17. Bölüm "Başladığı yerde.."

5.2K 148 57
                                    

17. Bölüm "Başladığı yerde..."

.

#Selim#

Bir anda onu kolundan tutarak durdurup, kendine doğru çevirdiğinde, karşısında öfkesinden ateş püskürmese bile, en azından bastırmak için alt dudağını dişleyen bir Şebnem görmeyi bekliyordu Selim. Ama hiç anlam veremediği bir sakinlik vardı Şebnem'in üstünde. Hatta şefkatli sayılabilecek bir gülümseme bile yayılmıştı dudaklarına.

"Selim'cim.."

'Cim??' Selim kaşlarını kaldırdı. Nasıl bir oyuna geçiş yapmışlardı, hiç bir şekilde kestiremiyordu, ama kaybeden o olmayacaktı kesinlikle, bundan emindi. "Söyle Şebnem'cim.. "

"Bak, ikimizin de son günlerde - hele şu son 24 saat içinde - pek sağlam akıllı davrandığımız söylenemez.", dedi Şebnem dudaklarını hafifçe büzerek.

Selim bir an gözlerini kısarak ağızını hafifçe yana kaydırdı. "Yani, o yüzden de unutmayı, yaşanmamış gibi davranmayı önermiştim."

"Hı. İşte ben bu fikirden pek hoşlanmadım, öyle pislikleri dışarıya atmak yerine, halının altına süpürmek, cık, hiç bana göre değil. Hem aramızdaki ilişkinin zarar görmesini de istemeyiz, değil mi?"

"İlişki?"

Şebnem, yüzünde masum bir ifadeyle, başını salladı. "Tabii ya."

Şebnem'i tanımasa, iyi niyetinden bir an bile şüphe etmezdi Selim. Ama o bu kadını çok iyi tanıyordu, ve şu an onunla düpedüz oyun oynadığından da adı gibi emindi. Ama küçük hanımın canı oyun istediyse, onu kıracak değildi. "İstemeyiz tabii.", dedi hafifçe başını sallayıp. "O zaman söyle bakalım, Şebnem Gürsoy, beni niye öptün? Hayır illa öğrenmek istediğimden değil, maksat ilişkimiz zarar görmesin."

"Hıı. Ama yanlış hatırlamıyorsam, önce sen beni öptün Selim'cim.", diye karşı çıktı Şebnem hemen.

"Doğru hatırlıyorsun Şebnem'cim. Bir anlık sinirime kapıldım, böyle bir saçmalık yaptım. Çok pişmanım gerçekten.", dedi Selim mahçupça gülümseyerek. Ve o an Şebnem'in gözlerinden bir öfke gölgesi geçtiğini görünce, doğru yoldan gittiğinden emin olup üsteledi. "Kendim de anlam veremedim ki."

"Sinirden?", diye sordu Şebnem, yüzünde bariz sahte olan bir gülümsemeyle. "Öyle her sinirlendiğinde birilerin dudaklarına mı yapışırsın sen Selim'cim??"

Selim omuzlarını silkti. "Bilmem. Beni senden başka kimse sinirlendirmiyor ki, Şebnem'cim.."

Şebnem gözlerini kıstı. "Uyku sersemliği."

"Efendim?"

"Benim açıklamam.", dedi Şebnem hemen, kollarını önünde kavuşturup.

"Uyku sersemliği? Ne biçim bir açıklama bu?", diye çıkıştı Selim, sinirlendiğini belli etmeme çabasını bir an unutup.

"Seninki nasıl bir açıklamaysa, bu da böyle bir açıklama. Hem benim açıklamam senin açıklamanı döver bir kere! Sinirlenmişmiş, yemişim senin siniri!" Şebnem de oyununu bir an unutmuş olacak ki, çemkirmekten çekinmedi.

"Uyku sersemliği mi adam akıllı açıklama oluyor şimdi? Ee Şebnem'cim, sen öyle her uykulu halinde karşındakinin üstüne saldırıyorsan işimiz var bizim seninle!", dedi Selim gözlerini büyütüp.

"Saldırıyorsam mı?! Kimseye saldırmadım ben! Hem sen dert etme beni Selim'CIM, ben genelde yanımda uyuyacak kişileri kendim seçerim. Öyle gizli gizli yatağıma süzülenler olmaz yani normalde!"

Siyah Atlı Prens (Kaçak Gelinler - ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin