♦10♦

84K 2.7K 194
                                    

Mahir arabaya bindirilip kelepçeli elleriyle götürülürken ağzında bir türkü dolanıyordu usul usul..

"Çift jandarma geliyor lo kaymakam konağından
Fiske vursam kan damlar lo kırmızı yanağından..."

"Ne o? Kelepçe bülbül mü etti seni?"

"Yok.." dedi Mahir giderek uzaklaşan arabanın içinden son kez evine bakarken..

"Bir güzel mecnun etti.."

8 Ay Sonra...

Kara at olduğu yerde kişneyerek ürküttü sırtını okşayan Zeynep'i.

Gözleri kapkara çökmüş, bakışları anlamını yitirmiş gibiydi. Dalıp dalıp gidiyor tek kelam etmiyordu kimselere. Ne Meryem ne başkası.. Halinden anlayacak bir Allah'ın kulu yoktu. Kaynanası içli içli düşünüyor, kaynatası sessiz sedasız tesbihini şıklatıyorken biricik yiğitler yiğidi oğullarının kaderine üzülüyorlardı.

Meryem'se suçluyordu Zeynep'i düpedüz. Olanı biteni bilip kimseye demese de bakışlarıyla hor görüyordu bir zamanlar dost bildiği yengesini. Ne de olsa onun yüzünden düşmüştü ağabeyi mapuslara. Kimsenin yıkamadığı evlerini geldiği gibi dağıtmıştı Zeynep.

Peki ya Zeynep ne yapsın nerelere gitsin de çare bulsundu bu derdine? Gözünü açar açmaz sevmişti Mahir'i. Tüfeği omuzunda sokağın başından geçerken az mı hayal etmişti karısı olmayı? Cayır cayır bir şey vardı yanan göğsünün orta yerinde. Boşarım lafı kulağından gitmiyor, o it Necati ölmeden ne kadar yatacağı da belli olmuyordu bir türlü. Etrafında yalan yanlış geçmiş olsun deyip arkasından gülen, vah vah deyip acınan insanlardan başka kimse kalmamıştı yazık ki.. Böyle böyle geçti sekiz ay.. At sürdü tarlaya gitti Zeynep. Ne yapsa ne etse toparlayamadı kendini. Arada bir kaynatası şehre ziyarete gidiyor, biraz pılı pırtı biraz para götürüyordu kocasına.. Ama ters herifti Deli Bekir. Bir gün olsun kızım seni de götüreyim demiyordu.

Bir gün zar zor bir mektup yazıp zorla yollamıştı kan kardaşı Emir Ali'den.. Amma Mahir bu.. Cevap yollamadığı gibi bir de kızmış bir daha yazmasın diye de haber vermişti.. Gizli saklı adamı görebildiği bir gün, Emir Ali sebebini fısıldamıştı kızın kulağına..

"Seninki mektubu alınca dört duvara sığmaz oldu.. Nasıl dururum ben Zeynep'siz diye bağırmaya kalkınca vazcaydı. Mektup yollarsa duvarı deler giderim yanına, beni dellendirmesin dedi.. Ne yazdın da delirttin koca adamı bilmem.."

Zeynep kocasına yazdığı ilk ve son mektubunu, canının her köşesi sızlayarak ağlarken kaleme almıştı.

Mahir'im... Yiğidim.. Kocam.. Erkeğim... Aylar oldu yüzünü görmeyeli. Kara gözlerin gözlerime temas etmeyeli aylar oldu. Bir vakitler aramızda tüfekle yattığımız bu döşek, avludaki kuyu gibi karanlık ve derin oldu.. Kokunu unuttum. Sesini unuttum.. Ellerini unuttum..

Seni tam tuttum, tam kandırıp kocam yaptım derken.. Ne oldu böyle? Nasıl düştü mapuslara benim omuzu tüfekli aslan yiğidim? Sen yakışmazsın öyle demir kapılı kafeslere.. Orayı ben hak ettim. Ne sandın? Sen olmadan, gözlerim görmeden seni.. iyi olacağımı mı sandın? İstersen boşa beni.. Amma yetti canıma yokluğun.. 

Yiğidim.. Kavuşamadan birbirimize kayıp gidiverdin elimden. Durdurmaya bile izin vermedin.. Deli kısrağım deyişin rüyalarımda hep. Kısrağın iyice delilendi Mahir'im.. Okşaman öpmen gerek.. Yoksun. 

Amma dedin ya ben gidersem bekleyeceksin diye.. Yerimde çürüyecek bile olsam beklerim.. Mahir'im yiğidim.. Kocam.. Erkeğim. ...

Satırlar dolusu aşkı tatmadan hissettiren cümleler.. Zeynep bir başka aşıktı. Öyle kaderindekini bekleyecek, ömrünce ilgi isteyecek, narin nazende değildi. Gider alırdı. Severdi. Her vazifesini yapar, ilgi de aramazdı. Yalnız bilsindi sevildiğini..

Allı GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin