**** YAVUZ***
"Sen gel ya da gelme, ben kendi arabamla gidiyorum" dedim. Babamın bahsettiği sert erkek tepkisi bu olmalıydı. Zira gözbebeklerindeki büyüme, onlara nazarlık takmama sebep olacak seviyedeydi. Allah analı babalı büyütsün Derin Atabey. Erkek dediğin, dediğim dedik olur bak da öğren. Bu düşünceyle arkamı dönüp tekrar karşıya geçmek için etrafıma bile bakmadan yola adımımı attım. Hızla gelen bir arabayı ise hiç fark etmemiştim.
Onunla tanıştığım andan beri her şey ters işliyor demiştim ya size. Bu sefer de aynı kural geçerli. O an olan ilk şey yeterince şaşırtıcıyken esasında resmin geneli daha da içler acısıydı. Yavuz Eraslan sen neyin içine düştün böyle! Tüm klişeler tersten işliyor. Bu bir kabus olmalı!
*****DERİN*****
Saatte 60 km hızla gelen bir araç... Ki muhtemelen A kentinden B kentine yıllardır bilinmeyen bir amaç uğruna ilerliyordur. Ah o saklı kenti bir bulursam Hitler'i aziz ilan etmelerine sebep olacak bir yıkım gerçekleştirebilirdim şu an.
Kahrolası araç neden A kentinden B kentine tam da şu egoist kapitalist karşıya geçerken hareket edip Murphy* denen o işgüzarın teorisi gereği o herifle kafa kafaya gelmişti ki?
Hem bir dakika ya, bu sahneyi ben bile biliyorum. Normal olan, genç kızın adama öfkelenip yola fırlaması ve ardından hızla gelen aracı fark etmediği için esas oğlanın onu kolundan kendisine doğru çekmesidir.
Ha bir de birbirlerinin gözlerine Afrika yamyamları gibi baktıktan sonra dudaklarını birbirlerine birleştirmek gibi dünyanın en iğrenç faaliyetine ev sahipliği yapan bir panayır yerine çevirirler ortamı.
Her ne kadar saçma olsa da olay böyle gerçekleşir, bunu ben bile biliyorum. Bugüne kadar asla izlemesem de beyni marka isimleri ezberlemekten ve en işe yaramaz ama en pahalı şeyleri almaktan başka bir faaliyet göstermeyen kardeşim ülkemin yüz karası klişe yağmuru bu dizileri ağzından salyalar akıtıp, 'ayy çok tatlı bunlar yaa..' diyerek izlerdi ve ben göz ucuyla da olsa bu rezalete tanık olurdum.
Üstelik o dizilerin ismi ve karakterleri değişirdi ancak bu sahneye hemen her dizi de rastlardınız. Bir de kızın içki içip ayyaş gibi adamın sırtında un çuvalı misali bacakları yana yengeç edasıyla açılarak eve taşınma sahnesi var ki, bu da ilki kadar her dizi de görebileceğiniz sahnelerdendir.
Neyse konumuz şu an dizi klişeleri değil ki, ben de bu konuda kız kardeşim Selin kadar uzman sayılmam. Kendisi diziler konusunda tek yetkili mercidir; zaten onun yanında bu konuda bana söz düşmez, zira bu mesele zeka gerektiren bir konu da değil üstelik. Onun hala ona bu klişeleri yaşatacak zengin, yakışıklı, romantik bir dizi kahramanını beklediğini düşünürsek...
Araba hızla geliyordu ve ben ona bağıramayacak kadar çaresizdim, ne yapacağımı şaşırmış bir haldeydim. Kısacık bir süreydi bu belki ama zihnimden o kadar çok şey geçmişti ki upuzun rüyalarımızın bile en fazla 7 saniye sürdüğüne anlam verememem son bulmuştu. Çünkü ben o aracı fark edip ona çarpmak üzere olmasını anladığım o 5 saniyede bu kadar şey düşünmüştüm. Beynimizin hala çözülemeyen sırlarından biri de bu hızlı işleyişi olabilir.
Ona yetişip kolundan çekmek istesem de kolum ona yetişecek kadar uzun değildi, ben de ona yetişecek en uzun organımı kullanmak zorundaydım. Ayağımla arkasına -ki kibarca buna popo deniliyor- hızlı bir tekme attım ve ayağımdaki annem ve kız kardeşimin ısrarıyla giydirilen 10 santimlik topukluları o an hatırladım.
Nasıl mı? 10 santim uzunluktaki o topuk bilinmeyen bir boşluğa doğru girmiş ve 5 santim gibi kalmıştı. Tekmemi sonlandırıp onu hızla karşıya ittirdiğimde o topuklarda bir yere (!) girip çıkmıştı. Evet, evet. Yanlış duymadı hiç kimse!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN ASİ HALİ
Humor"Maddenin kaç hali vardır?" İlkokul yıllarımızdan itibaren, Fen Bilgisi derslerinin vazgeçilmez sorusudur bu. Adını, soyadını soran öğretmen büyük olasılıkla bu konuya geçmeye hazırlanıyordur. Cevap?... Ah, elbette! Soru kadar kesin bir cevap da şar...