7/ Kutlama Yeri..

543 23 1
                                    

Ben arabaya binmiş bir halde hala Barış'ın binmesini bekler haldeyken Barış hala bıraktığım halde durduğunu görünce en son çareyi seslenmekte buldum.

"Barış."

"Ef.. efendim."

"Gitmeyecekmiyiz ?" dediğim anda kendine gelip sürücü koltuğuna binmişti.

"Iyi misin Barış"

"Tabi.. tabi."

"Seni ilk defa topuklu ayakkabı giymemiş halde görüyorum, şaşırdım."

"Aa kötü mü olmuş ?"

"Hayır hayır çok hoş duruyorsun. Sadece alışmışım tuhaf geldi."

"Anladım." Hafifçe gülümsedim.

"Barış Arduç bile saçmalabiliyormuş baksana."

Kahkaha atınca ellerim ile ağzımı kapattım. Tabi Barış tekrardan ellerimi ağzımdan çekip tebessümle konuşmaya başladı.

"Bana güldüğün sürece sorun yok. Gülebilirsin."

"Ben çok gülerim ama senin gibi ciddi olamam toplantılar dışında."

"Belkide o gülümsemen beni benden aldı. Haa.. ? Ne dersin ?"

Gülümsedim ve konuyu değiştirmeye çalıştım.

"Bu kadar uzak mıydı ?"

"Yani sayılır. Yarım saatlik bir yer öyle çok kalabalık olmasın istedik. Zaten Sen ben Emre ve Hande olacak ki sende gelirsin diye kabul etmiştim."

"Yaa .. ya gelmeseydim ?"

"Gitmezdim." deyip kestirip attı ve yola odaklandı.

Barış'ın telefonunun çalmasıyla odaklandığım Barış'tan gözlerimi uzaklaştırdım fakat onun telefonuma "bakar mısın ? " demesiyle şok olmuş bir şekilde yeniden ona döndüm.

"Telefon ? Kızıl Sonya."

"Hee.. yani tabiki." deyip ceketinden telefonu alıp ekrana baktım. Emre'nin olduğunu görünce aldığım nefesimi yeniden geri bıraktım. Barış'ın cümlesiyle şaşkın bir halde ona baktım, ciddi miydi o ? Ne yani arayanın kim olduğunu bilmeden "sen açsana "demişti. Bir şey söylemeden telefonu açtık ve Emre'ye cevap verdim.

"Efendim" dediğimde Emre'nin o şokla kekeleyerek cevap vermesiyle kendiki gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda Barış görmüş olacak ki merakla bana baktığını gördüm.
"Emre" deyip tekrardan telefondaki Emre'ye odaklandım.

"Şey.. Elçim sensin değil mi ? Aa vallahi de sensin." Sinirle Emre diye tıslayınca sinirlendiğimi anlamış olmalı ki lafa girdi.

"Tamam tamam bir şey demedim. Sadece gelip gelmeyeceğini soracaktım ama cevabımı aldım." Deyip sırıtmıştı. Telefonu hoparlöre almıştım ki Barış benim yerime cevap vermeyi tercih etmişti.

"10 dakikaya gelmiş oluruz. Görüşürüz Emre" deyince bende peşinden "görüşürüz" deyip aramayı sonlandırıp telefonu Barış'a uzattım fakat aldığım cevap beni şaşırtmıştı.

"Sonra alırım." Deyince bende telefonu Barış' ın ceketine koymak yerine telefonun elimde tutmaya başladım. Birkaç dakika sonra Barış'ın arabayı durdurmasıyla geç olsa da en sonunda geldiğimizi anlamıştım. Arabadan inerken elimdeki telefonu Barış' a tekrardan uzattığımda aynı cevabı almıştım.

"İçeride alırım Kızıl Sonyam."

"Sonyam deme bana Sonya diyorsam de "

O ise tekrar kaldığım ve çok nadir görülen gülüşünü yaptı.

Sonya (Elbar) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin