Bu sefer biraz farklı başlayacağız bölüme benim güzel okurlarım. Sabah uyandığımda SM ailesinden olan SHINee grubunun üyelerinden Kim Jonghyun'un ölüm haberini okudum Twitter'da. Bölümün ortalarını yazdığım sırada bu haber netleşti ve gerçekten üzgünüm.
Aranızda K-pop takipçisi muhakkak vardır ve idol-fan ilişkisinde düşüncesiz insanların ne kadar yıpratıcı olduğunu bilirsiniz. 27 yaşında gencecik bir adam hayattan yorulduğu için intihar etti. Önce ona, sonra buna neden olanlara fazlasıyla öfkelendim çünkü ne olursa olsun intihar kabul edebileceğim bir durum değil.
Yine de tanımadığımı düşündüğüm adamın sevdiğim dizilerde manyak gibi dinlediğim birkaç şarkıyı söylediğini öğrendim üstüne. Yazarken dinlediğim şarkılardan üstelik. Ve adını hatırlamaya çalıştığım ama bir türlü bulamadığım bir şarkının da onun olduğunu tesadüf eseri öğrendim. Aslında sesiyle birçok duyguya büründüğüm adamın ölüm haberini sakince karşılarken şimdi tanıyorum ve fazlasıyla üzgünüm.
Dizi izlerken bir karakterin ölümü bile üç gün çıkmıyor aklımdan. Gerçek olaylar her zaman daha çok can acıtıyor haliyle, tanımasanız bile.
Her şeyden önce ölüm var bebeklerim. Neyin kavgasını yaptığımızı ve neyin savaşını verdiğimizi yine sorguladım bugün. Demem o ki birbirinizi çok sevin, sevmiyorsanız uzak durun ama net olun. Hayat belirsizlikler için gerçekten kısa değil mi sizce de?
Sizi seviyorum, bunu bilin.
Güzel uyu Kim Jonghyun, yaşadığın zaman boyunca güzel iş çıkardın. Bunu duymak istediğini biliyorum.
+
+
6
Bakıştık. Gerçekten uzun süre diyebileceğim bir süre boyunca hiçbir şey yapmadan birbirimize baktıktan sonra elindeki topu öyle bir fırlattı ki bir an bana attığını düşündüm. Fakat elindeki top arkamdaki sepette diğer toplarla buluşunca ne yaptığını anlamış oldum.
"Peki öyleyse." Dedi düz bir ifadeyle. "Bana olan garezini anlamış değilim ama böyle devam etmende bir sorun yok." Ciddi sesi ve aynı ciddilikteki tavırlarıyla sahayı terk ettiğinde öylece durdum olduğum yerde.
Diğerlerine de çok yaklaştığım söylenemezdi ama henüz kimse hakkında görüşüm olmaması hareketlerime yansımıyor değildi. İşin içine Ataman girdiğinde renk her zaman değişiyordu. Görüşlerim, amacım ve bir türlü amacıma yaklaşamamış olmam ona sürekli gergin yaklaşmama neden olsa da bunu değiştirmek istemiyordum. Sınırlar iyiydi, sınırlar güven demekti.
Yaptığım her neyse onu yapmaya devam ettim. Topları ve havluları topladıktan sonra bir sepeti depoya diğerini ise çamaşırhaneye bıraktım. Şimdi dosyalarımı almalı ve üzerinde tekrar çalışmak için eve dönmeliydim. Belki de hiçbir şey yapmadan uyurdum. Biraz yorgun hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çemberin Altında | Kitap
Genç KurguÖğrendiğim şeylerden biri daha, hiçbir şey sonsuza kadar iyi ya da sonsuza kadar kötü devam etmez. * Görüşüm sadece saniyeler sürse de aynı on numara gibi nefes nefese kalmıştım. O çoktan maçına geri dönüp tüm yeteneklerini konuşturmaya devam ediyo...