Hayatının bir çok aşamasında olduğu gibi yine yalnızdı. İstediği şeyleri elde ediyordu ama kutlamalarda yine yalnızdı. O lüks evinde yalnızlığıyla baş başaydı. Bu güne hızla gelmişti ama çok çalışması gerekmişti. Kimse onun önüne hazır bir gelecek koymamıştı. Bundan asla şikayetçi olmamıştı ama insan yanında güveneceği birini istiyordu, sevilmek istiyordu. Başını koyabileceği tek omuz kendi omzuydu bu hayatta. Kedisi ayağına dolanıp kucağına atladı. O narin tüylerini elleriyle okşadı. Aydan kedisi Gece'yi koltuğa bırakıp mutfağa geçti dolaptan bir kaç malzeme çıkarıp yemek yapmaya başladı.
'Mutluluğa az kaldı.' dedi. Yemeğinden son bir kaç lokmasını da midesine indirip bulaşıkları makineye attı. O kimsesiz yatağına girip ısıtılmamış yatağını ısıtmaya çabaladı. Aydan telefonunu eline alıp kişilerinde gezinmeye başladı. Morali bozuk olduğunda arayıp dertleşebileceği kimsesi yoktu, kaldı ki mutluluğunu, zaferini kutlayabileceği kimsesi de yoktu. Hayata bir sıfır başlamıştı bu konuda. O soğuk yetimhane odalarında geçmişti çocukluğu. Ailesinde ki herkes vefat etmişti. Bebekken trafik kazasından bir o sağ çıkmıştı. Büyüdüğünde kazayı araştırdığında, kazanın iğrenç detaylarını öğrenmişti.
Sabah her zaman olduğu gibi erkenden kalktı. Üstünü değiştirip spor odasına girdi. Spor onu mutlu eden bir diğer aktivitesiydi, zaten onu mutlu eden pek az aktivitesi vardı. Spordan sonra duşa girdi.
Duşta çok vakit harcamadan çıkardı. İşe gitmek için hazırlanmaya başladı. Yarım saat sonra herşeyiyle tamamdı. Siyah dar kumaş pantolonun üzerine beyaz bir bluz giymişti. Ceket olarak da kırmızı bir ceket seçmişti. Kıyafet olarak tamamdı, çanta olarak siyah clutch bir çanta ve ayakkabı olaraksa siyah topuklu ayakkabı giymişti. Makyaj yapmayı sevmediği için hafif belli olan bir ruj ve rimel sürmüştü. Çantasınıda alıp garajda olan arabasına binip işe gitti.
Bu gün belli etmese de çok heyecanlıydı. Toplantısı vardı ve bu toplantı da anlaşmayı imzalarlarsa temelini üniversitede attığı şirketi devasa boyutlara gelmek için önemli bir adım atmış olacaklardı.
Anlaşmayı imzalamışlardı ve bundan ötürü Aydan'ın daha çok çalışması gerekiyordu. Aydan farketmese de bu yoğun tempo onu yıpratıyordu. Zaten bu zamana kadar bir çok kez yıpranmıştı ve rahat bir hayat hayal ederken daha da zorlaşıyordu yaşam. Bu hayatta onun için çok önemli bir şey varsa o da şirketiydi. Bu şirket hayatının en önemli insanına kavuşması için bir araçtı ama önemliydi. Hatta kendinden bile önemliydi. Bu hayatta hiç bir insana kolay kolay değer veremiyordu. Değer verdiği insanları hep kaybediyordu. Yetimhanede görevli olan Ayşe teyzesi mesela. Hiçbir kan bağı yoktu ama canından çok severdi onu. Ayşe teyzesi de onu yalnız bırakmıştı. Onu da kara toprağa emanet etmişti. Biri daha vardı. Onu kara toprağa vermemişti ama kaybetmişti. Geri dönecekti ama bundan emindi. Şirketini büyütme isteği bundan kaynaklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK SEVDAM
ChickLitHayatımda değer verdiğim tüm insanları toprağa emanet ettim ben. Lakin içlerinden biri vardı ki onu toprağa emanet etmeden kaybetmiştim. Sevdiklerimi toprakla baş başa bırakmaya alışıktım ama beni ortada bırakıp gitmelerine alışık değildim. Hala umu...