Acılarımızı Dindirmenin Tek Yolu Ölüm Mü #2

58 8 5
                                    

Kapının tıklanmasıyla aniden gözlerim açıldı. Doğan güneş ile aydınlanan tavana bakarken aniden gelen ağlama duygusunu bastırmak için dudağımı ısırdım. Yatağımdan doğrularak tekrar tıklanan kapıya baktım.

"Evet?"

Kapı yavaşça aralandı. Siyah saçlarını at kuyruğu yapmış, takım elbiseli kadın bütün ciddiyeti ile gözlerini bana dikti.

"Günaydın Bayan Silva. Saat şuan altı buçuk. Kahvaltı saat yedide. Sizi uyandırmak için gelmiştim."

Kadına tüm bitkinliğimle bakarken içimden sadece başımı onaylar şekilde sallamak gelmişti. Yorganın içinden kaplumbağa misali yavaşlıkla çıkarken karşımdaki kadının kaşları aniden çatıldı.

"Size hemen yeni bir üniforma hazırlatayım. Kıyafetlerinizi getirmediler mi?" Dünden beri üzerimden çıkarmadığım okul üniformama baktım.

"Bilmiyorum, ben bulamadım." sesim çok uyumaktan mı yoksa bitkinlikten mi bilmiyorum çatlamıştı. Sesimi düzeltmek için hafifçe öksürürken çekingen adımlarla banyoya doğru gittim.

"Hemen kıyafetlerinizi bulup, üniformanızı hazırlatacağım. İsterseniz bir duş alın, siz çıkana kadar her şey hazırlanır."

Kadın odadan çıkarken ardından cılız bir sesle "Teşekkürler." dedim. Sanırım beni duymamıştı ki cevap vermedi.

Tuvalete girip ardından üstümdekileri çıkarttım. Banyo eksiksizdi. Sıcak su bile anında akıyordu. Kokusu hoşuma giden şampuanlardan biri ile saçımı köpürtürken "Filmlerdeki gibi..." diye geçirdim içimden. Öyle ki banyonun içinde küvet dahi vardı. Sinirlerimi bozan tek şey bir duvara özenle yerleştirilmiş boy aynasıydı.

Üzerime neredeyse tam oturan bornoza sıkıca sarınıp banyodan çıktığımda yatağım düzeltilmiş ve üstüne güzel bir el yazısıyla yazılmış not bırakılmıştı.

"Eşyalarınız özenle dolaba yerleştirilmiştir."

Kıyafet dolabını açtığımda, dün tamamen boş olan dolabın gerçekten özenle düzenlendiğini gördüm. Üzerime benim için getirilen okul üniformasını giyip ardından kısacık olan saçlarımı kuruttum. Birden odanın içinde yankılanan mesaj sesini duyunca ürktüm. Telefonumu ben çoktan unutmuştum fakat onu bile unutmayıp makyaj masasının üzerine koymuşlardı.

Bir sürü cevapsız çağrı vardı. Hiçbirine bakmak istemedim. Diğer tüm mesajlarına görmezden gelip titreyen ellerimle Helen'den gelen tek mesaja cevap verdim.

"Ne zaman çıkıyorsun?"

"Ben bu gün sizinle gelemeyeceğim."

Annemden Emile'den ve Karen'den tonla mesaj ve çağrı vardı. Benden nefret ediyor olmalıydıylar. Kendime bile bir açıklama bulamazken onlara nasıl bir açıklama yapacağımı bilmiyordum.

Kapım tekrar tıklanırken endişeyle ağlamaklı yüzümü sahte bir gülüşle maskeledim.

"Girin."

Bu sefer karşımda başka bir kadın vardı. Yine siyah saçları at kuyruğu yapılmış ve diğer kadınla aynı takımı giymişti.

"Günaydın Bayan Silva. Size yemek odasına kadar eşlik etmeye geldim."

Sessizce kadını başımla onaylayıp yine aynı sessizlikle onu izledim. Uzun koridoru geçerken dahi gözlerimi yerdeki döşemelerden ayırıp duvarlara asılmış tablolara dahi bakmamıştım. Sonunda büyük bir kapıdan geçip uzun yemek masasının etrafına sıralanmış insan topluluğuna ulaştığımızda tüm gözlerin bana çevrilmişti.

Endişeyle gözlerimi, bana buraya kadar eşlik eden kadının gösterdiği sandalyeye sabitleyerek, bana ayrılmış yere oturdum. Kahvaltı için hazırlanmış tabağımdan birkaç parça bir şey yemeye başladığımda, ben odaya girdiğimde oluşan rahatsız edici sessizlik yerini birkaç fısıltıya bırakmıştı.

Bana yöneltilen yoğun bakışlar yavaşça ara sıra atılan rahatsız edici ve hatta bazen tehditkar göz kaymalara dönmüştü.

Kimse benimle konuşmak için kendini zorlamadı. Yanımda oturan ve benimle aynı üniformayı giyen kız dahi bana sırtını dönmüştü.

Bu topluluğun neyden oluştuğunu biliyordum. Kraliyetin kan vericileriydi her biri. Bir zamanlar ölen babamın da buna benzer bir topluluğun mensubu olduğunu bilmek... Ve şimdi ben buradayken kan bağının ne kadar güçlü bir kader belirleyicisi olduğunu kanıtlamak istermişçesine tanrının gözüme soktuğu küçük bir ayrıntı olmalıydı.

Uzun zaman sonra mideme giren doğru düzgün bir kaç lokma domino taşı etkisi gibi daha fazlasını daha yememe sebep olmuştu. Büyük bir açlıkla tüm tabağı bitirmiştim.

Masadaki insanlar yavaş yavaş eksilirken, yemek odası gittikçe sessizleşmişti. Tek başına bir odada sessizce oturmak ne kadar cazip olsa da birden çok kişiyle sessiz bir odada durmak o kadar rahatsız ediciydi. Sonunda dayanamayıp yerimden kalktım. Beni kahvaltıya getiren kadının bu süre boyunca arkada sessizce beni beklediğimi o zaman anlamıştım.

"Size eşlik edeyim." diyerek önüme geçen kadın, beni kahvaltıya getirdiği gibi odama götürmüştü.

"İsterseniz arabaya geçelim. Okul saati yaklaştı." Kadını sadece başımla onayladım.

"Çantanın hazır mıydı? İsterseniz ben taşıyayım."

"Gerek yok ben alırım." diyerek çantamı aldım. Hayatımın geri kalanı bu robotlaşmış ritüellerle geçecekti sanırım. Sadece insanlardan oluştuğuna kanaat getirdiğim binadan çıkıp, güzelliği ile tenimi ürperten bahçeye vardığımızda, hemen giriş kapısının önünde hazır bekleyen arabaya bindim. Görevli kadın şoförün yanındaki ön koltuğa binmişti.

"Bir kişi daha bekliyoruz." dedi kadın.
"Tamam." demekle yetindim. Çok değil bir beş dakika sonra, yemek masasında bana sırtını dönen kız yanıma oturmuştu. Okula varana kadar kızın suratındaki nefret dolu bakışlar hiç değişmedi. Benim bakışlarımın da farklı olduğu söylenemezdi.

Arabadan hiç inmek istemedim. Çevremdeki insanların merak dolu bakışları içimde büyük bir rahatsızlığa ve korkuya sebep olmuştu. Başımı yere eğerek, insanlarla göz göze gelmeden sınıfıma çıktım. Sırama otururken bir sınıf arkadaşımın "Emile, sen kraliyete mi alındın?" sorusuna kulaklarımı tıkayıp boğazımda oluşan düğümü yutmaya çalışıyordum.

Ellerim terliyor, nefesim yetmiyordu. Beni tanıyan insanların bana kesecekler yargıdan korkuyordum. Küçücük, küçücük olup, yok olmak istiyordum. Kafamda dolanan tek şey kaçış planlarıydı.

Bahçe duvarlarından görünmeden okuldan kaçsam nereye gidebilirdim? Kyle'dan veya Helen'den yardım istesem beni saklarlar mıydı? Yoksa şuan bile beni izleyen bir kraliyet adamı mı vardı?

"Korkuyorum. Çok korkuyorum! "

Kafamda çığlık atan sesime engel olamıyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Asla Kanına İhanet EtmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin