‘Hate you ooooo
I’m fine living without you
I hate you!’
Dersin bittiğini müjdeleyen zil çaldığında yerimden kalkmaya tenezzül bile etmiyorum. Sıraya kafamı koyup, gözlerimi kapatıyorum. Hiçbir şey umurumda olmuyor. Betsy, Bella’nın Betsy’le konuşacak olması, okul, Jackson… Hiçbir şeyi takmıyorum. Yaklaşık beş dakika böyle yattıktan sonra Betsy’nin sesiyle resmen yerimden sıçrıyorum.
‘SENDEN NEFRET EDİYORUM!’ diye hıçkırıkların arasında. Şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Betsy okulda ağlamaz ki… Güçlüdür, canı ne kadar yanarsa o kadar pençelerini çıkarır, kedi gibi. Ama asla ağlamaz. Ağlamaz!
‘İNSANLAR SENİ BANA TERCİH ETTİĞİ İÇİN, BENDEN DAHA SEVİLESİ, DAHA İYİ KALPLİ, DAHA ANLAYIŞLI, DAHA TEMİZ OLDUĞUN SENDEN NEFRET EDİYORUM KRİSTEN!’ diyor bağırarak. Bella Betsy’le konuşmuş demek ki…
‘TÜM GRUBU ETRAFINA TOPLA TAMAM MI? BENİ YALNIZ BIRAK! UMRUNDA OLMASIN! ZATEN ARTIK BENİM SEVGİLİM VAR TAMAM MI? SANA VE SİZE İHTİYACIM YOK! AH BİR DAKİKA… BELLA BENİMLE KONUŞURKEN BÖYLE İĞRENÇ BİR ŞEY İSTEDİİĞİMİ DUYUP, KİRLİ KIZLARLA İŞİ OLMAYACAĞINI SÖYLEYİP, BENİ YANLIŞ TANIDIĞINI MIRILDANIP BENİ TERK EDEN KİŞİYDİ DEĞİL Mİ SEVGİLİM! DOĞRU! LANET OLSN SANA KRİSTEN! LANET OLSUN SANA!! LANET OLSUN!’ Yere çöküyor ağlıyor, ağlıyor. Hıçkırıkları azalmak yerine çoğalıyor. Daniel Betsy’den ayrılmış mı? Onu ağlarken görmeye dayanamıyorum… İçim sızlıyor. Üzülüyorum. Gözlerim doluyor…
‘Ben… Böyle olsun istemedim Betsy. Beni suçlayamazsın, benden nefret edemezsin. Benim suçum değil. Anlıyor musun? Benim suçum değil. Bella’dan böyle bir şey istemeseydin kızlar seni eskisi gibi sevebilirdi ve Daniel’in öğrenecek bir şeyi olmaz, senden ayrılmazdı… Bunlar yüzünden beni suçlayamazsın.’ Hıçkırıkları artıyor, artıyor. Betsy’nin bağırışını duyup gelen ve sınıfın kapısına yığılan kalabalığı yarıp gelen dört kız görüyorum. Bizimkiler geliyor…
‘Herkesin önünde kendimi rezil ettim. Sözümü tutamadım ve okulda ağladım. Bunların hepsini senden bildim. Çünkü ben bir korkağım. Kendimle yüzleşmeye korktum. Eğer suçlunun ben olduğumu kendime itiraf edersem… Kendimden nefret ederdim. Seni kaybettiğim için. Ben itiraf etmedim. Ama sen bana gösterdin. Teşekkür ederim Kristen. Affedemezsin. Artık kendimden nefret ediyorum ama ben seni suçlamamalıydım. Üzgünüm! Her neyse…’ Bizim kızlar inci gibi dizilmişler, yanımıza gelmeye aramıza gelmeye dayanamazlar. Bir şey yapmamaları gerektiğini, yapamayacaklarını bildikleri için sadece duruyorlar. Betsy kalkıyor. Arkasını dönüyor. Masmavi gözlerinin etrafı kan çanağına dönmüş bir şekilde. Kendini bu kadar suçlamasına üzmesine gerek yok… Ama Betsy yaptı! Sonunda özür diledi. Üzgünüm dedi… Ya şimdi, ya hiç Kristen! Ya şimdi ya hiç! Betsy’nin koluna yapışıyorum ve iye yaramasını umduğum sözler dudaklarımdan dökülmeye başlıyor;
‘Betsy… Senden tek bir şey istedim. Barışabilmemiz için tek bir şey. Benden özür dilemen. Başardın Betsy. Özür diledin. Üzgünüm dedin. Söylerken ciddiydin. Üzgünsün Betsy. Bunların olmasına gerek yok. Sana, bana, kızlara, grubumuza bu kadar şey yeterde artar bile. Ve kızlar seninle küs olmadığına göre hala bir grubuz ve hala bir grup olduğumuza göre ilkemiz hala geçerli. Birinin mutluluğu hepimizin mutluluğu, birimizin üzüntüsü hepimizin yıkımı…’ Bu sön sözü söylerken Betsy’de mırıldanarak bana eşlik ediyor. Bundan cesaret alarak devam ediyorum. ‘Sen üzgünsün Betsy! Ve bu beni yıkıyor… Bizi yıkıyor. Bize bunu yapmaya hakkın yok. Kendini üzmeye hakkın yok çünkü kötü bir şey yapmadın. Gülümsemelisin. Kendin için. Hepimiz için!’ Böyle bir konuşma yapabilmeyi beklemiyordum. Söyleyeceklerimin yarısında gözyaşlarına boğulup, dört yaşındaki kızlar gibi birbirimize sarılıp ağlayacağımızı düşünüyordum ama bitirebilmiştim ve Betsy ne demek, ne yapmak istediğimi anlamıştı. O güzel gözlerinden bir damla daha usulca ağlamaktan pembeleşmiş yanaklarına doğru süzülürken çok hafif tebessüm ediyor. Kızlara bir bakış atıyorum. Mesajı almış olacaklar ki kapıdaki kalabalığı hemen ‘kış kış’lıyorlar. Kalabalık dağılınca yanımıza gelip çöküyorlar.
Ve sonunda oluyor. Betsy eğiliyor, sarılıyor! Barışıyoruz! Betsy’le barışıyoruz! Kızlar da bize katıldıklarında yaşadığım mutluluk… Sonunda altılı geri dönüyor… BKBİBS (brit, krsiten, betsy, iris, bella, sharlot) tamamlanıyor. Kaç günden sonra ilk defa Betsy’le bu kadar yakın olmayı garipsesem de yurtdışından getirttiği parfümünü içime çekiyorum. Bu kızları gerçekten çok seviyorum! Peki şimdi ne olacak? Eski, monoton hayata devam mı yoksa yeni heyecanlar var mı?
![](https://img.wattpad.com/cover/11862674-288-k470723.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ergenin Hayatı
RomanceKristen adında bir kız. Yakın arkadaşları. Kendi aşkı. Arkadaşlarının aşkı. Ergenlik sorunlarını. Mutlulukları. Mutsuzlukları. Hepsi burada... Bir Ergenin Hayatı'nda ;)