‘SOS please someone help me
That’s not helping’
Okula girdiğimde bizim kızlardan sadece Bella’nın okulda olacağını tahmin ediyorum. İlk o okulda oluyor. Ve hemen ödev yapmaya başlıyor. Benim evde 2 saatte farklı farklı kaynaklardan bakarak zar zor yaptığımız kazık ödevleri nasıl 20 dk içinde yapabiliyor? Ya o çok zeki ya da her gün bıkmadan ödevlerin cevaplarını sallayabiliyor. Eşyalarımı sınıfa bırakıyorum, sınıftaki 2-3 erkeğin bakışlarına aldırmadan sınıftan çıkıyorum. Ben çıkar çıkmaz ‘çok önemli’ futbol sohbetlerine geri dönüyorlar. B… C… D… Bella’nın sınıfına ulaşıyorum, kafamı uzatıp bütün kafaları tarıyorum ama Bella yok. Tam arkamı dönüyorum ki Bella’yla burun buruna geliyoruz ‘Bö!’ diyor sakin bir sesle. Korkutmaya çalışmıyor. Hep yapar bunu. Neden bilmiyorum ama beklenmedik bir yerden çıktığında gayet sakin bir sesle ‘Bö!’der. Ama bu gün bir tuhaflık vardı… Koyu kahverengi gözleri ışıl ışıl değildi. Donuk bakıyordu. Üzgündü.
‘Bella?’
‘Mesajımı aldın mı?’
‘Konuşmalıymışız.’
‘Evet’
‘Sen iyi misin?’
‘Başka bir yerde konuşsak olur mu?’
Koridordaki koltuklardan birine oturtturuyor beni. Kısacık siyah saçları, büyük gözlükleri, kahverengi gözleri, çikolatamsı teni, bıcır bıcır konuşması, neşesi, sakin ‘Bö!’leri ile her zaman çok neşelidir Bella. Eğlencelidir. Tek kusuru satıcıdır biraz. Kolay vazgeçer, ger döner, tekrar gider, gelir, küser ama barışır. Aslında hiç hoş bir huy değil bu ama Bella’da bir şey var. Küsemiyorsun. Özlüyorsun. Sende iz bırakıyor. Kısa sürede büyük izler. Nedenini hala çözemedim.
‘Anlatacak mısın sorun ne!’
‘Biz… Yani ben… Yani biz..’
‘Lafı ne kadar dolandıracaksın?!’
‘Brit ve ben, Sharlot ve İris’le küstük.’
‘Harika. Zaten Betsy ve ben yetmezmişiz gibi bir de siz küsün!’
‘Ama nedenini de sor!’
‘Sormak istemiyorum bir sonraki teneffüs barışacaksınız çünkü!’
‘Bu senin de suçun sayılır!.. Siz Betsy’le küsünce biz yeni bir grup açtık. Ben, Sharlot, İris ve Brit. Konuştuk… Ama Sharlot ve İris senin, ben ve Brit ise Betsy’nin haklı olduğunu düşündük. Sonra tarıştık sonra küstük sonra…’
‘Sonrasına gerek yok ben anlamam gerekeni anladım… Ama Bella eğer Betsy’nin tarafını tuttuysan niye bunu bana anlatıyorsun. Betsy’le konuşman gerekir. Ayrıca biz küstüysek taraflara ayrılmanız gerekmiyor. İkimizle de takılabilirsiniz. Ama merak ediyorum ben… Sen miydin? Betsy’e asla barışmam dediğimi söyleyen?’ Son soruyu sorarken zaten durgun olan sesim bir vızıltıya dönüşmüştü.
‘Öncelikle bu konuyu Betsy’e anlatmak istemedim çünkü. Bilirsin ya bazen haksız olsan, ihanet etsen bile karşı tarafa daha yakınsındır. Ben gerçekten üzgünüm Kris… Gerçekten!’
‘Bir soru sormuştum…’ sesim buz gibi çıkıyordur. Şu ana kadar olan kısım tamam ama neden Betsy’e bunları anlatsın. Ben ona ne yaptım ki. Aslında çok da kötü bir şey yapmamıştı. Neden bu kadar büyütüyordum? Belki bu gün bunları anlatan birinin başka zaman başka şeyleri anlatmasından korkmuşumdur… Ama diğer zamanlarda da Betsy’den gizlim saklım yoktu ki… Niye bu kadar üzülmüştüm? Niye bu kadar kızmıştım?
‘Ben söyledim. Aranızı düzeltmek istiyordum. Sen özür dilersen daha iyi olur dedim. O da niye dedi bende söylemek zorunda kaldım…’
Bella anlatmaya devam ediyordu ama gerisini anlamadım. O sırada başka bir şeye odaklanmıştım… Bella konuşurken arkasından geçen çocuk. Rampa saçları… Açık kumral dalgalı aşırı şirin görünen… Açık yeşil gözleri… Tek omzuna attığı okul çantası… Bizim okul forması ilk kez birine bu kadar çok yakışıyor sanırım… Deliriyor muyum?.. Kim bu çocuk… Kim… Kim…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ergenin Hayatı
RomanceKristen adında bir kız. Yakın arkadaşları. Kendi aşkı. Arkadaşlarının aşkı. Ergenlik sorunlarını. Mutlulukları. Mutsuzlukları. Hepsi burada... Bir Ergenin Hayatı'nda ;)