30 Bölüm
Meybuz’a giden yol
Derste ara sıra öğrenciler Haluk’a bakıyordu. Şeyma’nın bu kadar güçlü olacağını kimse tahmin etmemişti. Haluk ise kırılmış sırasına bakıp gülümsüyordu. Hiç kimse onun içinden ne geçtiğini anlayamıyordu. Elinde bir saat vardı teneffüs olduğunda Şeyma’ya saldıracak gibi bekliyordu. Şeyma birkaç kez Haluk’a bakmıştı. Zil çaldığı anca Pekcan pencere açmıştı. Haluk ayağa kalktığında
Rüzgâr Adam Haluk
‘’Kimse yerinden kıpırdamasın!’’
Herkes birkaç saniyeliğine Haluk’a bakmıştı. O hızlı bir şekilde yanındaki sıranın üzerine çıktığı sıralar üzerinde hızlıca koşmaya başlamıştı. Başta Şeyma’nın üzerine yürüyecek olarak algılansa da açılan pencereye koştuğunu sonradan anlamışlardı.
Kendini pencereden dışarıya bırakmış bir kuş gibi gökyüzünde saniyelik bir yükselişten sonra hızla yere iniyordu. Herkes bir anda camlara yapışmış ölüp ölmeyeceğini merak ediyordu. Haluk yere sert bir iniş gerçekleştirerek yuvarlandı. Kısa sürede ayağa kalktı, ağır adımlarla yürüdükten sonra bir den hızlandı. Okulun kullanılmayan arka kapısına doğru koşmaya başladı. Zil daha yeni çaldığından kimse dışarıya çıkmamıştı.
Arka kapıya yanaştıkça önünde ki duvar’ın üzerine atladı. Hızlıca geçip okunun dışına kendini bıraktı. Kısa bir uçuştan sonra asfaltın ortasına düşmüş ve yuvarlanmıştı. Ayaklarındaki ağrı biraz daha artmış bu ağrıya omuz ağrısı da eklenmişti. Sokağın aşağısına indikten sonra epey bir bağır aşağıya bir yer ortaya çıkmıştı. Karşısında şehri görebiliyordu. Okul gerçekten yüksek bir tepeye kurulmuştu. Gözleri ile bakkalı aradığından çok geçmeden bulmuştu. İleride yol ikiye bölündüğünde bakkal tam iki yolun ortasında kalıyordu. Hızlıca koşup içeriye girdi. Bakkal gazete okuyordu içeriye birisi girince gazetesini kapattı. Sert bir ifadeyle
‘’Ne var çocuk?’’
‘’Meybuz istiyorum’’
‘’Kaç tane?’’
‘’Üç tane’’
‘’Tamam, öyleyse arkana dön dolaptaki meybuzlardan üç tanesine al’’
Haluk adamın dediğine uyup meybuzları aldı tezgâhın üzerine koydu.
‘’Kaç para?’’
‘’5 Liram’’
‘’Tamam, al bakalım’’
Haluk parayı uzatıp meybuzları adamın verdiği poşetin içerisine koydu. Kafası ile tekrar selam verip geriye dönerken,
‘’Buralarda iş ile ilgili bir bakkal varmış yerini biliyor musun?’’
‘’Bilmiyorum’’
‘’Ama duymuş olmalısın’’
‘’Duymadım.’’
‘’O zaman hissetmiş olmalısın’’
‘’Hayır hissetmedim.’’
Haluk tuhaf bir şekilde adama bakıp vurdumduymaz bir şekilde;
‘’Ölüm kokusunu hissediyor musun?’’
‘’Defol git buradan’’
‘’Sanırım senin sorununu çözdüm meybuzcu’’
Haluk yüzünü bir anda değişti şeytan bakışı ile adama sinirlice bakmaya başladı. Adam onun yüzündeki korkunç ifade ile gerisinde ki raflara çarptı. Haluk kolunu uzatarak yakasından tutup kendine çekti.
‘’Korktuğu görebiliyorum onun sesini duyabiliyorum ve korkunu içimde hissedebiliyorum. Adın ne?(Filmlerde ki gibi oldu zıh zıh zıh)’’
‘’Meybuzcu Sertan’’
‘’Bana gördüklerini, duyduklarını ve hissettiklerini söyle.’’
‘’Adamın ismi Katan Piko Arnavut Kaldırımları bölgesinde bir dükkânı var’’
‘’Nerede bulabilirim?’’
‘’Yukarıya çık okulu geç tam karşında bayır aşağıya bir yol var Arnavut kaldırımları döşenmiş o yolu takıp et sokağın sonuna doğru ufak bakkalı var’’
‘’Anladım sağ ol bu arada meybuz parasını geri ver bakalım bu seferki müesseseden olsun’’
‘’Dikkatli ol bir adamı var daha doğrusu bir kadın diyeyim zamanında Vezirtepe Lisesinde en tepeye yükselmek için savaşmıştı.’’
‘’Anladım önce onu halletmem gerekiyor’’
‘’Onu halledemezsin o seni halleder’’
‘’Tamam, bilgiler için sağ ol eğer birisine söylersen seni öldürmem sakat bırakırım’’
Haluk adamın yakasını bıraktı, eline cebine atıp birkaç kavrulmuş fındığı önüne koydu.
‘’Fındık ye sakinleştirir.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vezirtepe Lisesi | 2 Sezon[Askıda]
Teen FictionGörülmemiş,duyulmamış ve yazılmamış lise hikayesi. Dövüş,komedi ve aşk üçgeninin açıları toplayıp cevaba ulaştığımız bir kitap.Haluk ve diğerlerinin sıradışı hayatları ve o hayatlara yön veren çökmüş bir dünya. Ana Konu ile alakası olmayan hikayeler...