GERÇEK

186 68 15
                                    

Ruhum bedenimi terk ettiğinden beridir, Bora'dan başkasına gülmedi yüzüm.Ruh bedenden çıktığında beden ayakta kalırmı demeyin,kaldırdım. Başka şansı olmayan insanlar imkansızı parçalarlar, ve ben o imkansızı parçalayanlardandım. Ruhum soğuk gecenin, karanlık sokaklarında can verdiğinde, sadece yedi yaşındaydım. Küçüktü bedenim ama neyin ne olduğunu iyi bilirdim. Bir çocuğun göz yaşlarını silmeye çalıştığımda ise sadece on beş yaşındaydım. Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum, ama soğuk geceye karışmış karanlık sokakların, o iki aylık bebeği yutmasına izin vermemiştim. Onu kardeşim olarak bilmiş, ihtiyara ise onu kardeşim olarak göstermesi için iki ay çalışmıştım. Bakmayın on beş yaşında olduğuma,fazla işe yarardım. Zaten ihtiyar öğrenmem gereken ana şeyleri öğretmişti. Ve ben o iki ay, araba çalmaktan, ev soymaktan, uyuşturucu satmaktan başka hiçbir şey yapmamıştım. Şimdi pişmandım ihtiyarın dediklerini yaptığıma. Kim bilir kimin rızkını çalmış,kimi zor dumrumda bırakmıştım. Kim bilir dişinden tırnağından arttırıp büyük bir hevesle aldığı arabasını nasıl çalmıştım. Kim bilir kimin kanına enjekte ederek aldığı uyuşturucuyu, satmak için kaç takla atmıştım. Kim bilir belkide o lanet zehiri sattığım kaç kişinin hayatına son vermiştim.

Gecenin zifiri karanlığı balkonumda gezinirken elimdeki zarfı tekrar inceledim. İçinde bir kredi kartı ve o adamla ilgili bir kaç bilgi daha vardı. Buraya geleli yaklaşık üç saat olmuştu ve ben bu süre zarfında ihtiyarla iki kere konuşmuştum. İlkinde bana verdiği görevin ana hatlarından bahsetmişti. Takip edeceğim adamın yani Karan'ın bana verdiği evin karşısındaki evde oturduğunu, bir arkadaşı ile birlikte yaşadığını ve kesinlikle arkadaşı olan Aren'den uzak durmam gerektiğini söylemişti. Bu ihtiyar bana fazla güveniyordu, oysa kimseye güvenmemeyi o öğretmişti. Acıta Acıta.

İhtiyarı tanırdım, ama ona kendimi hiç tanıtmamıştım. Bana güvenmesi yaptığı en büyük hataydı belkide. Aslına bakarsak ona çok büyük bir kazık atmayı planlamıyordum,sadece Bora'yı ve kendimi sağlama alıp ihtiyara veda etmeyi planlıyordum. Eminim hayatına ben olmadan da kolayca devam edebilirdi. Ama ben hayatıma Bora olmadan devam edemezdim. Bu yüzden bana geçmişi sırtlatan, beni boynuma kadar günaha sokan bu zalim adama şimdilik dosttum. Eğer birine tavsiye vermem gerekirse, kesinlikle söyleyeceğim şey, bir kerede olsa seni kullanan biri düşmandan başka bir şey olamaz olurdu. Zaten bu doğanın kanunuydu. Yaşamak için birilerine zarar vermek şarttı. Ve ben Bora'nın yaşaması için herkese zarar verebilirdim.

Elimdeki zarf geçmişime yaptığım ihanetin kanıtı gibi bana sırıtırken, sinirle balkondaki çöpe attım. Takip ettiğim bu adamın ihtiyardaki yerini öğrenecektim. Önemli biri olmasa boşyere beni buralara kadar göndermezdi. Ben onun en iyi adamıydım ve beni bir hiç uğruna harcamaz, daha önemli işlere verirdi. Emindim,bu sandığımdan daha da önemli bir işti. Gecenin soğuğu bedenimi yalayıp geçerken, tam karşımda duran eve baktım. Herşeyi ayarlamış olması planıma kolaylık sağlıyordu. Soğuğun getirisiyle titreyen bedenim bana geçmişimi hatırlatmış,gözlerimin önünde alev alan o ev belirmişti. Çok küçükken atılmıştım hayata, çok küçükken, günah nedir bilmezken,günahkâr olup çıkmıştım ben. Ve bunun suçu bu adaletsiz hayatın iğrenç insanlarındaydı. Küçük bir çocuğu kullanmaktan utanmayan zalim insanlarındı bu suç.

Balkonda beklemekte olan bedenim artık soğuğu hissetmez olduğunda içeri girmek için bir adım attım. Ellerim balkon kapısının kolunu tutmuşken sokakta acı bir fren sesi duyuldu ve hemen evimin karşısındaki evin önünde bir spor araba durdu. Ayaklarım gitmek için attığı adımı geri çekip olan biteni izlemek için durduğunda,duran arabadan Karan ve bir kız çıktı. Karan takip etmem gereken adamın ta kendisi iken bu kızın kim olduğunu sorguladım. Böyle bir kızdan bahsetmemişti ihtiyar,ama kız zaten bahsedilecek gibi biri değildi. Hani şu televizyonlarda gördüğünüz ama inanmadığınız kızlar vardır ya işte tam onlara benziyordu. Altındaki süper mini etek ve sadece göğsünü kapatan bir bustiyerle ayağındaki topukluyu tıkırdatarak Karan'a doğru yürüyen kız, barlardan çıkmayan erkek meraklısı kızlara benziyordu. Ama ben insanları dış görünüşüyle yargılayan biri olmadığım için aklıma gelen düşüncelere yol verdim ve telefonumu çıkartıp Karan'ın kız ile birlikte bir kaç fotoğrafını çektim. Çektiğim fotoğrafı ihtiyara atarken Karan'da kızla birlikte içeri girmeye çalışıyordu. Anladığım kadarı ile sarhoştu ve bu yüzden kapıyı açmakta zorlanıyordu. Kız Karan'ın omuzuna yaşlanmış kapıyı açmasını beklerken kapı birden başka biri tarafından açıldı. Kapıdan çıkan adam Karan ve kıza kötü bir bakış atıp gecenin sessizliğinde duyabileceğim bir şekilde söylendi."Sana şu sürtükleri eve getirme demedim mi lan"

SESSİZ VEDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin