1-Derin

193 20 14
                                    

Arkadaşlar, öncelikle Selamun Aleyküm. Bu ilk hikayem. Umarım beğenirsiniz. Dua ile

Son anda açtı gözlerini nerdeyse geç kalacaktı okula ah uyku ne güzel bir şeydi. Derin'in doğduğundan beri vazgeçemediği tek alışkanlıktı uyumak. Annesi hep bu huyunun babasına benzediğinden yakınıp dururdu. Oysa uyumak yaşamaktan daha anlamlıydı kalp kırmıyordu ki uyku ama uyumadığında kimin kalbinizi kıracağını nerden bilecektiniz. Yataktan her sabah zor kalkan Derin hızlıca hazırlanmaya başladı 10 dk sonra ana yola inmişti bir yandan gelmeyen otobüse saydırırken bir yandan Mehmet hocanın kaç dersine gitmediğini sayıyordu öyle ya dersinden AA ile geçeceğini düşünürken devamsızlıktan kalmak şanssızlığın dik alası olurdu. Devamsızlığı ise tembelliği yüzünden neredeyse sınıra dayanmıştı.

Gittikçe artan sinirine engel olamıyordu "nerde bu salak otobüs" dediği anda otobüsün fren sesi ulaştı kulağına sinirle kapıdan girdi ve kartı okutup arkaya doğru ilerledi. Tam da beklediği gibi otobüs tıka basa doluydu ve Derin'i en çok kızdıran ayaktaki yaşlılara rağmen oturanların genç olmasıydı. Oturanlara sinirle bakıp en arkaya doğru ilerledi onu gören genç hemen yerinden kalktı bu hareket ise Derin'in bardağını taşıran son damlaydı. "Şurdaki teyzeye yer vermiyorsun da bana hava yapmak için yer veriyorsun ha gerçekten çok etkilendim doğrusu". Sinirlendiğinde gözleri hiçbir şeyi görmüyordu ve şimdi karşısındaki delikanlı bu sinirden iyice nasibini almıştı. Cevap vereceği sırada Derin sırtını gence döndü. Yaptığının yanlış olduğunu biliyordu ama onun yapısı buydu kendi doğrularından hiç vazgeçmemişti bugüne kadar. Annesi onu dimdik yetiştirmişti "kimse için eğilip bükülme gerçek neyse hep onu söyle yalanın güneşinde ısınma" demişti ona hak ve adalet önemliydi Derin için. İşte bu yüzdendi yaptığı kabalık.

...
Üniversiteye geldiğinde hızla indi otobüsten dersin başlamasına 5 dk kalmıştı hocanın gelme payını da sayınca ucuz kurtulmuştu. Sınıfın önünde Melis ve Beyza onu bekliyordu geldiğini görünce Melis, Derin'e doğru yürümeye başladı. "Nerde kaldın be kızım bu derse de gelmezsin dedik Beyza ile" Derin gülümsedi. "Eğer bu derse de gelmeseydim artık Mehmet hocanın final öncesi gelmeyenleri yayınladığı listede adımı görecektiniz kızlar " Buket de konuşmaya dahil olarak "O kadar devamsızlığın var mıydı kızım" diye sorunca Derin "Hayır canım o kadar değil Allah'tan ders 4 kredilik" Melis kahkaha atarak "Ne çektik Derin senin bu tembelliğinden" diye sataştı. Kızlar güle oynaya sınıflarına girip yerlerine oturdular. Ders saati gelmesine rağmen hoca hala gelmemişti. Derin fırsattan istifade kulaklığı takıp yine derin düşüncelerine gömüldü. Hayat ona adil davranmamıştı ve babasını elinden almıştı annesi ona bakabilmek için çok zorluk çekmişti ve o hiçbir zaman yaşıtları gibi olamamıştı. Herkes kaygısızca gülerken Derin'in gülümsemesi buruk olmuştu hep ama annesine karşı kahkaha atardı annesi tek varlığıydı Derin'in. Ancak içinde bulunduğu ruh halini ona hiç belli etmezdi annesi Derin'i hep mutlu bilmesi lazımdı çünkü tek istediği Derin'in mutluluğuydu biliyordu. Ama işte babası gittikten sonra eksildi yarım kaldı ve bunu kimseye anlatamamak herkesin ona nasıl bakacağını tahmin etmek düşüncesi kalbindeki sızıyı oluşturmuştu. Bundandı işte kahkahasını kesen şey. Gülümsemesinin hıçkırığa dönüşmesi buydu. Ve kalın duvarlar ördü zamanla kendisine çünkü duvarları aşarsa insanlar gülüşünün aslında sahte olduğunu anlayacaklardı bunu bilmelerini istemiyordu Derin. Arkadaşlarının buzlar kraliçesiydi o. Son bir yılı çok zor geçmişti üniversite sınavına çok çalışmasına rağmen annesinin isteğini yerine getirememişti annesi hep doktor olmasını istiyordu çok çalıştı fakat kazanamadı. Ancak içinde karşı konulmaz derecedeki adalet arzusu ona "Hukuk Fakültesinin" yolunu açtı. "Hayatımda aldığım en güzel karar" diyordu. Üniversite birinci sınıfın bahar dönemine kadar hiçbir sorun yaşamadı dersleri gayet de iyiydi tembelliği olmasaydı. Tam düşüncelerinin en koyu yerindeyken Melis'in onu dürtmesiyle yukarı baktı. Herkes ayaktaydı halbuki kimse Mehmet hocanın dersinde ayağa kalkmazdı. Mehmet hoca derslerine ilk girdiğinde herkes ayağa kalkmıştı ve hoca "arkadaşlar burası lise değil" diyerek kalkmalarına gerek kalmadığını belirtmişti oysa şimdi herkes ayaktaydı. En son aklına karşıya bakmak geldiyse de artık çok geçti çünkü sınıfa gelen 25 yaşlarındaki asistan çoktan yanına ulaşmıştı bile. İstemsizce bir cümle kaçtı dudaklarından "Aman Allah'ım bu o"

VuslatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin