YN Arkadaşlar, bir önceki bölümü, sebebini anlayamasam da, bazılarınız okuyamamış, hatta bir çoğunuz, umarım bu bölüm de böyle bir sorun çıkmaz. Siteden kaynaklanan bir sorun olduğunu düşünüyorum.. Yine de okuyamayanların bana özel mesajla ulaşmalarını rica ediyorum, bölüm linkini ulaştırırım o zaman onlara. Beğenmenizi dileyerek iyi okumlara diliyorum, yorumlarınızı eksik etmeyin :) YNS
6. Bölüm "Ateşkes Vol. 2"
25 Saat, 34 Dakika
#Genel Yazı#
Dışardaki parti hala aynı dozda ilerliyordu...
Selim ise şaşkın bakışlar eşliğinde Şebnem'i izliyordu. Neredeyse yarım saattir Özgür'ün dolabını karıştırıyordu. Sıkıntıdan delirmiş miydi yoksa sonunda? "Şebnem'cim...", dedi sakin bir ses tonuyla. "Bak üçüncü olacak ama.. Sen orada ne yapıyorsun?"
Şebnem derin bir nefes alıp verdi. "Üçüncü kez de aynı cevabı vereyim sana o zaman. İşe yarayacak bir şey arıyorum.."
Selim offlayıp ayağa kalktı, Şebnem'in yanına gelip elini dolaba yasladı. "Neye yarayacak? Ne işi?", dedi yerde oturan Şebnem'e bakarak.
"Selim'cim beynin off mu senin? Anaokul terk misin? Biz daha demin neye karar verdik?", diye sordu Şebnem bir yandan dolabı karıştırmaya devam ederken. "Ateşkes antlaşması yapmadık mı biz?"
Selim bir kaşını kaldırdı. "Antlaşma sayılmaz, sonuçta ortada imzaladığımız bir belge falan yok." Şebnem'in gözlerini devirdiğini görünce gülümseyerek, "Ama anlatşma yerine anlaşma dersek, anlaşırız..", diye ekledi.
Şebnem 'bu deli nereden karşıma çıktı' der gibi bir bakış fırlattı Selim'e, sonra başını salladı. "Pekala küçük bey, anlaşma olsun o zaman. Peki biz bu anlaşmayı niye yaptık? ", diye sordu parmağını Selim'e doğru sallayıp. "Onları yenmek için yaptıp..", diye Selim'e fırsat vermeden kendi sorusunu cevapladı.
"İyi de onları yenmek için burada öylece oturmamız yeterli, öyle değil mi? Pazar gününe kadar dayandığımızda - ki biz dayanırız- onları yenmiş olacağız zaten."
"Ah Selim, ah. Senden daha fazlasını beklerdim. Beni hayal kırıklığına uğratıyorsun...", dedi Şebnem eline geçen bir çorabı hızla uzağına fırlatırken. "Iyy..."
"Ne geçiyor bakalım o şeytanı uyutacak aklından?", diye sordu Selim gözlerini kısarak.
Şebnem gülümseyerek kocaman gözlerini Selim'e dikip, hafifçe ona doğru eğildi. "Burada eğlenmek istemez misin Selim?", diye sordu sessizce.
"İsterim...", dedi Selim aynı sessiz ses tonyla. "Ama bunun için Özgür'e ihtiyacımız yok ki, ikimiz yeteriz..kapıya bir sandalya dayasak, yeterli olucaktır.", diye ekledi çapkın gülüşüyle.
Şebnem hışımla eline geçen ilk şeyi Selim'in üstüne fırlattı. "Pis sapık!", diye kükredi öfkeyle.
Selim ise gülerek uzaklaştı dolaptan. "Tamam tamam!", dedi, Şebnem yine üstüne bir şeyler fırlatınca. "Şebnem tamam!...." Selim ellerini havaya kaldırdı. "Tamam... " Şebnem sakinleşmiş gibi görününce de gülümsedi. "Özgür'e şantaj yapacak bir şeyler arıyorsun yani... "
"Günaydın.... ", dedi Şebnem yine gözlerini devirerek. "Hadi git oralara, ne bileyim kitaplığa falan bak, bir şeyler vardır elbette.. Hem nasıl olsa çift kimlikli bir insan, kesin buluruz bir şeyler.."
Selim kitaplığı karıştırırken bir yandan Şebnem'e bakıyordu. "Hala affetmedin mi şu Akif Tatlıcı meselesini?", diye sordu dayanamayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Atlı Prens (Kaçak Gelinler - ŞebSel)
RandomSelim İnan beyaz atlı prens değildi, kuşkusuz değildi.