9.bölüm

26 0 0
                                    


"Urgay kaç haftada alındı köy?" Annemler gelmişti. Onları hoşgörü ile bu evin hanımıymış gibi karşılayarak sofraya oturtturdum şimdi ise yemekler yenirken sohbet ediliyordu.

"2 haftada aldık ancak düşmandan arındırmak zor oldu. Halk, askerler ve cesetler... Uzun işti. Düşmandan geri kalan ne varsa yaktım. Diktikleri otları bile koparıp attık" diye acımasızca konuştu Urgay. Bu cümlelerini duyunca tüylerim diken diken oldu düşmana karşı çok kötümserdi tabi ki olması gerektiği gibi.

"Büyük bir köymüş. Gurur duyduk aferim oğlum" babam gururla parlayan gözlerle Urgay'a baktı. Yerimde hareketlendim benimle hiç böyle konuşmamıştı en azından gözlerinde böyle parıltı olmamıştı suratımı asarak yemeğime odaklandım. Evet o artık benim kocamdı yaptığı zafer sayesinde bende gururlanıyordum ama babamı ilk defa böyle görüyordum. Saygı Bey ve babam uzun süre konuştular annemle de kaynanam konuşuyordu. Sohbetlere hiç katılmadım Urgay'da benim gibi yapıp gerekli yerlerde konuşmuştu. Algün ve Tuğrul yaşıt olarak bizden küçük oldukları için saat geç olunca sofradan ayrılıp odalarına gittiler. Saygı Bey yemekten sonra sofrayı toplatıp kımız ve ikram istedi sofraya, kaynanamda bu işle ilgilenerek meyve, meze türü yiyecekleri getirttirdi ardından da bana süt istedi. Bütün gözler bana odaklandı o an özellikle de babam kaynanamın neden bana süt istediğini anlamamıştı.

"Talu Bey siz bilmiyorsunuz değil mi?" dedi kaynanam sessizce kıkırdayarak. Annem ve babam kaynanama ifadesiz gözlerle baktı.

"Neyi bilmiyoruz efendim" diyerek lafa girdi babam. Ben olayı anlayınca kızarıp yüzümü yere eğdim. Ailem daha hamile olduğumu bilmiyordu ve dahası daha iki buçuk ay önce evlenmemek için direndiğim adamdan hamile olmamdı bu olay utanç vericiydi.

"Börte hamile Talu Bey. Bize torun geliyor" diyerek kahkaha attı Saygı Bey. Koskoca adam torun lafını söyleyince çocuk gibi oldu. Babam ise şaşkınlıkla bana bakıyordu. İlk kendine gelen annem oldu kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı.

"Hayırlı olsun kızım" diyerek saçımı okşadı. Ona utançla gülümsedim.

"Saol anne" dedim tam o anda bir hıçkırık sesi duydum. Babam eliyle ağzını tuttu ve gözyaşlarını sildi.

"Şimdi benim küçük meleğim anne mi oluyor" dedi hala inanamayarak. Herkes anlayışla babama baktı. Ben onun ilk çocuğuydum ve annem olmadığı için en çok babam titredi üstüme, her şeyimle o ilgilenmişti.
Benimde elimde olmadan gözlerim doldu ayağa kalkıp babama sarıldım.

"Anne mi olacak benim minik kızım" dedi kulağıma sevinçle. Ona cevap vermedim sadece kafa sallamakla yetindim.
Yerime geçtiğimde Urgay benim sandalyemi kendisine yaklaştırdı ve bana arkadan sarıldı. Büyüklerin yanında temastan hoşlanmadığım için ondan kaçmaya çalıştım ama beni bırakmadı.
Urgay'a dönecektim ki babam lafa girdi.

"İnanır mısınız Saygı Bey şuan Börte'ye bakıyorum sanki büyümemiş hala o beş yaşındaki kızımmış gibi geliyor aynı gözler aynı bakışlar. Ona şu yaşta bakınca bile küçüklük anları doluyor zihnime elime tarağı verip 'hadi saçımı tara, hadi saçımı yap baba' demesi geliyor" diyerek mahçupça yaşlı gözlerini sildi. Çok duygulanmıştı. Küçüklük anılarım aklıma gelince gözümün kenarından bir damla yaş firar etti.

"Börte annesiz büyüdü belli bir yaşa kadar. O yarım bir çocukluk geçirdi ama çok güçlü bir kızdı tuttuğunu koparırdı, dayanıklıydı. Şimdi evlendi bebek bekliyor bu günleri gördüğüm için şükrediyorum. Urgay ona iyi bakar inanıyorum" dedi Urgay'a bakarak. Urgay kafasını sallayarak boynumu öptü. Urgay utanmadan dokunup öpüyordu beni ailesinin yanında ama benim ailem karşımdayken kesinlikle karşıydım.
"Beni bırakır mısın?" diye fısıldadım ama bırakmadı. Babamlar kendi aralarında bizim çocukluğumuzun anılarını konuşurken Urgay'a döndüm.
"Böyle çok rahatsızım bırakır mısın?" diye rica ettim. Ben babamın yanında onunla sarmaş dolaş olamazdım, ben babama Urgay'la evlenmemek için yalvarırken şimdi karşısında Urgay'ın bana sarılmasına izin veremezdim.

"Urgay bırak" diyerek kollarını ittim. Kaynanamın bakışları buraya dönmüştü anında kaşını çatıp olayı kavramaya çalıştı yalandan Urgay'ın yanağını öpüp bir şey yok mesajı verdim ardından sandalyemi Urgay'dan uzaklaştırıp bardakta gelen sütümü içmeye başladım. Süt, hamileliğime iyi geliyordu beni gevşetiyordu. Urgay'a gözüm kaydığında yumruklarını sıktığını gördüm ve bunu kaynanamda gördü. Kendimi kötü hissettim. Urgay'ın babamlara giderayak sorun çıkarmaması için tekrardan sandalyemi ona yaklaştırdım ve sırtımı göğsüne yasladım. Bu durumda yapabileceğim pek bir durum yoktu. Annemlere sorun çıkarmasını kaldıramazdım. Saygı Bey Urgay'ın çocukluk anılarını anlattı durdu hepimiz hep bir ağızdan güldük. Bu gece gayet eğlenceli ve hoş geçmişti. Vakit epey geç olunca babamlar kalkmak için yeltendi Saygı Bey babamların burada kalması için uzunca bir dil döktü ancak babam kabul etmedi. Babam kendi evinden başka evde kalamazdı bu huyu vardı. Bizde onlar ayaklanınca kalktık ve onları uğurladık.

"Kendine iyi bak kızım olur mu? Ve torunuma da" diyerek güldü babam. Bende gülümsedim ve babama sarıldım ardından anneme. Annem saçlarımı okşayarak "Benim güzel meleğim çok sevindim artık iki canlısın oturmana, kalkmana, yemene, içmene dikkat et olur mu?" diye nasihat verdi.

"Ederim annecim saol" diyerek öptüm onu ve bu konağa ait olan at arabasına binip gitmelerini izledim.
Saygı Bey ve karısı çoktan odalarına çıkmışlardı. Bende dış kapıyı kapatıp beni bekleyen Urgay'a döndüm.

"Sen çıksaydın odaya" dedim sessizce bütün ev sessizliğe gömülmüştü.
Urgay bana tutkuyla bakıp kucakladı bedenimi hafif bir çığlık kaçtı dudaklarımdan.

"Sessiz ol" diyerek merdivenlerden çıkmaya başladı. Düşmemek için boynuna sarıldım her merdiven basamağında dudaklarımız aynı hizaya geliyordu asıl zor olan durum ise birbirimizi öpmemek için direnmemizdi. İçim bir hoş oldu ondan etkileniyordum. Odamıza geldiğinde kapıyı yarım yamalak ben açtım Urgay'da ayağıyla itti. Beni yatağımıza yavaşça bıraktı ve üstümden kalkmadan "Seni çok özledim" diye fısıldadı. Sıcak nefesi boğazımı tıkadı nefes alamadım o an. Bana her temasında, dokunuşunda sanki ilk defaymış gibi hissediyordum. Yükseğe fırlayan duygularımda bu gece Urgay'ı istiyordu. Ben cevap veremeyince Urgay istemediğimi düşündü ve üstümden somurtarak kalktı. Arkasını dönüp dolaba gitti ve üstünü çıkarmaya başladı. Bende özlemle onun fiziğini süzdüm geniş ve kaslı omuzları beni çekiyordu. Sessizce ayağa kalkıp arkadan ona sarıldım anında bana karşılık vererek kollarımı tuttu ve beni önüne çekti.

"Beni istiyor musun?" diye sordu ve belimi okşadı. Kafamı sallayarak cevap verdim.

"O zaman söylemelisin" dediğinde bilerek yaptığını anladım ve gülümsedim.

"Seni istiyorum" diye fısıldadım benden cevabı alınca üstüme eğilmeye yeltendi ancak onu durdurdum.

"Ne oldu?"

"Seni istiyorum ancak bebeğimize zarar verir mi bu birliktelik?" diye sordum. Bunu biliyormuş gibi gülümsedi.

"Doktora sordum bir sakıncası yokmuş dedi" diye söylendiğinde doktorla bunu nasıl konuştuğunu düşündüm utanç vericiydi... Beni öpmeden gülmeye başladım bana şaşkınca baktı.

"Urgay beni istiyor musun?" diye sordum.

"Hemde çok istiyorum" diyerek üstüme tekrar eğildi. Onun üç gün önce bana dediklerini yedirmek istedim o an. Benim kaçmadığımı hayretle söylemesi, bana benimle evlendiği için inanamadığı ve bana el kaldıracağı an için ama yapamadım. Sabrını zorlamak istemekten kaçındım.
Bana doğru eğilerek öpmeye başladı dudaklarımı ona karşılık verdim kollarımı boynuna dolayıp onu tüm yaptıklarına rağmen kabul ettim. Beni havaya kaldırıp kucağına aldı ve yatağa taşıdı. İki ay bana olan hasretinin ateşinde kavruldum durdum o gece uykusuz kalacağım aklıma gelmezdi.

°

"Seni yordum mu?" diyerek yana attı kendisini Urgay. Terli bir şekilde soluk alıp verdim bu kaçıncı seferdi sayamamıştım ve gerçekten yorulmuştum. Sabahın ışıkları çoktan camdan yüzümüze vuruyordu.

"Yoruldum ve uykum var" diyerek sızlandım. Urgay gülüp beni kendisine çekti.

"Sende uyursun o zaman" diyerek saçımı okşadı.

"Ama annen kızar" dedim yarım yamalak bir sesle uyku beni ele geçiriyordu.

"Ağrın olduğunu söylerim uyu sen" dedi saçlarımı öperek.

Benim Han'ımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin