UTANGAÇ / 5

769 27 1
                                    

Şirketten çıktığım gibi kendime lanetler okuyordum daha önce onunla nasıl tanışmamıştım ? Nasıl denk gelmemiştik ?
Gerçi çok normaldi her toplatılarımızda Emre'yi ve sekreterini yolluyordu sürekli işi çıkıyordu. Cidden anlayamıyordum bu nasıl bir tesadüftü ve aklıma nasıl gelmemişti. 2 gün içinde ne kadar da sulu göz olmuştüm böyle. Gözlerimi sildim ve yavaş yavaş kendi şirketime ilerliyordum. Şirketin yan tarafındaki sokakta bulunan merdivelere yavaşça oturdum. Yüzümü ellerimin arasına alıp ağlamamak için derin bir nefes aldım. Omzuma dokunan el ile korkuyla sıçradım ve hızla kafamı kaldırdım.
Karşımda gördüğüm yüz ile gülümsedim.

"Emre"

"Buradayım" dedi, gülümsedi ve yanıma oturdu.

"Anlat bakalım kızıl."

"Barış ile tartıştık o kadar ."

"O kadar ... hım ama üzgünüz ve şirket dedikodu kazanı gibi. Barış' a bağırmışsın kızım nasıl bir şey yok."

Kafamı eğdim ve tekrardan ellerimle yüzümü kapadım ve ağlamamak için yavaş yavaş nefes almaya başladım.
Hala aynı haldeyken konuşmaya başladım.

"Emre"

"Kızılll." Dedi.

"Dalga geçmesene."

Emre kahkaha attı. "Dinliyorum."

Kısık bir sesle "bir zahmet " dedim. Fakat Emre duymamış olacak ki "efendim" demişti.

"Onunla arkadaş olduğunuzu unutmuş ve Barış'ın olduğu aklımın ucuna dahi gelmemişti. "

"Elçin.." duraksadı ve cümlesine tekrar devam etti. "bu gerçek ve ben buna bir şey yapamam seni de üzmek istemiyorum."

"Ha..hayır senden onu isteyemem sadece düşünemedim onu demeye çalışıyorum."

Derin bir nefes aldığım sırada Emre eliyle çeneme dokundu ve kafamı yukarı kaldırdı.
Hafifçe gülümsedi.

"Gülümse bakalım." deyip tekrardan çeneme dokunup baş parmağı ve orta parmağı ile dudaklarımın kenarlarını geriye gerdi.

"Gülümsüyorsun hemen Elçin."

"Ta..tamam, kızma güldüm ." Yalandanda olsa gülümsediğim sırada bir erkek sesinin Emre'ye seslenmesiyle ikimizde arka tarafa baktım. Barış'tı.
Hızlı bir şekilde ayağa kalkınca bir anda sendelemem ile Emre belimden tutmuş, Barış ise gözleriyle bana odaklanmıştı. Aldırmadan Emre 'ye döndüm.

"Şirkete geçiyorum." deyip şirkete doğru yürümeye başladım.

Adımın seslenilmesine duymazdan gelip şirkeye girdim. Ses, Emre'nin sesi olmadığına göre tek seçenek Barış olmasıydı. Şirkete girmem ile sekreterlerin peşimden gelmesine rağmen hiçbirinin dediklerini duymadan odama girdim ve kapıyı çarparcasına kapattım. Birkaç dakika içinde Hande'nin odama girmesiyle anlaşılan diğer çalışanlar Hande'ye söylemişlerdi.

"Elçin ?" Soru soran gözlerle bana baktı.

"Ne.. şey yani ne oldu ?"

Hande elindeki birkaç dosyayı masama resmen fırlatarak koymuştu. Bu sefer soru soran gözlerle soran gözlerle bakan bendim.

"Bir şey mi oldu ?" dedim tekrardan.

"Sence Elçin ? Bir bak haline.. gözlerin kızarmış, ağlamışsın ve benim bir şeyden haberim yok ne oluyor ?"

"Üstüme gelme tamam otur şuraya otur anlatacağım."

Sertçe sandalyeye oturduğu sırada masama fırlattığı dosyaları önüme çekip incelemeye başladım ve imzalanacak yerleri imzalamak için lacivert pilot kalemi elime aldım.

Sonya (Elbar) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin