{13.}

1.1K 94 11
                                    

Yalından...

Arabada çıt çıkmamıştı. Anıl bizi nereye götürüyor? Git git bitmedi. Hem sıkıldım ben. De şu adam kim?! Kim oluyor da ?! Nilay'a zarar verebilir.

Sonunda geldiğimizde hiç durmadan arabadan indi. Bende arabayı kilitleyip bizimkilerin yanına gittik. Bu arada Nilay'ı gözetliyordum. Ayakkabısını çıkartıp koşarak kayalara gitti.

Bende ağır bir şekilde yürüyüp onu izliyordum. Kayaya geçip oturdu. Meltem rüzgarları saçlarını dağıtıyordu. Bir ara durup onu izledim. Gülümsüyordu. Benimde suratımda bir gülümseme belirdi istemeden.

Ben kabul etmesemde  ondan hoşlanıyordum. Melek yüzlüm. Saçları kahverenginin en koyu tonu, teni pamuk gibi bembeyaz, gözleri deniz renginde bir melekti. Belki o beni sevmiyecek. Umrumda mı? Hayır. Sadece o benim olsun yeter.

Koşarak yanımıza geliyordu. Onu bu kadar mutlu, huzurlu görmemiştim. Benim yanımdayken böyle değildi. Dünyada sadece ikimiz varmışız gibi.

Geldi yanıma tuttu elimi. Aslında daha fazlasını yapardımda firenledim. Gülümsediğimi görünce oda gülümsedi. Gözlerimi kaçırdım ama yüzümden o gülümseme gitmedi.
Bir süre sonra plaja geldik. Bana döndü.

"Yalın benim aciliyetim var hemen geliyorum." onu yalnız gönderemezdim. Ya ben gelirim ya da o gitmezdi.

"Bekle bende geliyorum." diyip arkasından gittim. Kapının yanındaki duvarda yaslanıp beklemeye başladım. Gözlerimi kapatıp onun gülümsemesini gözümün önüne getirdim.

"Aaaa!!!" bu Nilay'ın sesi. Kız mız dinlemeyip direk daldım. Nilay yere düşmüş.

"NİLAY!!" gözlerini kapattı. Hemen yanına oturup yanaklarına hafifçe vurdum. Uyanması için.

"Nilay. Uyan güzelim." yok bu böyle olmayacak. Bir elini dizlerinin altına diğer ekimi boynuna koyup kaldırdım. Çantayı da üstüne koymayı unutmadım.

Boşu boşuna ben kas yapmadım değil mi? Dışarı çıkınca bizimkiler yanıma geldiler. Yaman alacakken izin vermedim. Kollarının arasında olan meleğe baktım. Hiç durmadan arabaya koştum. Çok hızlı bir şekilde.

Arka kapıyı açıp onu yerleştirdim. Hızla kapatıp şoför koltuğuna geçtim.

"Kim bu şerefsiz!? Allah belanı versin be adam!! Meleğime ürkütmekten başka bir b*ka yaramıyorsun!! İtin oğlu!" direksiyona vura vura sürüyordum. Anıl'da işime yaramadı.

"Agghh!!!" saçlarımı dağıttım." Seni bulayım var ya... Ah! Ah! Ne güzel planlarım var!" hastaneye gidemem. Başka çare yok! Yazlık evime.

Yön değiştirip yazlık evime doğru sürdüm. Bir yandan yola bakıp diğer yandan telefonu çıkartıyordum. 10 defa Anıl aramıştı. Umrumda değil. Doktor Barışı bulup aradım.

"Alo Barış. Direk Yazlık eve gel! İtiraz kabul etmiyorum! Önemli bir konu."

"Peki abi." dediği zaman telefonu kapatıp yan koltuğa attım. Derin nefes verip direksiyonu sağa kırdım.

Yol boş olduğu için gaza bastım. Dolu olsa ne fark edecek yine basacağım gaza. Yazlık eve geldiğimde kapıyı açıp indim şiddetle kapıyl vurdum.

"Off!!" kuma vurdum. Ya ne güzel gidiyordu. Nolur du yapmasaydın ölür müydün?

Sakin tutmalıyım. Sakin. Derin bir nefes al ve ver. Biraz daha sakinleştiğim zaman arka koltuktan Nilay'ı aldım. Hatta meleğimi.

Tatlı İşi #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin