2
Parmaklarımın arasında dalgınca çevirdiğim kalemin düşmesiyle kendime geldim. Birkaç gündür fazlasıyla dalgındım ve şimdiki gibi odaklanma problemi yaşıyordum. Önümde açık olan defterim ve kitaplarımı itip kafamı sehpama yasladım.
Sıkıcı bir öğlen vaktiydi. Çalışmak için başına oturduğum ama çalışmaktan başka her şeyi yaptığım kitaplarımla geçirdiğim bir öğlen vakti... Kafamı kaldırıp evime baktım. Eksikleri de olsa evim artık gerçek bir ev gibi görünüyordu. Daha şimdiden sevdiğim birçok özelliği vardı evimin. Ne kadar sıksam da damlatan musluğum, tam olarak çalışmayan klimam ve ne zaman ısıtmaya kalksam yemeğimi yakan mikrodalgamla güzel bir ekip oluşturmuştuk.
"Tamam, bu sefer çalışacağım." Diye mırıldandıktan sonra derin bir nefes alarak odaklanmaya çalıştım. Bir öğrencinin olduğuna akıl erdiremediğim kadar pahalı ders kitabımı açıp girişten itibaren işaretlemeye başlarken içindekiler kısmını geçtiğim gibi onuncu sayfadan başladı kitap. Onuncu sayfa. "Ah..." dedim kalemimi tekrar fırlatırken. "Aklımı kontrol edemiyorum."
Koltuğun üzerine bıraktığım telefonumu alıp Gizem'den herhangi bir haber var mı diye kontrol ettim. Henüz bir haber yoktu fakat alışverişten döndüğümüz günün sonunda iyi sayılabilecek bir haber gelmişti. Gizem'in sevgilisi yaklaşmaya çalıştığım Çağlar Ataman'ın rakip takımında oyuncuydu. İlişkilerinin resmileşmesinin ardından sevgilisinin takımına geçmek istediğini, yapabilirse beni de yerine alabileceğini söylemişti. Gizem'in pozisyonu tam istediğim gibi bir pozisyondu. Yakın zamanda bırakacaktım ne de olsa. Dönüm noktası olabilecek bir maçın zamanını görebilecek kadar yakın olsam yeterdi.
Daha önceden böyle işlerde çalışmış olmamın yanında klinik derslerinde de uygulama notlarım hep yüksekti. Spor fizyoterapistlerinin yardımcısı olarak çalışabilecek konumda ve beceriye sahiptim. Bildiğim kadarıyla kulüpte çalışan iki ana fizyoterapist vardı. Biri hastanede ve diğeri de benim yanında olmak istediğim özel fizyoterapistti.
Gizem'le kurduğum rahat arkadaşlığın nedenlerinden biriydi işi. Takımla birlikte hemen hemen her maçta bulunuyor ve kenarda herhangi bir durum için hazır bekliyorlardı. Bu işi yapan insanlar yok değildi fakat her takım özel çalışanını yanında tutmayı istiyordu son zamanlarda. Bu işi gerçekten istiyordum. Parası mühim değildi, babamın gönderdiği parayla gayet iyi idare edebiliyordum bakıldığında. Bir süre çalışmasam sıkıntı çekmezdim fakat morluğu yeni geçmeye başlamış kollarım öyle söylemiyordu.
Ani bir kararla ayaklanıp odama ilerlediğimde hala içinde olduğum durumun gerçekliği tüylerimi ürpertecek kadar rahatsız ediyordu beni. Dolabımda bu kadar erken açılacağını tahmin etmeyen kutumu dikkatlice kucağıma aldıktan sonra salona geri döndüm. Orta sehpamın üzerindeki kitaplarımı kolumla yere itip mor kadife kutumu sehpanın ortasına koydum. Doktorumdan çaldığım kutu inanılmaz çekici rengiyle enerjimi şimdiden yükseltmişti.
Kutuyu açmadan önce yapmam gereken bir şey daha vardı. Telefonumu alıp arama motoruna şimdiden hayatımın içine keskin bir giriş yapmış ismi girdim. Çağlar Ataman.
Görsellerden özellikle basketbol sahasının içinde olanları telefonuma kaydedip basit bir kolaj hazırladım. İşte şimdi tamamdı. Hazırladığım kolajı açıp telefonumu sehpanın kenarına koyduktan sonra unuttuğum için kendime kızarak tekrar ayaklandım. Sıcaktan bunalacak olsam da tüm camları kapatıp perdeleri sonuna kadar çektim. Buzdolabının da dahil kendinden uğultulu sesleri olan tüm aletlerin fişini çektikten sonra pofuduk halımın üzerine nihayet oturabildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çemberin Altında | Kitap
Teen FictionÖğrendiğim şeylerden biri daha, hiçbir şey sonsuza kadar iyi ya da sonsuza kadar kötü devam etmez. * Görüşüm sadece saniyeler sürse de aynı on numara gibi nefes nefese kalmıştım. O çoktan maçına geri dönüp tüm yeteneklerini konuşturmaya devam ediyo...