YN Merhabalar :D, hikayemi bitirmek için geri döndüm. Bu saatten (hatta yıldan!; )) sonra çok okuyucum kalmamıştır diye tahmin ediyorum ama daha çok kendim için bitirmek istiyorum zaten... Önceden yayınlayıp sildiğim 18 Bölüm tamamen benim, 19. Bölümün de çoğu benim yazım olduğu için onları arka arkaya yayınlıyorum şimdi. Önceden okumuş olanlar diğer iki bölümde de tanıdık 'sahneler' okuyacak.. Zira orada da benim olan parçalar vardi ve elbette yine ekleyeceğim. Sevgilerimle, Gece YNS
18. Bölüm "Pazzo"
Bir kaç ay önce (Şebnem'in düğün günü)
⇝ Şebnem Gürsoy ⇜
Şebnem boy aynasının önüne kurulmuş, gözlerini aksine dikmişti. Gelinliği içinde harika görünüyordu gerçekten ve düğünü de tam hayal ettiği gibiydi. Melis ve Begüm şu an mutlaka kıskançlıklarından yerin dibine girmek üzereydiler. İstediği herkes de buradaydı. Bir kaç saat içinde evli bir kadın olacaktı. Niye mutlu değildi ki? Aslında niye mutlu olmadığını çok iyi biliyordu Şebnem de, kendine itiraf ettiği an kaçıp gideceğini bildiği için buna cesaret edemiyor, kendini korumak için duygularını bastırmaktan başka bir çare göremiyordu. Kapının birden "Şebo!", diye açılmasıyla birlikte neredeyse yerinden sıçradı Şebnem. Kapının eşiğinde duran Doruk'la Mehmet'i görünce gözlerini devirdi.
- "Girebilirsiniz!", diye isyan etti kollarını önünde kavuşturduktan sonra.
Doruk gülümsedi.
- "Çicek gelmiş yine gelin hanım...."
- "Koskoca Şebnem Gürsoy evleniyor. Gelecek elbette.. ", dedi Şebnem umursamaz bir tavırla.
Mehmet kaşlarını kaldırdı.
- "Bu demet biraz farklı yalnız, eski bir düşmanından falan olabilir..", dedi sırtırarak.
- "Ne diyorsun sen ya?"
Mehmet arkasında sakladığı demeti Şebnem'in gözlerine soktu.
- "Buyrun gelin hanım.."
Bembeyaz güllerin içinde, tek bir siyah gül.
Şebnem biraz çekinerek aldı buketi Mehmet'in elinden. Bir kaç saniye gözlerini üzerine diktikten sonra içindeki kartı çıkardı.
Çınarın orada bekliyorum seni. Pazzo.
- "Kimden?", diye sordu gözlerini telefonuna dikmiş Doruk.
Şebnem hızla elindeki kağıdı buruşturup, sıkıca avucunun içine sakladı.
- "Hiç, eski bir arkadaş.", dedi zorakı gülümseyip.
Doruk başını kaşıdı.
- "İyi iyi.", dedi başını telefonundan kaldırmadan, "Aşağıda bir sorun var galiba, yengem delirmek üzere.", demesinden iki saniye sonra telefonu çalmaya başladı. Açıp kulağına dayadı.
- "Efendim yenge?.. Tamam geliyorum... Tamaaam.", derken odadan çıkmıştı bile.
Mehmet ise Şebnem'e dikti gözlerini.
- "O mu?", diye sordu Şebnem'in donmuş bakışlarını fark edince.
Şebnem hafifçe başını salladı.
- "Gelmiş... çınarın orada beni bekliyor."
- "Gidecek misin?"
- "Gitmezsem o gelir."
Mehmet derin bir nefes alıp verdi sonra hafifçe başını salladı.
- "Ben de geliyorum o zaman.. Onun sağı solu belli olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Atlı Prens (Kaçak Gelinler - ŞebSel)
De TodoSelim İnan beyaz atlı prens değildi, kuşkusuz değildi.