Multi; EGEMEN AKMANBölüm Şarkısı; Sia- Big Girls Cry
*Ona her daim zevk veren şeyin onun ölümü olması çok basitçeydi ve ölüme hakaretti.*
Keyifli Okumalar!!!
Korku. İnsanın nabzını hızlandıran, tüm hücrelerini uyanık tutan unsur. Biyolojik olarak duyu organlarından birinden aldığı uyarıyı bilinçaltındaki hassasiyete göre beyne hızlı iletilmesiyle oluşan ve çeşitli hormonlar salgılanan lacivert rengi kendine kılıf yapan duygum.
Korkuyorum ve korkmakta da haklı olduğumu biliyorum. Bu işe girerken tek amacım can borcumu ödemek ve canımı daha fazla acıtmadan, ruhumu daha fazla incitmeden ölmekti fakat şuan gördüğüm manzara ve kulaklarımı uğuldatan o çığlık hayatım boyunca unutamayacağım ve belki de sık sık karşılaşacağım bir tabloydu.
İsviçre'den hala ayrılmamıştık, daha doğrusu yağan yağmurun hızlanmasıyla uçağımız beş saatlik bir rötar yapmıştı ve bu benimde dahil olduğum kız grubunu memnun etmişti.
İstanbul'a dönmek demek bir nevi acı çekmekti ve bilinmezlikti benim için. Bilmediğim bir ortamda olmakta hep bana huzursuzluk vermişti ama şuan bulunduğum konum keşke o bilinmezlik içerisinde boğulsaydım dedirtiyordu.
Uçağın rötar haberini aldığım gibi gidip Bilge'yi birazcık zor kullanarak uyandırmış ve o hazırlanırken sırılsıklam olan kıyafetlerini değiştirmiş ve saçlarımı kurutmuştum. Hemen sonra da kahvaltı için aşağıya inmiştik. Yemeğimizi yerken yemekhanenin bulunduğu kattaki lavabolardan gelen çığlıkla hepimiz oraya yönelmiştik ve Azrail'in biraz önce buradan yanında bir ruhla ayrıldığını belli eden ölü bir beden bulmuştuk.
Gencecik bir beden. Sağ koluna bağladığı lastiğimsi şey ve ayaklarının dibinde bulunan içi boş şırınga kutusu aslında her şeyi anlatıyordu. Midesinde zulalaladığı yetmiyormuş gibi kanındada bu pisliği taşıyan ruhsuz gencecik bir beden.
Sorunlardan kaçıp yepyeni bir sorun yaratmak. Uyuşturucu bağımlıları için yapılabilecek en iyi tabir buydu.
İki sene boyunca okuduğum psikoloji bölümünde belki de öğrendiğim tek şey bir insanın içinde ki boşluğu bir şeylerle doldurma çabası olmuştur herhalde. Kimisi dini inancını, kimisi parasını, kimisi uyuşturucu ile doldururdu bu boşluğu ben ise kaybettiklerim ile doldururdum. Unutmayayım diye.
Dillere pelesenk olmuş bir söz vardır. 'İnsan bir şeyin değerini kaybedince anlar' diye. Öyle ama bir kaybın değerini başka bir şeyi kazanınca da unuturuz. Nankör varlıklarız biz insanlar. Ama benim hayatımın merkezi kaybettiklerim olduğu sürece kazandıklarım sadece kaybedebileceğim yeni şeyler olduğunu biliyordum.
Sıraç denen adamın beni kenara hafif itip "Çekilin," demesiyle bakışlarım kızdan ayrılmış ve aklımdaki tüm düşünceler darmaduman olmuştu. Zaten dağınık olan düşüncelerim daha da dağılınca etrafımda ki insanların yüzlerine baktım.
Bir çoğu bu durumu dehşetle izlerken bu sanki günlük rutinleriymiş gibi izleyenlerde vardı.
Dün gece Sıraç'ın neden 'Malları ziyan etmesinler' demesini şimdi iyi anlıyordum. Simge'nin 'Bu bataklıkta boğulacaksın' demesini şimdi anlıyordum.
Birinin "Altın vuruş," dediğini duydum.
Eronin çok yüksek dozda kullanılmasına denirdi. Kıza baktım tekrar. Onun için bir yandan üzülürken bir yandan da mutlu olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Koşmak #Wattys2018
Mistério / SuspenseÖlüm... Her ne kadar sonu ifade etse de sonsuzluğu barındıran yegane unsur. Kiminin başlangıcı, kiminin sonu. Dibe vuruş gibi. Bir daha hiç gökyüzünü göremeyecek olup o güzel şarkıyı, melodiyi duyamayacakmışız gibi. Bazen de...Umudun yeniden filizl...