4. Bölüm: "MISRA'LARIN EGEMEN'LİĞİ"

311 74 73
                                    

Bölüm Şarkısı; Müzik listenizde ki en sevdiğiniz notalar size armağanım olsun.

Not: Arkadaşlar, Wattpad bölümün yarısını tek paylaşmış. O yuzdenyayindan kaldırıp tekrar paylaştım.

*Gelecek, umut edenlere armağan edilmişti. Geçmiş ise umutları yeşerip ona meyvesini verenlere güzel hatırlar bırakmıştı.

Benim ise geleceğe dair bir umudum yoktu, geçmişim bana umutlarımın meyvesini vermemişti.*

Keyifli Okumalar!

Dudaklarım, kelimelerim için Azrail olurken bundan sonra ki hayatımı belirleyecek kelimeler kuşkuyla dilimin ucunda duruyordu. Nefes alış verişlerim, kuvvetli bir rüzgar olup hızlandıkça damarlarım da gürlemekte olan kanı kalbime pompalıyordu.

Bakışları ile cevap vermem gerektiğini bağıran gözler ise bambaşka bir aleme savuruyordu beni. Rüzgarı daha fazla körüklüyordu ve söylemek istemediğim o cılız, güçsüz kelimeler kontrolüm dışında çıkmaya çalışıyorlardı. Nefes alış verişlerim o kadar güçlü olmasına rağmen bir an nefessiz kaldığımı hissettiriyordu. Beni yakıyordu.

Başımı eğdim. Ne yapmalıydım? Ona gerçekleri anlatmalı mıydım? Peki, söylediklerime inanacak mıydı? Hiç sanmıyordum. Derin bir nefes alıp başımı tekrar siyah kemik gözlüklerinin ardından bana bakan kadınının bal rengi gözlerinin içine baktım.

"Bana inanacak mısın Nevra anne?"

Kadın bu soruyu bir kez daha duymanın verdiği sinirle gözlerini kapatıp, sakinleşmek için derin bir nefes aldı. Hemen ardından da burnunun ucuna inen gözlüğü sağ işaret parmağı ile yukarı çıkardı.

"Anlat Mısra," dedi çıplak vücudumda ki izlere tekrar bakarken. "Sana bunları kim yaptı?"

"Ta- Taner baba," dedim olmayan tırnaklarımı avcumun içine bastırıken. O adama baba demek canımı yakıyordu. O, bana gerçek babamın aksine daha farklı davranıyordu. Benim babam  vücudumu okşamazdı ya da beni dudaklarımdan öpmezdi.

"Taner mi?" dedi şaşkınlığın esaretinde olduğunu bildiğim bir ses tonuyla. Başımı onaylarcasına salladığımda az önce yukarı çektiği gözlüklerini çıkardı ve başını geriye atıp bir elini beline, diğerini de saçlarının arasına yerleştirdi. Onun her tepkisi zihnimin derinliklerinde ki duvarlardan birine sarı bir boyayla  'Acıma' duygusunu yazdırmıştı. Elime aldığım süngerle her ne kadar onu silmeye çalışsamda renk gittikçe koyulaşıyordu ve bu benim o adama karşı olan güçsüzlüğümü simgeliyordu. 

Ben güçsüzdüm!

Bu cümlenin doğruluğu kadının kollarımı tutup sarsmasıyla daha da artarken, gözlerimi sıkıca yumdum. Keşke kulaklarımı da tıkasaydım ve bana inanmayıp üstüne de bana haketmediğim kelimeleri sarf eden bu kadını duymasaydım.

Bir yerden sonra kadının sarsmaları farklı bir boyut kazanınca gözlerimi araladım. Karşımda gördüğüm adamla kaşlarım çatılınca bir an nerede olduğumu anlayamadım. Arkadan gelen tanıdık sesle her şey bir anlam kazanınca gözlerimi tekrar yumup bir kaç saniye boyunca kendimi az öncekilerin sadece beynimin bir oyunu olduğunu hatırlattım. Sadece bir rüyaydı, bir yerden sonra değişen bir rüya.

Nevra anne, yetimhanede ki koruyucu annelerinizdden biriydi ve Taner de onun kocasıydı. Yaşadığım şeyler ise basit bardak kırılmasıyla tarif edilemeyecek şeylerdi. Hele de o adamın bana verdiği zararlar...

Ölüme Koşmak #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin