Isobelle o gece gözünü neredeyse hiç kırpmamıştı. İçinde bir yandan durdurulamaz bir heyecan, diğer yandan ise telaş vardı. Kim veya neydi sürpriz? Neye bu kadar sevinebilirdi? Aklına onca seçenekten yine de Zayn geliyordu. Daha sonra durup düşünüyordu.
Gerçekten gelse ne yapardım?
Sevinir miydim?
Ağlar mıydım?
Sarılır mıydım?
En sonunda haftalardır beklediği gün gelip çatmıştı. Yattığı yerde 360 derece döndü ve aldığı nefesi inleyerek bıraktı. Bunlar onun başına nasıl gelmişti? Çoğunlukla bu olanlar onun izlediği dram filmlerinde karşısına çıkardı. Issy onları izleyerek bulunduğu duruma teşekkür ederdi. Şimdi ise durumu aynı o filmler gibiydi ve dram konulu filmler mutlu son ile bitmezdi. Bunu 5 yaşındaki bir çocuğa sorsan da bilebilirdi. Zor değildi.
Kendini yataktan ittirdi ve zorla da olsa yatağa oturmayı başardı. Kapının yanında duran pembeli, orta boylu valizine baktı. Gerçekten gitmek istemiyordu. Evde kalıp, yazını çok daha güzel geçirebilirdi. Evet, tabi eve hapsolarak bütün gün ağlamak gerçekten çok güzel bir yaz tatili planı diye geçirdi iç sesi. Çocukları mutlu olması için ellerinden geleni yapıyordu bunun fazlasıyla farkındaydı zaten. Sadece.. sadece bazen yalnız kalmak istiyordu, tek başına uyanmak, -ki zaten öyleydi- tek başına ağlamak, teselli almadan. Belki de böyle daha çabuk iyileşirdi. Saçmalık diye ekledi iç sesi yeniden. Senin insanlara ihtiyacın var. Konu ne olursa olsun bir konuşmaya. Bu konuşmaya ağlamak da dahil. Kendini kolları yardımıyla ayağa kaldırdı. Gözlerini zar zor açabiliyordu. O açtıkça sanki bir başkası göz kapaklarını zorla ağıya çekiyormuş gibiydi. Saçlarından bahsetmeye gerek bile yoktu. Boyası gelmişti, darmadağındı. Yüzyıllardır tarak değmemiş gibiydi. Aynada bir süre daha kendini inceledi. Bu, onun yüzü olamazdı ama işte karşısında duruyordu. Buna kendisi sebep olmuştu. Kolundaki saate baktı.
8.20
Yola 10'da çıkacaklardı. Valizi de hazırdı. Bu yüzden birkaç dakika suyun altında durmanın ona iyi geleceğini düşündü ve vücuduyla neredeyse bir bağ kuran pijamalarını özgür kıldı. Uzun bacaklarını küvete uzattı ve iç ürperten soğuk zemine titreye titreye oturdu. Ardından suyu açtı ve yavaş yavaş dolmakta olan küvette kendini serbest bıraktı. Su, soğuk kanlıkla ayak parmaklarına, bileklerine, bacaklarına ve gövdesine yetişti. Suyu kapatmaya niyeti yoktu Issy'nin belki de her şey böyle bitmeliydi. Gövdesini de geçen su göğüslerinin hizasına geldiğinde Issy, kendini biraz daha suyun altına gitmeye zorladı ama bacak boyu küvetten daha uzun olduğu için belli bir yerde takılı kalmıştı. Artık bundan sonra her şey suyun küveti doldurma hızına kalmıştı. Birkaç dakika geçtikten sonra artık tamamı ile boğazı suyun altındaydı. Sadece 2-3 saniye diye geçirdi içinden. Belli ki acı çekecekti ama en azından bitiyordu. Bu da bir şeydi. Nihayetinde su, alnını da geçmiş, hatta hafif hafif küvetten dışarıdaki beyaz, pamuklu halılara damlamaya başlamıştı. Gözlerini kapadı, bir melodi tutturdu aklına ilk gelen. İlk başlarda aldığı hava bir süre sonra akciğerlerine baskı yapmaya başladı. Gittikçe ciğerlerinin küçüldüğünü ve nefesinin yok olduğunu biliyordu. Kapalı olan gözlerini biraz daha sıktı ve suyun altında buruş buruş olan parmaklarını biraz daha birbirine bastırdı. İçinden kulaklarını sağır edici bir şekilde haykırıyordu. Bitsin istiyordu artık. Fazla uzun sürmemiş miydi? Çırpınmayı bırakıp kendini tamamıyla boşluğa bıraktı. Böyle bir hismiş demek ki özgürlük diye düşündü.
"Anne?"
"Anne!" Sesler her ne kadar yankılansa da bunun Violet'in sesi olduğunu duymuştu. Dışarı çıkmayı bırak hareket dahi edemez hale gelmişti. Bulutların üzerinde uçması ertelenmişti banyo kapısının içinden bir siluet belirince. Tam ruhu onu terk etmek üzereydi ki iki kolundan da sıkıca tutulup yukarıya-bulutlardan aşağıya- doğru çekilmişti aniden. Gözlerini açamıyordu. Işık gözlerini adeta bir bıçak misali kesiyor, batıyordu. Öksürdü ve tonlarca su yuttuğu küvete, aynı şekilde geri bıraktı. Hırıltılı bir şekilde akciğerlerine yeniden faaliyet vermeye çalışırken gözünün önüne düşmüş öbek öbek saç tutamını geriye doğru alan Violet'e çevirdi gözlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
More Than 5 Friends 2: The Search For Paradise
Fiksi PenggemarZayn ve Isobelle.. Onlar birbirlerine ölesiye bağlanmışlardı. Hiç bitmemek, sona ermemek üzere. Kim bilebilirdi bu büyük,sevgi dolu ailenin hızla inişe geçip bir anda yok olabileceğine. Aslında onlar bile bilmiyordu. Birbirlerine karşı ne kadar öfke...