Dünya Fazlasıyla Acımasızdır #5

60 14 62
                                    

Okul biterken koca bir "Oh be!" çekmiştim. Okulun ilk günleri her zaman en iğrenç günler oluyordu.

"Emma Warlock'a gidiyorsun değil mi? Yürüyeceksen sana eşlik edeyim." dedi sınıfımdan bir kız. Adı Helen'di. Kıvırcık kızıl saçları, küçük ince bir bedeni ve siyah gözleri vardı.

"Olur." dedim çantama defterimi ve kalemimi koyarken.

"Kyle, sende bizimle gel diye seslendi arka sıradaki çocuğa. Bu sabah en arka sırada tek başına uyuyan çocuktu. Gün boyu uyumuş, arada öğretmenlerin uyandırmasıyla başını kaldırıp ardından tekrar uyumuştu. Yanımıza gelirken yüzünü ovuşturuyor ve gözlerini zorla açıyordu.

"O da bizimle aynı yoldan gidecek. Senin için sorun olmaz değil mi?" diye sordu reddedilmeyeceğini bildiği bir sevecenlikle.

"Benim için fark etmez." dedim

Yolda sessizce yürürken konu açmak için tetikte bekleyen Helen kocaman gözleri ile bana baktı.

"Warlock'a alıştın mı? Senin için zor oluyordur."

Gözlerimi gökyüzüne dikerken "Imm..." diye bir ses çıkartmıştım. Kendimi garip göstermeyecek bir cevap arıyordum.

"Daha yeni geldim fakat korktuğum gibi olmadı. " diyerek ona dürüst oldum. Kyle ise bizimle ve muhabbetle ilgilenmeyerek kulaklıklarını takmış sadece adımlarımıza eşlik ediyordu.

" Korktuğun gibi olmadı mı?" diyerek güldü Helen. Anlaşılan bu konuyu merak etmişti.

"Yani etrafın bir sürü vampirkeş ve vampirle dolu olacağını sanıyordum. Okullar, sokaklar... Her yerde." Helen tekrar güldü.

"İnsanlar ve vampirler sadece bu tarz şeyleri ortalıkta yapmayı sevmiyor. Biliyorsundur,kan alış-verişi biraz erotik bir olaya kayıyor." dedi. Elini başının yanında aşağı yukarı sallarken bu dediğini normalleştirmeye çalışmıştı.

"Nasıl yani?"

"Mesela Kyle'ın vampir bir sevgilisi var. Ortaokuldan beri çıkıyorlar ve bu durum onu vampirkeş yapmıyor. Vampirkeş kelimesini daha çok her vampire kan vermekten çekinmeyenler için kullanıyoruz."

Kaşlarım istemsizce yukarı kalkarken Kyle'a baktım. Özellikle boyun kısmına... Isırık izi arıyordum fakat bu açıdan varsa bile gözükmüyordu.

"Bunu bilmiyordum. Knight'ta ısırılan herkes için vampirkeş ifadesi kullanılır."

"Knight çok garip bir eyalet. İnsanlar ve vampirler birbirinden ayrı nasıl yaşayabilir anlamıyorum. Hatta Warlock lisesine kaydımı yaptırırken bu kadar özel bir lisenin nasıl olurda vampirlerin ve insanların binalarını ayırdığını anlamamıştım. Daha sonra fark ettim ki sebebi safkanlardan dolayıymış. İçlerinde prens bile var. Bu kadar özel bir ırkı insanlarla bir arada okutmamaları çok normalleşiyor."

"Prens mi?" dedim tekrar ve tekrar şaşırarak.

"Evet. Robert Warlock ve Richard Warlock ikizler. İkisi de bizim okulda."

"Bilmiyordum." diye mırıldandım. Bu sırada Kyle birden bir ara sokağa yöneldi. Bunu gören Helen ise onu son anda hırkasından yakalamıştı. Kyle kulaklıklarını çıkartıp "Ne var?" dedi kabaca.

"En azından iyi akşamlar demelisin Kyle."

"İyi akşamlar." deyip sinirli bir şekilde gideceği yere döndü.

"Hof, sanırım asla nazik biri olamayacak." diye yüzünü astı Helen. "Ortaokuldan beri aynı sınıftayız ve iyi geçiriyoruz. Yani bence... Fakat hala çok soğuk davranıyor."

"Bazı insanların kişilikleri böyledir." diyerek onu teselli etmeye çalıştım. Kaç dakikadır yürüyorduk bilmiyorum fakat çoktan nefesim kesilmeye başlamıştı. Çantamdan su şişesini çıkardım ve birkaç yudum içtim.

"Biliyorum." dedi aynı yüz ifadesiyle. Fakat yüzü aniden bir fikirle aydınlandı. "Sabahları da beraber yürüyelim. Kyle çok sıkıcı."

"Benim için iyi olur." Bir yandan da telefonunu çıkarıyordu.

"Bana numaranı vermelisin. Bu şekilde birbirimizi beklememiz gerekmez."

Ona numaramı ezberden söyledim. Bana mesaj atacağıyla ilgili söz vermişti. Ardından yol üzerindeki tek katlı evine geldiğimizde yolumuz ayrıldı. Yurda geldiğimde terlediğimi hissedebiliyordum. Yeni formamı daha ilk günden kirlettiğim için kendime sinirliydim. Karen çoktan odaya gelmiş, yatağına rahatça yayılmış ve şu sıralar popüler olduğunu bildiğim vampir-insan romantizm konulu dizisini izliyordu.

Üstümü hızlıca değiştirdikten sonra gömleğimi yıkayabileceğimi düşündüm.

"Karen? Çamaşır makinesini istediğimiz gibi kullanabiliyor muyuz?"

"Boşsa kullan. Bir şey diyen olmaz." dedi gözünü laptopundan ayırmazken. Ona uyarak banyodaki çamaşır makinelerinden boş bir tanesine gömleği atıp kısa bir programda çalıştırdım.

Tekrar odama dönüp yatağıma yayıldığımda aklıma prenslerin bizim okulda olduğu gelmişti. Telefonumda Emile'di anlattıklarına gelişi güzel cevap verirken bir yandan da internette Richard Warlock ismini aratıyordum. Gördüğüm yüz kalbimin teklemesine sebep olacak kadar güzeldi.

"Tam bir safkana yakışacak bir yüz." diye geçirdim içimden. Sosyal medyalarda herkese açık profiline ulaşabiliyorsunuz. Anlaşılan üçüncü sınıftaydı. İkizi olan Robert ise ona göre biraz daha çelimsiz kalıyordu fakat tanrının lütfünden güzellik namına hiçbir şey kaybetmemişti. Tek yumurta ikizi değillerdi fakat onları birbirlerinden ayırt etmeniz için onlarla vakit geçirmeniz gerektiği ise aşikârdı.

Birden içimde onları okulda, canlı olarak görmek istedim. Tek yapmam gereken okula birazcık geç gitmek olacaktı fakat içimde oluşan bu duygular bana çok tersti. Kendime kızmadan edemedim. Bunu bir daha yapmamalıyım diye düşünürken Richard Warlock'un profilinden çıktım ve Emile'e döndüm.

"Okulumda Warlock prensleri var."

"Ciddi misi?"

"Evet. Gerçekten."

"Bir prens neden okulda okur ki? Özel ders falan almaları lazım değil mi?"

"Bilmiyorum. Knight'ta nasıldı ki?"

"Soylular özle ders alıyor olmalı sanırım. Bilmiyorum, internetten bakacağım."

Ben Emile'den mesaj beklerken yabancı bir numaradan mesaj gelmişti.

"Ben Helen. Yarın yurttan çıkarken haber ver bende ona göre Kyle'ı alayım. Yol üstünde karşılaşırız büyük ihtimal."

"Tamam" demekle yetinmiştim. Ve gecenin geri kalanı aynı sıkıcılıkla devam etti. Sadece gece de değil, bir hafta boyunca günler birbirini tekrar etti. Yeni şehrime, okuluma ve yurduma farkına varmadan alışırken, vampirlerle ve Warlock insanlarıyla ilgili her şey daha sıradan gelmeye başlamıştı. Sanırım hayatımı komple değişterecek o tesadüf olmasaydı, bu sıradanlık gayet hoştu.


Evet, çabalıyorum. Asıl konuya gelmek için o kadar çok çabalıyorum ki... Fakat tasarladığım dünyayı tanıtmadan bunu yapmam neredeyse imkansızdı yoksa hem ne anlattığımı anlamaz hemde ileriki bölümlerde konu ortasında paragraflar boyu sıkıcı iç konuşmlar geçerdi. Bu yüzde anlayışınız için teşekkür eder, bir sonraki bölümde asıl konuya gireceğimi müjdelerim. 

Asla Kanına İhanet EtmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin