12. Bölüm "Karanbaç"

2.9K 113 35
                                    

YN Bu bölümü seveceksiniz gibime geliyor, en azından gidişini. Yine bir kaç zaman atlaması yaşyacağız, siyah yazılara dikkat :) Yalnız iki konuda bir şey söylemek isterim öncelikle. İlk olarak ufak bir ricam olacak sizden. Yorumlarınız beni gerçekten çok mutlu ediyor, uzun uzun yazanlara da ayrı teşekkür ederim (inanılmaz sevindiriyor beni) ama sırf 'Yeni bölüm nerde?' gibilerinden yorumlar atmazsanız (hatta bazen tekrar tekrar^^) çok sevinirim,  zira yorum bölümünde pek yeri yok bana göre, daha içerikli olurlarsa çok mutlu olacağım. Yeni bölümü merak ediyorsanız bana özel mesajla da ulaşabilirsiniz :),  eğer ekleyeceğim gün çok önemliyse sizin için, belirli bir günde anlaşabiliriz. Ve değinmek istediğim ikinci konu; hikayede ŞebSel beklediğinizi biliyorum ama sırf bunu hızlandırmak için hikayenin veya karakterlerin dışına çıkmam söz konusu bile olamaz, emin olun tüm inandırıcılığını yitirir. Ama yorum başında da dediğim gibi, bu bölümü seveceğinizi düşünüyorum ;)Dipnot Yeni hikaye de yazılıyor bu arada, yakında yayınlanır, ama biraz (hatta çok) farklı olacak. Belirtmek istedim :D, Şimdi iyi okumalar dilerimm, yorumlarınızı eksik etmeyin. YNS

                 

                              12. Bölüm "Karanbaç"

Genel Yazı#

Saat 16.38, Rodos

"Ne yapıyorsun Selim sen ya? Allah aşkına, sen ne yapıyorsun?? Kendine gel artık."

Selim otelden aldığı arabayı kenara çekip alnını direksyona yaslayıp kendi kendine söyleniyordu. Birden telefonundan mesaj sesi geldi. Elini cebine atıp kimden geldiğine baktı göz ucuyla. Şebnem..

Hemen açıp seslice okudu.

"Selim biz geceyi Doğan'la burada geçireceğiz. Merak etme diye yazıyorum. Sevgilerden bir demet."

"Ulan...."

Sabah Elif'in sözlerinden sonra kendini birden yolda bulmuştu Selim. Hangi sebepten, ne amaçla yola çıkmıştı bilmiyordu. Tek bildiği onların yalnız kalmalarını istemediğiydi. Bir buçuk saat sonra balayı-evlerine ulaşmıştı. Daha doğrusu ilk eve ulaşmıştı. Çiftlerin rahat olmaları için büyük aralar bırakılmıştı evlerin arasında. Öyle ki birden ne yapacağını şaşırmıştı Selim ama gerektiğinde onları bulana kadar bütün evleri tek tek dolaşacağını da biliyordu. Anaevdeki resepsiyonist bilgisayarların birden arıza çıkardıklarını, bu yüzden yardımcı olamayacağını söyleyince -ki tavırlarında, ona soru sormadan bile gerçekten bir leylalık sezinlediğinden pek şaşırmadı Selim - kendini birden gerçekten evleri tek tek dolaşırken bulmuştu. Bütün yeni evli çiftlerin sinir edici mutlulukları bir yandan, Şebnem'le Doğan'ı bir türlü bulamaması da öte yandan, Selim'i iyice gerginleştirmişti.

Anaeve döndüğünde, leyla resepsiyonist sinirinden ürküp ona bir şekilde bir ev numarası bulabilmişti sonunda. İşin acısı ikilinin orada da olmadığıydı.

Bir süre daha dolaştıktan sonra vazgeçip sinirle, bir çalışanın 'Hava bozacak, sakın dönmeyin şimdi' uyarısını aldırmadan otele doğru yola düştü yine. Yarı yolu aşmıştı, hatta neredeyse varmıştı ki birden dayanamayıp arabayı kenara çekip, başını ensesine yaslayarak derin bir nefes alıp verdi. Kendine, yaptıklarına, -onları bulsaydı eğer- yapacak olacaklarına inanmakta oldukça zorluk çekiyordu.. Nasıl bir hale gelmişti? Bu Selim İnan mıydı? Psikopat, hasta bir sapık gibi peşlerine düşmüştü resmen, tüm kararlarını hiçe sayıp, kendine karşı gelerek yine Şebnem avına çıkmaya koyulmuştu, ortada hiç ama hiç bir şey yokken üstelik. Yok, kendine gelme zamanı gelmişti artık. Belki de bunu bir uyarı gibi algılamalıydı. Belki de onları bulamaması bir işaretti. Aslında böyle şeylere asla inanmazdı Selim ama bu manyak hareketlerini bırakmasında yararlı olacağı takdirde, hemen inanmaya başlayabilirdi.

Siyah Atlı Prens (Kaçak Gelinler - ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin