6.Bölüm

21 0 0
                                    


Bugün Urgay'ın köy almak için savaşmaya gideceği gündü. Evdekiler suratı bin karış bir şekilde kahvaltıya başladılar kimse Urgay'ın gitmesini istemiyordu.

"Oğlum sağlıcakla git sağlıcakla gel. Dualarımız ve desteğimiz seninle" Saygı Bey kahvaltısını bitirmiş Urgay'la konuşuyordu.

"Saol baba"

Urgay masadan kalktı ve yukarı çıkmaya başladı. Kaynanam 'ne duruyorsun peşinden gitsene' bakışlarını bana yolladığında bende masadan kalktım ve odamıza geldim. Urgay bu odaya ilk geldiğim zamanki gibi kafasını elleri altına almış düşünüyordu yanına gidip oturdum.
Ne zaman çıkacaklarını bilmiyordum Urgay birkaç gündür bana soğuktu bir araya gelip konuşamamıştık hep benden uzakta duruyordu. Elimi onun elinin üzerine koydum destek için ama o geri çekti elini, gergince yanında durmaya başladım.

"Ben gittiğimde değil konaktan odadan bile çıkmayacaksın!" sesini yükselterek konuştu.
"Annemlere saygısızlık yapma, işini yap odana geri dön"

"Sürekli saygısızlık yapan biriymişim gibi konuşma benimle" diyerek sinirlendim. Neden böyle davrandığını anlıyamıyordum aynı düğünden önceki Urgay gibi davranıyordu.

"Sadece seni uyarıyorum. Ben olmadığım için senin üstüne gelebilirler uzun süre seni koruyan biri olmayacak" dediğinde sanki korumasına ihtiyacı olan biriyim gibi konuştu.

"Senin korumana ihtiyacım yok benim, aklımda başımda uyarma beni" diye konuştuğumda Urgay kollarımdan tutarak yatağa bastırdı beni.

"Börte haddinden büyük konuşuyorsun karşında kocan olduğunu unutma" diyerek bütün sinirini kollarıma baskı uygulayarak çıkardı. Onunla konuşmadan kollarımı kurtarmaya çalıştım ama her hareketimde daha çok bastırdı.
Gözlerim dolunca bende kalan sesimle "Kollarımı bırak" diyebildim. Üstümden kalkıp odadaki eşyaları etrafa saçmaya başladı.

"Beni sinirlendiriyorsun Börte! Geri geldiğimde düzelmeni görmek istiyorum yoksa sana daha farklı davranmaya başlayacağım" diyerek odadan çıktı. Biraz önce ne yaşadığımı düşünerek ağlamaya başladım böyle ayrılması ikimize de haksızlıktı.
Dışarıdan kalabalık bir ses geldiğinde Urgay'ın artık gitme zamanının geldiğini anladım ama aşağıya inmedim bana bu yaptığını unutmayacaktım belki sinirleri bozuktu savaşa gidebileceği için ama bunu benden sebepsizce çıkaramazdı ben onun oyuncağı değildim. O gün akşama kadar yattım yatakta, hizmetli odaya gelip beni akşam yemeğine çağırdığında aşağıya inip masaya oturdum.

"Börte Urgay'ı neden uğurlamaya inmedin?" Saygı Bey daha masaya gelmemişti kaynanam beni sorguya çekti bu zamanda.

"Onunla odada vedalaştık" diyerek konuyu kapattım.

"Urgay birkaç gündür sinirliydi senin yüzünden mi?" diye sorduğunda kafamı olumsuz anlamda salladım. Bende anlamamıştım sinirini.

"Emin misin?" diye sorduğunda kafamı bu sefer olumlu anlamda salladım.

"Pekala. Yarın kış için konservelikler hazırlayacağız erkenden kalk olur mu?" diye sordu.

"Tabi ki" diyerek gülümsedim en azından boş durmayacaktım. Saygı Bey'de bize katıldıktan sonra akşam yemeği yendi bütün aile yemekten sonra salonda toplandı ve konuşmaya başladılar bende kenardan onları dinledim. Urgay'ın kızkardeşi Algün beni hiç sevmiyordu özellikle son olaydan sonra benden ölesiye nefret ediyor olabilirdi.
Kendimi sohbetlere katmadan zamanı geçirdim ve izin isteyerek yatmaya gittim. Koca yatak boş gelmişti.

Sabah kalktığımda konağın bahçesini hazırlamışlardı konservelikler için. Kasa kasa domatesler yan tarafa çekilmiş muşambalar serilmişti bile. Aşağa inip bir şeyler atıştırdıktan sonra yardıma koyuldum. Domateslerin soyulması, kesilmesi, pişirilmesi ve konserve yapılması gerekiyordu bu kadar domates bir haftadan aşağı konservelenmezdi. Konaktaki kadın hizmetliler ve biz hızlı davransakta bir günde ancak 4-5 kasa domatesi yapabilmiştik.

Benim Han'ımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin