Bundan sonra bölümler haftada bir düzenli olarak gelecek. Bir süredir yazıyor ve bölüm biriktiriyordum. Lütfen bu cümleye Pazartesi veya Perşembe günlerinden hangisini tercih ettiğinizi yazın. Hem çalışıyorum hem yazıyorum, dolayısıyla bir gün belirlersek rahat ederiz. ♥
Ve bölüme başlamadan önce daha önce yayınlanan iki bölüme göz atmanızı tavsiye ederim. Uzun zaman oldu, farkındayım ama güzel döndük. İlerleyen bölümlerde nasıl güzel döndüğümüzü fark edeceksiniz. O halde keyifle okumanız dileğiyle.
3
İşe alınmış olmam ne kadar işe yarayacaktı bilmiyordum ama en azından biraz daha yararlı bilgilere ulaşacağımı umuyordum. Çağlar Ataman'ı kurtarmayı seçmek hayatımda verdiğim en keskin kararlardan biriydi.
Gördüklerim ve göreceklerim hayatımı nasıl değiştirecek belli değildi fakat durum şimdiden daha da karmaşıklaşıyordu. Karmaşıklıklardan biri de konuşmak zorunda olduğum insan sayısının gitgide artmasıydı.
"Kutuyu şöyle bırakabilirsiniz."
Kapının önüne doğru kutuyu bırakan adam bir kolunu kapıya yaslayıp kapatmamı engelledi.
"Selçuk ben." Dedi gevşek bir tavırla. "Fatih Hoca kutunun içinden araba yapıştırmasını aldı. İstediğin uzun kollu tişörtlere sayacakmışsın."
"Sorun değil. Araba yapıştırmasına ihtiyacım yok. " Kapıyı kapatmak için öne doğru bir adım attığımda o da hamlesini yaptı ve yine hiç tanımadığım bir insanla konuşurken buldum kendimi.
"Bu havada uzun kollu pek bir yakar. Kısa kollu tişörtlerimizden de koydu kutunun içine. " Adamın kolunu hafifçe ittirip geri gitmesini sağladım. Neyse ki yüzüne bakmakta herhangi bir sıkıntı çekmemiştim.
"Teşekkür ederim getirdiğiniz için. Fatih Hoca'ya teslim aldığımı ileteceğim. " dedikten sonra nihayet kapımı kapatabildim. Şimdiye kadar koruduğum her şey yavaş yavaş ellerimden kayıyor gibiydi.
Hepsi 10 numara yüzündendi gerçi. Bir de Gizem. O gün maça gelmem için ısrar etmiş olmasaydı bugün bunların hiçbirini yaşamıyor olacaktım. Sınırlarım güvende, yaşantım tekdüzeliğinde devam edecekti. Kısacası, kafam rahat olacaktı.
Kutuyu salonun ortasına getirip zaten açılmış kutunun kapaklarını genişçe açtım. Merakla içine bakarken elime aldığım ilk şey uzun kollu tişörtüm oldu. Yazın gününde normal giyindiğim bir zaman hiç olmamıştı, yakın zamanda da olacak gibi görünmüyordu.
Tişörtü kenara bırakıp diğer eşyaları çıkardım. Anahtarlıktan gözlüğe, eşofman takımından taytına kadar Altın Dinamo spor kulübüne dair her şey vardı. Su matarası da dahil...
Yeni mataramı sehpamın üzerine koyup geri kalan her şeyi yatak odama götürdüm. Burası, en özel ve sade kalmasını istediğim evim daha ilk zamanlarından lanetlemeye başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çemberin Altında | Kitap
Ficção AdolescenteÖğrendiğim şeylerden biri daha, hiçbir şey sonsuza kadar iyi ya da sonsuza kadar kötü devam etmez. * Görüşüm sadece saniyeler sürse de aynı on numara gibi nefes nefese kalmıştım. O çoktan maçına geri dönüp tüm yeteneklerini konuşturmaya devam ediyo...