Medyadakiler; Ömer ve Asya
İyi okumalar..."Prenşeşim gemiiş" Ömerin sesini duymamla direk ayağa kalkıp, ona döndüm.
Heyecanlı, heyecanlı bana bakarken, bana sarılması için yere oturdum ve kollarımı açıp Ömerin gelmesini bekledim.
Ömer de bu hareketimi bekliyor olacak ki bana doğru koşup sıkıca sarılmaya başladı. Kollarımı Ömer'e dolayıp öpüp koklamaya başladım.
Ne kadar cennet kokusunu bilmesemde, anne ve çocuk kokularını cennet kokusuna benzetirim. İnsana huzur veren, tatlı bir kokudur.
Bazı insanlar derler ya çocukları sevmem diye, işte onları anlamıyorum. Tamam çocuk yaramazlık yapabilir bunun doğasında var. Sanki kendisi hiç küçükken yaramazlık yapmayan bir çocuktu. Zaten sus pus olan, eğlenmeyen, eğlenemeyen çocuktan korkacaksın. Belli ki o çocukta bir şey vardır. Çocuk dağıtarak, kırarak, kopararak eğlenebilir. Çocukları kısıtlayamazsın. Her ne kadar bağırıp çağırsalarda çocuklara bunları yakıştırırım.
Anne kokusu. Anne kokusu zaten bambaşka bir kokudur. O kadar şükrediyorum ki anne kokusunu doyarak çektiğim için.. Ömer anne kokusunu hiç çekmemesine üzülüyorum. Her ne kadar benim annemde, Ömere annelik yapsada kendi annenin kokusu bir başka oluyor. Kesinlikle herhangi bir gün, yada zaman da annenize kızmışsınızdır. Ama o kızgınlık bir saati geçebildi mi? Geçtiyse üzülmediniz mi? Her ne kadar annenizle ayrı kaldıysanız, inanın ki sadece siz değil, annenizde size kızdığı için, sizi mutsuz ettiği için kendisine kızıyordur....
Ömer'i kucağıma alıp, yatağa oturup kucağıma otutdurdum ve bi kere daha öptüm.
"Şimdi şöyle bakalım benim pyenşeşimi kim üzdüde ağlıyoydu?" Ömerin hafiften kaşlarını çatması ve dudak büzmesi ile tatlılığına tatlılık kattı. Yüzümdeki gülümsemeyi arttıra bildiğim kadar arttırıp omuz silktim.
"Hiç kimse beni üzmedi. Zaten sen varsın yanımda bana hiç kimse bir şey yapamaz prensim dimi?" Ömer çabukca başını salladı.
"O zaman niye ağliyoydun?" hafif bir gülümseme ile.
"Seni bir an göremeyince korktum. Amaan bunları boş verelim. Ömer. Seni bu hafta sonu kaçıriyim mi burdan? Sıla ablanlarla kalırız hep beraber. Ne dersin? " diye sordum, kaşlarımı kaldırarak.
"Tamam oluy. Ama Mayıs ablada gelecek miiiiii?" diye sonunu uzattı. Başımı olumlu anlamda sallayıp, aklıma gelen şey ile hafiften kaşlarımı çattım.
"Ömer sen nerdeydin? Her yere baktım bulamadım seni?" Ömer başını öne eğip gülüp, sır verircesine kulağıma yaklaştı.
"Asya'nın yanındaydım. Onunla oynuyoydum" Asya kimdi ya? Başka pyenşeş bulmamıştır dimi kendine Ömer? Ya hayır onun pyenşeşi sadece ben olabilirim!
"Kim bu Asya?" tek kaşımı kaldırarak sordum. Yüzümünde asılmasına da engel olamadım.
Ömer direk ellerini uzatıp, dudaklarımın kenarlarını çekerek gülümsememi sağladı ve yanağımdan öpüp uzaklaştı. Ömerin bu yaptığına sıcakça gülümserken konuşmasını bekledim.
"Asya, iki gün önce geldi buyaya. Çok güzel. Sacları sayı. Gözleyi çok güzel. Onunla oynuyoydum. O da benimle oynayken mutlu oluyoy. Seni onunla tanıştıymamı istey misin? " Ömerin bu heyecanlı soruşuna hayır diyemezdim ama o kız kimse Ömer'in çok sevdiği belli oluyordu. En iyisi Ömer daha fazla Asya denen kıza bağlanmadan bu yerden, başka bir yerde çalışmasını istemek. Güzellikle olmazsa da artık bir çareye bakıcaz. Ama Ömer o kıza fazla bağlanmayacak o kadar! Onun bir tane pyenşeşi var o da benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK LİSESİ
Roman pour Adolescents"Gülme!" "Gülme diyorum!" "Kızım gülme diyorum!" bağıran erkek ile kız daha fazla gülmeye başladı. Kendini durduramıyor, neden Mertin kendisini susturmaya çalıştığını anlayamıyordu. "N- neden ya!?" erkek karşısında gülen sevgilisi ile gülmemek, o...