1/9

942 69 24
                                    


"Sana gülmek yakışıyor."

Olduğum yere çivilenmiş bir vaziyette duruyordum. Neden böyle birşey dedi neden böyle tepki veriyorum en ufak bir fikrim yoktu.

Yavaşça arkamı dönüp Ediz hocaya baktım. Tam birşey diyecekken telefonuma gelen mesaj içimi ürpertmişti. Cebimden çıkarıp gelen mesaja baktım. Bilinmeyen.

*Gülüşünü seveyim.*

Yüzümde oluşan tebessümün sebebi telefonuma mesaj atan sapık değildir inşallah.

"Ne o sevgilinden mesaj mı geldi ? Yüzünde güller açıyor."

"Sizi ilgilendirir mi ?"

"Öğretmenin olarak neden olmasın ?"

Ogrotmon olorok nodon olmoson. Gerizekalı egoist. Herşeye burnunu sokarsan hoca, böyle kendini müdür odasında bulursun. Yüzümü buruşturdum.

"Değer verilecek bir öğretmen olsaydınız, neyse de."

"Derse geç kaldım, gitmem lazım. Size iyi dersler."

Diye ekledim. Arkamı dönüp yavaş adımlarla merdivene yöneldim. Aslında iyi dedim. Değer verilecek bir hoca varsa oda savaş hocadır.

"Nasıl oluyormuş değer verilecek hoca, çok sevdiğin Savaş hoca gibimi yoksa ?"

Hay senin gözünü seveyim. Nasılda aklımı okudu. Arkamı dönüp güler yüzle Ediz hocaya bakmaya başladım. Kaşları çatıktı. Egoist.

"Eevvet, aklımı okudunuz."

Hiç birşey demeden arkasını dönüp gitmişti. Ne istiyorsun be hoca ? Soruyorsun, cevap veriyoruz.

Arkamı dönüp merdivenlerden ikişer ikişer çıkmaya başladım. Sınıfa geldiğimde kimse kalmamıştı. Bir kişi hariç. Doğukan.

"Doğukan, neden gitmedin ?"

"Seni bekledim, birşey söyleyeceğim."

Yanına doğru gidip sandalyeye oturdum. Bir sorunu olduğu kesindi çünkü ne zamandır birlikte konuşmuyor yan yana bile gelemiyorduk.

"Seni dinliyorum."

"Nasıl söylesem bilemiyorum ki ?"

"Çok kötü birşey mi ?"

"Yok sadece..-"

"Sadece ne ?"

"Bir süre yokum."

"Ne, neden ?"

Saçlarına ellerini sokup yukarı doğru kaldırttırdı. Başını omzuma koyup konuşmaya devam etti. Şapşal.

"Ailevi sorunlar diyelim Venüs."

"Peki, ama hemen gel özlerim."

~

Yavaş adımlarla eve gidiyordum. Hava biraz kararmıştı ve eve geç kalmıştım. Doğukan ile birlikte okuldan çıkıp bir cafeye gitmiştik. Bana sorunlarını anlatmıştı. Onu hiç usanmadan sıkılmadan dinlemiştim. Cafeden sonra vedalaşıp gitmişti.

Hafif hafif yağmur yağmaya başlamıştı. Havada soğumuştu. Doğal olarak üşümeye başlamış, ve burnum kıpkırmızı olmuştu.

Yarın tatildi. Hiçbir planım olmadığı için sınava çalışıp uyumayı planlıyorum. Arkamdan gelen korna sesiyle ağzımdan küçük çaplı bir çığlık kaçtı. Arkamı dönmeyip hızlı adımlarla yoluma devam ettim. Sapık git git. Akşam akşam senle uğraşamam. Arkadan gelen arabayı hissedebiliyordum. Bir kez daha kornaya basmıştı. Ama bu sefer uzundu. Olduğum yerde durup arkadan gelen sese kulak verdim.

SAPLANTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin