Bir Acıyı Dindirecek Tek Şey Başka Bir Acıdır #3

50 12 20
                                    

O korkunç olayın üstünden bir hafta geçmişti. Kimseye anlatamamıştım olanları.

"Alışamadım ve sadece okula gitmek istemedim." demiştim insanlara. Girişteki görevli kadını da ağladığımı kimseye söylemesin diye tambihlemiştim. En azından dediğimi yapmış görünüyordu.

Günlerdir okula bir dakika bile gecikmeden gidiyordum. Kurallara uymamamın bedelini gayet ağır ödedikten sonra aksini yapmam düşünülemezdi.

"Daldın gittin yine Amelia." demişti Helen karşımdaki öğretmen masasına otururken.

"Üzgünüm. Gece pek iyi uyuyamadım da."

"Hasta mısın acaba? Yüzünde solgun günlerdir." Elimle yüzümü kontrol etme gereği duymuştum nedense. Günlerdir yemek yiyemiyordum. Karen bana kızıyor, boğazımdan birkaç lokma geçmesi için başımın etini yiyordu.

"Bilmiyorum. Değilimdir sanırım."

"Bir derdin var senin ama anlatmıyorsun." dedi ve gözlerini gözlerime dikti. Pes etmem için bakışlarını kullanmaya çalışıyor olmalıydı. Onu bu tatlılıkla ciddiye alamıyordum.

"Tabi, seni anlatman için zorlayamam." dedi kendisi pes edip. Öğretmen masasından kalktı ve benim için endişelendiğini belli eden bir bakışla yanımdan geçerken "Bir sen bir de Kyle... Kale gibisiniz, duvarlarınız aşılmıyor." diyerek bu sefer en arka sırada kulaklıklarıyla müzik dinleyip telefonu ile uğraşan Kyle'ın yanına gitti.

Helen bir abla gibiydi. Bizimle ilgilenmekten asla vazgeçmiyordu.

Ders zili çalıp herkes sıralarına yerleştiğinde, her zamanki gibi kendimi derse verememiştim. Günlerdir yaptığım gibi, ilk dersin ilk yarısı gözlerim vampirlerin binasındaydı. Sebepsiz bir şekilde sürekli Prens Robert'i gözlüyordum. Onu görebilmek için fırsat kolluyordum fakat onu şuana kadar hiç görmemiştim. Sanırım prensler diğerleri gibi ön kapıyı kullanmıyorlardı.

"Amelia! Derse dön." dedi öğretmen. İrkilerek başımı öğretmenin çatılmış yüzüne çevirdim.

"Günlerdir dalıp gidiyorsun." derken gözü vampirlerin binasına kaymıştı.

"Artık yerini değiştirmenin vakti geldi." Öğretmeni sessizce onaylarken sınıfta oluşabilecek 'vampirkeş' imajından kaçmak istiyordum. Fısıltılar çoktan başlamıştı...

Öğretmen beni duvar kenarındaki en ön sıraya oturturken yeni sıramın hemen arkasındaki Helen bana gülümsüyordu. Bende ona gülümsedim.

"Sanırım kaderlerimiz birbirine sıkıca bağlı." demişti Helen bir romandan cümle okurmuş gibi. Sadece gülümsedim ve ardından derse döndüm.

Okul çıkışı yağmur yağıyordu. Aniden bastıran mevsim geçişi yağmurlarındandı. Okuldan çıkmadan önce Kyle bana bir süre baktı.

"Sadece formayla mı geldin?" Evet anlamında başımı salladım. Üstündeki ceketi çıkartırken "Bu kızlar hep bela..." diye ofladı ve ceketi başımın üstüne bırakıp bizi beklemeden yağmurun altına girdi.

Ben şaşkınca onun arkasından bakakalmıştım. Onun bu tarz incelikler göstereceğini kırk yıl düşünsen ummazdım. Helen koluma girip beni peşinden sürükledi.

"Teşekkür ederim Kyle." dedim yüzümü ona döndürmeden. Sessizce yürümesine devam etmişti. Islanıyordu ama gerçekten bunu umursamıyor gibi gözüküyordu.

"Havalar soğuyor artık ceketle gel okula. Zaten hastasın." dedi Helen garip, sessiz ortamı bozarak. Yolun yarısında yağmur dindiğinde Kyle tekrar teşekkür ederek ceketini geri vermiştim.

"Ne kadar kısa sürdü." demiştim bir yandan da.

"Bu mevsimde normal. Kyle! Ayrılmadan önce iyi akşamlar de!" Son anda sessizce bizden ayrılmaya çalışan Kyle'ı farkedip yine onu durdurmuştu Helen.

"Şunu yapmaktan bıkmayacak mısın? İyi akşamlar. Oldu mu?" dedi Kyle ve cevap beklemeden hışımla yoluna devam etti.

"Onu çok zorluyorsun." dedim Helen'e.

"Çok bir şey istemiyorum. Ruh gibi dolaşmasın sadece."

Tıpkı bir abla gibiydi. Onu böyle seviyordum.

Ertesi gün Kyle'ın bana olan tavrı tamamen değişmişti. Zaten yakın olmamamıza rağmen aramızdaki uzaklığın arttığını hissediyordum. Bana karşı olan bakışları çok sertti. Onun bu soğukluğu ona ne olduğunu sormama engel oluyordu. Fakat Helen benden daha atılgandı.

"Kyle sorunun ne? Amelia'ya kötü kötü bakıp duruyorsun." Fakat Kyle ona cevap verme zahmetinde bile bulunmamıştı. Okul çıkışı bizi beklememişti bile. İçimde oluşan korku "Acaba?' diyordu.

"Acaba prensin beni ısırdığını mı öğrendi."

Eğer bu olduysa insanların teker teker çevremden uzaklaşması yetmezmiş gibi, prensin beni bulması da an meselesi olacaktı. Bir kan verici olmak istemiyordum. Özellikle bir bir saf kanın kan vericisi olmak, kraliyetin içine girmek ölüm demekle eş değerdi. Babamın kaderini tekrarlamak hayatım boyunca en büyük korkumdu.

Boğazımda oluşan korkunç düğümle, gittiğim yere bile bakmadan sadece Helen'in adımlarına ayak uydurmaya çalışıyordum.

"Kyle! Kyle, sana sesleniyorum!" Helen sinirden çıldırmış şekilde Kyle yetişmeye çalışırken ortadan kaybolmak istiyordum. Kyle'la yüzyüze gelemezdim. Fakat yapabileceğim başka bir şey yokmuş gibi Helen'i takip ediyordum.

Helen Kyle'ı kolundan tutup durdurdu.

"Ne oluyor Kyle? Bu tavrı neden yapıyorsun?"

Kyle arkasını dönerken ilk önce korkunç bakışlarla bana, ardından Helen'e baktı.

"Peşimi bırakın." dedi omzunu silkerek. Yürümeye devam edecekti ki Helen onu tekrar durdurdu.

"Bir sorun varsa anlatmalısın. Bu şekilde kaçarak hiçbir şey elde edemezsin." Kyle birkez daha gözlerini bana dikti. Kesinlikle yok olmak istiyordum.

"Anlatılacak bir şey yok. Benden uzak durun." Helen tekrar onu durdurdu. Bu tartışmanın sonu yok gibiydi. Onları biraz uzaktan izliyor da olsam, tartışmanın asıl sebebinin ben olduğumu düşünmek, kalbimi acıtıyordu.

"Helen! Size benden uzak durun diyorum! Neyini anlamak istemiyorsun!" Sonunda Kyle'da soğukkanlılığını kaybetmişti. Okulun önünde insanların bakışlarına aldırmadan Helen'e bağırmıştı. Helen şaşırarak bir süre onun yüzüne baktı.

"Ne halin varsa gör." demekle yetindi tükenmiş sesi ile. Onun sesindeki üzüntü, haftalardır karşılaşmadığım bir durumdu. Ağlamak ve sorunun ben olduğunu söylemek istiyordum.

"Helen'i üzme. Ben sizden uzak dururum." dedim içimden. Fakat bunları onların yüzüne söylemeye cesaretim yoktu...

Bu bölümden pek memnun olmadığımı belirtmeliyim. Olaylardan değilde anlatımımdan rahatsız oldum. Bu konuyla ilgili düşüncelerinizi yorum olarak bırakırsanız bana çok yardımcı olursunuz. İyi günler.

Asla Kanına İhanet EtmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin