"Bak bu modeller de güzel" annemin gösterdiği çeyizlere yapmacık bir gülümseyiş göndererek baktım. Beni istemelerinin üstünden bir hafta geçmişti ve düğün hazırlıkları tam gaz devam ediyordu. Babamın evindeki eşyalarım yavaş yavaş diğer eve taşınıyordu neredeyse odam bomboş kalmıştı. Bu çeyizlerde sandıkta kalanlardı. Annem bakıp zevk ortalamasından geçenleri sandığa koyup geçmeyenleri de kenara koyup kendi kullanmayı tercih etmişti.Babamla konuşmuyorduk sadece 'evet, hayır' diyerek aramızı iyi tutuyorduk. O gece Urgay'lar gittikten sonra öğrendim düğünün neden 2 haftaya kadar yapılmasını. Urgay, Han olduğu içinmiş. Benim onun yüzüğünü takmışken tek gezmem ya da dolaşmam mümkün değilmiş.
"Börte bu dantel nasıl?" elindeki krem renkli dantel masa örtüsü gösterince "Güzel" diyebildim sadece.
Urgay'ın annesi bu eve gelinliğimi ve takılarımı göndertmişti. 46 tane dal bilezik 3 set gerdanlık küpe ve saat göndertmişti. Gelenler sonucu ağzımız açık kalmıştı. Gelinliğimde harikaydı tek tek işlenmişti. Maddi açıdan hiçbir sıkıntım, sıkıntımız yoktu ama manevi açıdan sıkıntılıydım. Bir haftadır annemden başka kimseyle konuşmamış ailemden başka yüz görmemiştim. Ben gezer gören biriydim ama bu evlilik olayı elimden almıştı her şeyi.
"Börte bu ilifleride koyuyorum. Çıkar çıkar kullan kızım" anneme kafa sallayıp gülümsedim. Evlensemde beni düşünen biri vardı.
Evde çok daralmıştım bu hafta.
"Anne dışarı çıkabilir miyim?"
.
"Olmaz Börte ne diyorsun öyle? Baban görürse seni dışarıda bacaklarını kırar Saygı Bey'in adamları da cabası" dedi annem ve penceren dışarı baktı.Boy boy üç adam kapımıza dikilmişti. Saygı Bey beni gelini alacağını duyan herkese karşın korumak için adamlarını kapıya koymuştu.
"Anne seninle çıkalım"
"Olmaz!" dedi uzatarak.
"Oluru yok mu?" diye sordum şirince.
"Urgay'la çıkabilirsin" diyince yüzümü buruşturup "Eksik kalsın" dedim.
Sıkıntıyla odama gidip tavanı seyretmeye başladım. Böyle geçti günlerim.
İkinci, üçüncü, dördüncü günde de yatıp tavanı izledim. İnanılır gibi değildi. Düğüne son 3 gün kala Urgay'ın annesi ve kızkardeşi gelip bana evin düzenini, Urgay'a nasıl davranacağımı ve ilk gecede ne yapacağımı anlattılar. Utançtan yerin dibine de girsem usulca dinledim onları. Annesi anlamış gibi Urgay'a iyi davranmamı ve ona saygıda kusur etmememi tembihleyip durdu. Han'ın karısı olacağımı ve ona göre davranış sergilememi ayrıca en kısa sürede bir torun vermemi dile getirdi sonra ise yaptığımız ikramları yiyip konağa gittiler.
Hayatımın yeni bir dönemine giriş yapıyordum ve bu hiç kolay olmayacaktı. Geriye kalan üçüncü günde bitince heyecanım artmaya başlamıştı.••
Uykumdan terli bir şekilde sayıklayarak kalkınca banyoda buldum kendimi. Elimi soğuk suya daldırıp yüzümü yıkadım iyice. Bir rüya görmüştüm kötü bir rüya..
Annem mezarıma gel diyordu beni ziyarete çağırıyordu. Rüyamı hatırlayınca yere oturup ağlamaya başladım.
"Börte?" babam banyonun kapısını çalıp adımı tekrarladı.
"Börte iyi misin?" onun sorusuna o görmeden olumsuz anlamda başımı salladım. Ben ses vermeyince kapıya vurmaya ve korkmaya başladığını söylediği birkaç cümleye şahit oldum. Halimi hiç bozmadan kapıyı açtım belki biraz vicdanı sızlardı onun yüzünden, onun inadı yüzünden annemin yanına gidememiştim."Börte'm bir şey mi oldu? Rüya mı gördün?" bana yaklaşınca onun aksine geri gittim.
"Kötü bir rüya mıydı?" üsteleyerek sordu.
Bende sesimi bulunca konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Han'ım
RandomUrgay, Saygı Bey'in büyük oğluydu. Daha küçük yaşta cesurluğu ve yiğitliğiyle bilinirdi. Geleneklere göre 9 yaşına geldiğinde kendine bir eş seçti. Evini, karısını geçindirebilecek yaşa geldiğinde seçtiği eşini karısı yapacaktı. Urgay, Börte'yi seçt...