Çemberin Altında - 9

31.9K 1.7K 1K
                                    

Bölümü çok beklediğinizi biliyorum bebeklerim, inanın sizin kadar ben de yayınlamayı bekledim ve bunu düşünmediğim bir gün bile olmadı. 

Şartlarım maalesef biraz zorluyor beni şu sıralar. Her zaman yaptığım şeylere bile zaman bulmak en zorlandığım konu. Yine de aklımın en büyük köşesi hep sizde. Bunu bilin olur mu? 

Diğer bölümü 'bir aksilik çıkmazsa diyeceğim artık' Pazartesi ekleyeceğim. Günümüzde tekrar söylüyorum, bir değişiklik yok.

VE ÇOK MUTLU OLDUĞUM BİR KONUYU PAYLAŞAYIM SİZİNLE. BİR ÖNCEKİ BÖLÜMÜMÜZ 400 YILDIZ OLMUŞ. Gerçekten çok mutlu oldum. Sizi nasıl seviyorum, nasıl çok seviyorum. ♥

Keyifle okuyun ve lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. HEPSİNİ OKUYORUM ve bu sefer cevaplamaya da çalışacağım. Sorularınız olursa yoruma yazmaktan çekinmeyin. 

Instagram adresim gamzeaydenizz, beklerim

Bölümün sonundaki gifte ufak bir ipucu verdim.


9

Başarıyla tamamlanan açılış maçından sonra artık son damlalarını kullandığım enerjiyle süründüm Fatih Hoca'nın yanına. Bu kadar heyecanlı ve aynı zamanda gergin olmak yaramıyordu bana. Bir hafta önce gördüğüm görüşün etkileri morluklarımın hala geçmemesi bir yana, aynı hafta içinde gördüğüm ikinci görüş yine uzun kollulara yöneltmişti beni.

Çağlar'ın anma törenini gördüğüm görüşten sonra ise moralimi bir türlü düzeltemiyor ve üstesinden gelemiyordum. Elimde olan tarih ve saate bakarak düşünmekten beynim patlayacaktı ama hiçbir sonuca ulaşamamıştım.

Her maç kalbim ağzımda izliyordum olanları. Potaya asılmamasını elli bin defa tekrar etmiş olmama rağmen asılmaya devam etmesi onu parçalama isteğimi öyle bir körüklüyordu ki...

"Bizim aracımız bozulmuş Hera. Çocukların otobüsüne bineceğiz bu sefer. Eşyaları topladın mı? İki çanta bırakmıştım sana."

İki omzuma da astığım eşek kadar çantaları gerçekten görmüyor mu diye şöyle bir baktım ama gerçekten de cevap bekliyordu. İki yanımı işaret edip çantaları gösterdim sonunda. "Almışım hocam."

"Hadi gidelim o zaman. Bir an önce dinlenmek istiyorum." Ben ne kadar yoruluyorsam Fatih Hoca iki katı yoruluyordu. Koçun gerisinde sürekli adamları takip ediyor, en ufak bir düşüş veya benzeri bir durumda müdahale etmek için diken üzerinde bekliyordu.

Bir noktada aynı sayılırdık Fatih Hoca'yla. O bir sürü adama odaklanmışken ben Çağlar'a odaklanıyordum orası ayrı.

Elli kiloluk çantalarla ağır ağır yürürken otobüsün arka kapısına yönlendirildim çünkü ön tarafta takıma yoğun ilgi gösteren basın ve fan grubu vardı. Farklı bir dünya, farklı bir sevgi gösterisi...

"Gitmeye niyetin yok galiba." Sitemkar Fatih Hoca... Otobüse bindiğim gibi bizim için boş bırakılan arka tarafa çantaları bırakıp bir ön sıraya attım kendimi. Upuzun otobüstü, oyuncular ön tarafı tamamen kaplasa bile aramızda birkaç sıra boşluk olurdu.

Yerime oturduğum andan itibaren dakikalarca bekledik. Kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlediğim dakikalar boyunca oyuncular sırayla otobüse bindi. Tekrar neden burada olduğumu sorguladığım sırada gözlerim kapandı ve bu karmaşanın bir an önce bitmesini diledim.

Çemberin Altında | KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin