Knocked Up ★ [ÇEVİRİ]

31- Eski Sevgili Vakası

Knocked Up

Yazar: jjokkomi

Çeviri: Minnie Hyung

BÖLÜM 30

4 Aralık Pazartesi, 14. Hafta 2. Gün

Kyungsoo bütün Pazar günü babasını görmezden gelme konusunda iyi bir iş çıkarmıştı. Büyüğü koltukta, bariz biçimde akşamdan kalma vaziyette ne zaman görse mümkün olduğunca gürültü yaptığından emin oluyordu. İçmeyi hak eden biri varsa bu kendisiydi. Ne yazık ki hamileydi ve alkolden de o kadar çok hoşlanmıyordu.

Bu yüzden kendisine ve Jongin'e kahvaltı hazırlarken çekmeceleri ve dolapları çarparak kapadı. Büyük olan tam da o yukarı çıktığı anda uyanmıştı ve Kyungsoo onun beklemesi için seslenişini duymazdan gelmiş, kapıyı çarparak kapatıp kilitlemiş ve Jongin'in yatağının üzerinde pankeklerini yemişti.

Öğle ve akşam yemeklerinde de aynıydı. Kyungsoo ikisi için yemek yapmış, babası onunla konuşmaya çalıştığında onu sallamamış ve adam özür dilemeye çalıştığı her seferde Jongin'i öpmüştü. Pazartesi de hemen gelememişti zira ancak o zaman babasını görmezden gelebilir ve okula odaklanabilirdi, ayrıca Tao ve Chanyeol ile çalışmak için hâlâ geç saatlere kadar ayakta kalması gerekiyordu.

Arabasına ilerlerken gülümsedi, uykulu Jongin peşindeydi, elinde de bir kap kahve vardı. Genç olanın duvara tosladığını görünce kıkırdadı, Jongin az önce gözleri kapalı yürüdüğünü fark ettiğinde aptal aptal gözlerini kırpıştırmıştı. Jongin arabadaki oğlana sersemce sırıttı ve daha hızlı yürümeye başladı.

"Yorgunken dünya yansa umurunda olmuyor, değil mi?"

"Şşş." Jongin yaramazca eliyle ağzını kapadı. Motoru çalıştırmadan önce güldü ve okul yoluna koyuldular. Olması gerekenden epey erken gelmişlerdi ama Kyungsoo evden mümkün olduğunca uzak kalmak istiyordu.

Girişe kadar neredeyse koşarak gitmişti ancak hâlâ yarı uykulu Jongin elini tutmak istediğinden, oğlan bir zombiden daha yavaş yürürken onu sabırsızca bekledi. Dışarısı buz gibi olduğundan içeri yöneldiler. Jongin dolaplarının önünde durur durmaz yere çöktü.

Kyungsoo gülümsedi ve Jongin hareketsizce orada uzanırken başını salladı.

Kitaplarını yerleştirmeyi bitirince oğlanı oturur konuma çekti ve kucağına oturdu. Sikerler yeri, kirliydi orası. Artı, sevgilisinin kucağına oturmak için bir nedene mi ihtiyacı vardı?

Tarih notlarını ve projeleri için planını okumaya başladı. Çin'le ilgili bir şey olduğu için ortaklarından birinin Tao olmasına seviniyordu. Neredeyse tüm hayatı boyunca orada yaşamış birinden bilgi almak kadar iyisi var mıydı?

Jongin kafasını omzuna yaslayarak yeniden uykuya daldı. Yani mırıldanmaya başladığında pek de kendinde değildi. Etrafta pek kimse yoktu ve zaten çok az insan İngilizce konuşuyordu. Yeteneksiz bir yığın gerzekle dolu bir okula gidiyordu.

Nakaratın yarısındayken aptal Jongdae son kısmı oldukça yüksek sesle söylediğinde neredeyse altına yapmıştı. Koridorun ortasında duruyor, kahve kabını mikrofon gibi kullanıyor ve her zamanki gibi aşırı rol kesiyordu. Büyük olan kendisi alkışlayan birkaç kişiye eğilirken gözlerini devirdi.

"Siktiğimin gösterişçisi!" Diye bağırdı. Jongin uyanmış ve ani bağırtıyla şaşkınca etrafa bakınmıştı. Jongdae gözlerini devirdi ve yanlarına çöküverdi.

"N'aber yelloz." Jongin'e baktı. "Oh ve yellozun yellozu." Kyungsoo başını salladı ve okumaya geri döndü.

"Öğle arasında düetimize çalışmak ister misin? Yoksa şişko götlünün teki olup tüm kafeteryayı mı yiyeceksin?" Jongdae sordu. Büyük olanın yediği yumruğu görünce Jongin inlemişti.