştik. Derhal Turnike yapıp kopan kolla beraber zırhlı araca doğru götürdük Zekiyi. Bilinci açıktı ama kan kaybediyordu. Dakikaların değil saniyelerin bile büyük önemi vardı uzuv kopması durumlarında. 

Durumu Tabur komutanımıza bildirdiğimde resmen çıldırdı haklı olarak. Bu kadar avantajın bizde olduğu bir durumda bile yaralı vermeme anlam verememişti. Ben de veremiyordum zaten. 

"Yeter artık. Saldırı karşılayan taraf olmaktan bıktım. Yarın için hazırlanın, temizliğe başlıyoruz." dedi. 

Sonunda beklediğimiz haber gelmişti ancak bunun olabilmesi için en güvendiğim adamlardan birinin kolunu kaybetmesine de gerek yoktu.

Cizre Günlükleri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin