12 Bölüm
Güneşli bir gündü. Adada yaşanan kısa bir savaştan sonra John Rackham’ın adamları yenilmişti. Onun burada olmayışını Henry iyi değerlendirmişti. Onun hazinesi ile yeni bir ülke kurulabilirdi. Sandıklar dolusu hazine gemilere taşınırken büyük bir patlama meydana gelmişti. Henry hızlı bir şekilde kendisini açığa çıkartıp açıktaki gemilerine baktı. Bir gemi tamamen parçalanmış batıyordu. Devasa gemi 5-6 gemi aynı anda bombalıyordu. Henry;
‘’Hazineleri adanın diğer tarafında ki gemiye taşıyın çabuk olun.’’ Dedi ve adanın diğer tarafına adamları ile koşmaya başlamıştı. Gelen John olamazdı onun sefer hareketlerini 1 aydır takip ettiriyordu fakat kim olduğunu bir türlü çıkartamıyordu. Öyle bir devasa gemi ancak krallarda olabilirdi. İlk aklına Kralların birbirlerinin adalarına saldırmaları gelmişti fakat mümkün değildi. Korsanlarında kendi aralarında hukukları vardı kimse kimsenin adasına dokunmazdı. Sandıklar adanın diğer ucunda ki gizli gemiye taşınırken ilerde bir tabanca sesi patlamıştı. Ormanın içinden çıkan korsanlar Morgan’ın adamlarının karşısına geçmişti. Morgan oldukça şaşırarak siyah giyinimli adama
‘’Sen de kimsin?’’
‘’Kaptan Kara babamın hazinesini almaya gelmiştim’’ dedikten sonra her iki tarafında silahları patlamıştı.
Ölüm kalyonunu Ali yönetiyordu. Adaya demir atmış gemilere saldırı fırsatı vermeden çoğunu savaşamaz hale getirmişti. Gemi en yakınında geminin yanına demirleyerek diğer gemilere saldırmak için taarruz emri vermişti. Gemiden atlardan onlarca korsan atladıkları gemide savaş naraları atıp İngilizleri korkutmaya çalışıyordu. Kara ise önüne gelen İngiliz öldürüyordu. Morgan her iki taraftan sıkıştırılmıştı. Adam sayısını belki iki katı belki üç katı olmasına rağmen askerler savaşmanın getirdiği cesareti değil de korkuyu kullanmak ile yetiniyorlardı. Morgan kendisi korsanların arasından sıyrılarak diğer tarafta bıraktığı gemiye doğru koşmaya başladı. O sırada Kara’nın korsanlarından bir tanesi
‘’Kaptan Henry kaçıyor’’ dedi. Bu ses Kara’nın savaş alanını terk etmesine sebep olmuştu. O savaş alanını terk ederken serini ona bağlı korsanlar daha güçlü bir şekilde İngilizlere saldırmaya başladılar.
‘’Sen kimsin? Korsan Krallarının yardımcı tümenlerinden misin?’’ demiş ve durmadan koşmaya başlamıştı. Kara belinde ki hançeri çıkartıp onun ayağına nişan alıp fırlatmıştı. Hançer havada süzülürken onun ayağına saplanmıştı. Kısa sürede dengesini kaydedip yere düştü. Ayağında ki hançeri çıkardı ve ayağa kalktı.
‘’Anlaşıldı seninle konuşulmuyor’’ dedi.
Henry kılıcını çekip elinde oynamaya başladı. Kara kılıcını kınından çekti. Ellerinin her iki yana açıp önce karşı tarafın saldırmasını bekledi. Saniyelik bir anda Henry kılıcını onun başının üstünden aşağıya savurdu. Kara onun kılıcını en tepede karşılamıştı. Henry
‘’Baban kimdi?’’ dedi. Kara her zamanki gibi gülümseyerek
‘’Murat Reis’’ dedikten sonra Henry’nin yüzü sararmaya yüz tutmuş yaprak gibi olmuştu. Henry
‘’Demek onun oğlusun.’’ Dedi. Kara’yı geriye ittirerek yüzüne yumruk attı. Kara sendeledi fakat yere düşmedi. İleriye atılıp kılıcını savurdu. Kılıç darbesi Kara’nın göğsünü kesmişti. Kılıcı havada savurup görkemli bir saldırı yapmak için var gücünü kullandı fakat Kara saldırmak için ileriye atıldığında bu saldırısı yarıda kesip savunmaya geçti. Kara onun bacaklarına saldırmış fakat Henry onu durdurmuştu. Kara kılıcı ileriye ittirmeye uğraşıyor Henry ise bu saldırıyı atlatmayı planlıyordu. Kara onun tam burnunu hedefleyecek şeklinde kafa attı. Henry bağırarak gardını düşürdü ve geriye çekildi. Bir eli ile kırılan ve kanayan burnunu tutuyordu. Kara hemen saldırmadı, Onun bu kısa şoku atlatmasını bekliyordu. Henry elini burnundan aldığında avucunun içi kan ile dolmuştu.
‘’İşte tam İngiliz’e benzedin şimdi’’
Henry hızlı bir şekilde atağa kalkarken Kara yana adımlayıp kılıcı aşağıdan yukarıya savurdu. Henry böyle bir saldırı beklemediği için kılıcını boşa savurmuştu. Kara bu hareketi yaparken onun omzunu yarmayı başarmıştı. Kara arkasına döndüğünde yukarıya aşağıya onun sırtına derin ve uzun bir yara açtı. Henry arkasına döndüğünde belinde ki tabancaya davranmak isterken Kara onun uzandığı kolu kesmişti. Henry son bir hamle ile kılıcı savurmak için kolunu kaldırdığında Kara onu da kesmişti. Henry yerde ki kollarına bakıp kumların üzerine diz çöktü. Kara arkadan yaklaşıp
‘’Görebileceğin son şeye iyi bak Henry’’ dedikten sonra kılıcı ile kafasını kesti.
Kara son derece hızlı davranıp savaş meydanına gelmişti. Adamlarının yenilmekte olduğunun farkındaydı. Meydana geldiğinde Henry’nın kafasını yukarıya kaldırıp
‘’İşte o güvendiğin Henry Morgan deniz krallarına kafa tutmaya hedefleyen adam’’ dedi ve kafasını düşman saflarına gönderdi. İngiliz korsanlar bir süre sustular ve ellerinde ki kılıçlarını, tabancalarını yere atmaya başladılar.
Henry Morgan Kara tarafından öldürülmüştü.40 sandık altın Ölüm kalyonuna yüklendi, geriye kalan 10 sandık altın İngiliz kalyonuna yüklendi. Ölüm kalyonunda komutayı Ali devraldı. Kazanılan altınların bir kısmı Cezayir’e büyük bir kısmı Osmanlı İmparatorluğuna ve kalan kısmı ise Kara ve tayfası aldı. Elde edilen ganimet ile Osmanlının yenidünyaya açılma fırsatı doğmuştu. Kara babasının hazinesinin kurtarmıştı, onun için geriye sadece intikam kalıyordu. Bir gün babasının intikamını alacaktı, bir süreliğine izini kaybettirmek için uzak diyarlara gitmeyi düşünüyordu. Zamanı geldiğinde tekrar denizlere dönecekti.
Bir Mad D Kanzaki hikayesinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.Bir başka hikayede görüşene kadar kendinize iyi bakın.Okuyan yorumlayan ve voteleyen herkese teşekkür edip karşılarında saygı ile eğilmeyi borç bilirim.
S.O.N
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaptan Kara'nın Yeni Dünya Macerası[Bitti]
Avventuraİki kelimeyle ''Soluksuz macera'' geçmişte kalan intikam ve babadan kalan altın dolu adanın peşine düşen Kaptan Kara'nın Yeni dünyada hayatta kalma serüvenine ortak olun.