{21.}

934 64 2
                                    

Adamın adamları- nasıl oluyorsa?- Haris'i tutup bir yere götürdüler. Bense hâlâ aynı şekilde Nilgün'e sarılıyordum. Nasıl özlemişim nasıl.

Eski Nilay geldi mi? Hayır. Gelmeyi de düşünmüyor. İstemiyorum sevecenli Nilay geri gelmesini. Üzüyorlar. Bütün herkes.

"Tamam yetti! Hadi ayrılın. Sonra devam edersiniz. Sıra bende!" Diyip bizi ayırdı. Gülmeye çalıştım. Olmadı.

Yaman bana sarılmıştı. Kokusu abi kokusuydu ama Barış'dan hemen sonra. Kokusuyla mayışırken gözlerimi kapattım.

"Seni çok özledim. Bizi bıraktığın için kırgınım sana."

"Dolunayım benim. Bırakmadım orada sizi sadece tatile gittim. Bak geri geldim. Üzülme." Diyip saçımı öptü. Gözlerim doluydu şimdi ağlıyordum. Hıçkırarak.

"Tamam tamam. Geçti. Biz varız. Ağlama." sırtımı sıvazladı.

"Napıyım. Kaç gün geçti bilmiyorum ama o günlerde değiştim ben. Eski Nilay yok artık. Beni böyle de kabul eder misiniz? Böyle de sever misiniz?"
"O nasıl söz öyle. Her daim naparsan yap seni öyle de kabul ederim."

"Evet Nilay. Naparsan yap her daim yanındayız. Arkandayız." Dedi çocuk. Çocuğun eli Nilgün'ün belindeydi. Dikkatimden kaçmamıştı.

"Teşekkür ederim." Fısıltıyla çıkmıştı. Gözlerim kapanıyordu. Ayakta zor duruyordum.

"Lütfen beni buradan götürün. Bana. Bana. Rahatsızlık veriyor ve uykum geliyor." Dediğimde Yaman ayrıldı benden. Ellerimi çözüp tutanacak yer aradım.

Tutunacak yer olmadığından duvara sırtımı verip yere oturdum. Dizlerimi kendime çekip kollarımla dizimi sarıp yüzümü eğitim.

Ağlamam durmuştu. Göz pınarlarım kurumuştu.

"Lütfen gidelim." Adam gelip beni kucağına aldı. Kafamı boynuna koyup kokusunu içime çektim. Garip kokuyordu. Garip ama güzel.

"Nilay benle kalıyor. Anıl, Nilgün'le kalsın. Yaman. Sen de benim odamın hemen yanına. Tamam mı?" Tam itiraz edecekken Nilgün konuştu.

"Nilay benle kalıyor! Sizde naparsanız yapın. Bugün onla uyumak istiyorum. Hem ben anlatırım. Mutluluğunu yerine geri getirmeye çalışırım." Adamın yüzünü inceledim. Hafif çıkmış sakalları vardı. İnce ama kaba bir yüz yapısı vardı. Yüzü kumraldı.

Adamın kaşları çattıldı. Yüzünü okuyamıyordum. Ne tepki vereceğini veya ne yapacağına kestiremiyordum. Öylece baktı.

"Tamam. Ama herhangi bir şey hatırladığın da bana haber ver. İkiniz bir odaya koyacağım. Diğerleri farklı odaya." Dediğinde yürümeye başladı.

"Neden beni önemsiyorsun? Tanımadığım bir adam niye beni istiyor?" Diye çıktı dudaklarımdan. Biranda durdu.

"Çünkü... Çünkü... Sana Nilgün açıklar." Diyip yürümeye başladı.

"Bizim nasıl bir geçmişimiz var ki sana uzun bakabiliyorum. Kesintisiz bakabilirim." Dediğimde dudağı yukarıya kıvrıldı. Aniden gelen öpme isteğiyle tutuşurken izledim onu.

Beni oteldeki bir odaya götürürken aklıma Haris'in dediği şey geldi.

"Haris bana bir şey söylemişti. Bu otel arkadaşın oteliymiş!!"

"Baştan söylesene!" Diyip asansöre yöneldi. Bu. Bu. Bu. Daha önce yaşamıştım.

"Nilay!!" diyip yanıma geldi Yalın. Ne ara o buraya geldi. Direkmen onu sarmaladım. Ve yüzümü göğsüne gömdüm. Ondan güç aldım. Ona dayandım. Tek sığanımmış gibi...

Tatlı İşi #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin