BUNDAN 3 AY ÖNCE
Çocukluğumdan beri psikolojimin bozuk olduğunu, diğer çocuklar gibi olmadığımı söylerlerdi. Liseye başladığımda ise biricik(!) ailem beni psikiyatriste göndermeye karar verdiler. O zamandan beri bu kadını görüyordum. Aklıma ilk cinayet işleyişim geli ve anlamsız sinsi bir gülüş kaplamıştı yüzümü. Psikiyatristim ise korkuyla büyüyen göz bebeklerini üzerimde gezdiriyordu. - Hadi ama lanet olası, geldiğimden beri konuşmadım. Bakışlarımdan korkmuş olamazsın. Tamam tuhaf biri olabilirim hatta polislerin fellik fellik aradığı seri katil tam karşında oturuyor olabilir ama o kadar da korkutuu değilim. Değil miyim? En azından ben öyle düşünüyorum. - Aaa hayır, kes o cılız sesini... - "Bugün de konuşmayacak mısın?" Korkudan titreyen ellerine tırnağını geçirip korkusunu bastırmaya çalışıyordu. Ama nafile onca silikona rağmen kalp atışları neredeyse kulağımın dibinde atıyordu. - Ah şu an burada olmasak güzelim, kanının kokusunu içime çekmeyi çok isterdim. A hayır daha fazla korkma, listeme girmeye layık görüldün ama sıranın gelmesini bekle cam güzeli. - Ayağıya kalkıp kapıya yöneldim. Çıkarken ona bir hatıra bırakmak sterim doğrusu. "Dip boyan gelmiş. Bir daha ki görüşmemizde seni böyle görmek istemem." Piç bir gülümsemeyle kapıyı kapattım. Bu da neydi böyle diyişlerini tıpkı beyni gibi boş olan koridorda duyabiliyordum...
........
Tanrım. Evimin kapısını açıp içeriye girerken kana ne kadar da çok susadığımı kuruyan boğazımdan anladım. Mutfağa ilerlerken parkelerin parlak olmayışı dikkatimi tümüyle dağıttı. Lanet olsun! Evimi tam temizleyemediği için yaklaşık 1 hafta önce öldürdüğüm ilk kurbanım zavallı hizmetçim Aleyna Taş - Ruhu boka batsın. - 24 aşımda ve benden oldukça büyüktü. Bana durmadan emirler veren ve aldığı parayı sadece makyaj ve elbiseye harcayan bir sürtüktü. Yani kısacası çöp!
Ha. Bu koca ev mi? Bu ev bana sürekli dayak atan or... çocuğu babamdan kaldı. Annemi gözlerimin önünde tek kurşunla yere sermişti. Gerçi annemde sabahtan çkkar akşam zil zurna sarhoş başka bir adamın kollarında eve geri dönerdi. Anlayacağınız melek(!) gibi bir ailem var. Nefretimi her daim hatrlamak için burada yaşıyorum. İçimde bir yerlerde gizlenmiş bir şey vardı ve ben bunu lise haytımda kendime HAYIRSEVER olarak tanıttım.
Hoşgeldin HAYIRSEVER.
.........
ŞİMDİ Kİ ZAMAN
Gözlerimi açtığımda sımsıcakık bir yatağın içindeydim. Gün ışığı yüzüme vuruyordu. Yatakta gerindim be oturdum. Kafamı kaldırıp aynaya baktım. Bileğimdeki mavi iz günden güne belirginleşiyordu. - 15 yaşmdan beri bh yana bu belirtiler vardı. Am 18 yaşımda kuranlarıma karşı kullandığım bu güç sonrası bu daha sık olmaya başladı. - Bir hışımla yataktan kalktım. Gece siyahı saçlarım karmakarışık olmuştu. Anlam veremediğim beyaz çarşafa bakıyordum. Kesinlikle biri beni buraya getirmişti. Etrafıma bakındım. Koltuğun üzerinde dağınık duran bir battaniye vardı. İçeriden su sesi geliyordu. Hançerimi çekmek için elimi belime götürdüm. Hançer yerinde yoktu. Kan beynime sıçramış,gözlerim daha da mavi olmuştu. Sırtımı duvara yaslamış, arkamdan gelebişecek tehlikelere karşı önlem almıştım. Banyodan gelen sürekli su sesi kesilmişti. Kafamı odanın içindeki kapıya çevirdim. Yavaşça yaklaştım ve kapı açıldı. İçeriden çıkan adamın burnuna sertçe vurdum. Afalladı. Tekrar vuracaktım ki kafesteki mercan gözlü çocuk olduğunu fark ettim. Bir an duraksadım. Yakasına yapışmış ve havada asılı duran yumruğuma bakıyordu. "Artık elini çemecek misin küçük." Dişlerimi sıkıp eni neden buraya getrdiğini sormuştum. "Tamam. Sakin ol. Koltuğa geç otur, anlatayım." Elimi yakasından çekipmduvara yaslanırken o da koltuğa doğru ilerliyordu. Eşortmanını, paçalarının biraz yuarıya çıkacak şekilde çekti ve aynı anda konuşuyordu. "Öncelike küçük, benim adım Ted. Ted Bundy. Senin adın ne?" Ellerini kafasının arkasında birleştirdi ve beni süzmeye başladı. Derin bir iç çekip saçlarımı karıştırmaya başladım. - Bu faslı geçsek olmaz mı? - Mırıldandığımı duymuş olmalı ki yanıma gelip duvara yaslandığım gibi aynı pozisyonumu aldı. "Tamam. Çöplüğümden çıktıktan sonra seni takip etmeye başladım. O kagesten canlı çıkan ilk kişisin. Yolda bir an duraksadın, duara yaslandın. Kötü görünüyordun. Yanına geldiğimde yüzün solmuştu. Seni evime getirirken bir an gözlerini açtın ve soluk mavisi gözlerini bana dikerken "HAYIRSEVER" kelimesini fısıldadın. Garip yanı ise kelimeyi fısıldadığın sırada gözlerin metalik mavi rengine döndü. Ve işte buradasın. Sana yardım ettim ama burnumu kanatmaktan kaçınmadın." Mercan rengi gözlerindeki merakını gülümsemesiyle apaçık ortaya koyuyordu. Adeta cevabını bildiği halde soru yöeltiyordu, gözleri. Hiç terddütsüz "Hançerimi ver." dedim. Kaşlarını kaldırdı ve "Ha. Bir de o var. Ne işi var o hançerin sende?" Tabiki de elimi kolumu sallayarak adam öldürdüğümü söylemeyecektim. Her genç kız gibi bende klasik cümleyi kurudum. "Senin gibilerden korunmak için." Boyunu boyuma getirip "Neden biber gazı değil?" diye pislikçe güldüğü dudaklarından yekrar soru sordu. - Zırvalamada ver şunu. - "Zırvalamada ver şunu!" Donuk, buz ve dümdüz olan ses tonumla seslenmiştim Ted e. Yanımdan ayrılıp yatağın orada ki çekmeceye yöneldi ve "Çok asabi bir insansın." Çekmeceden aldığı hançerimi diğer eline vuruyordu. "Adını söylemeden buradan çıkamazsın." Bedenimi doğrulttum,ellerimle gece siyahı saçlarımı ittirerek yanına gittim. Sesizliğin arasında botumun sesi tehlikenin gelebileceğini fısıldıyordu. Adımlarım zeminle buluşmak için can atıyor, gözlerimin metalik mavisi en koyu rengini alıyordu. Tam karşısında durdum. Hançeri vermesi için elimi uzattım. Kalp atışları hızlanmış, havaya sinir duygusunun kokusu karışmıştı. Boynundaki dolunay dövmesi parlamıştı. Ama kısa süreli bir parlamaydı. Boynuna kısık gözlerimle bkarken sorusunu yineledi. "Adın?" Evet. Adımı bildiğine emindim. Gözleri sanki hakkımda her şeyi bildiğini söylüyordu. Yine de ismimi söylemeden hançerimi vermeyecekti. Sesizliği elimle yarıp "Erika. Erika Kelt!" Ağzımdan dökülen sözcükleri sitem edercesine yüzüne vurdum.Bir süre boşta kalan elim artık hançeri kavramıştı. Gözlerimi devirip arkama döndüm ve fakülteme gitmek için iki göz odası olan evden çıktım. Yolda ilerlerken yağan yağmura aldırmadan mağazanın kapısını ittirdim. Bir kazak, bir pantolon e bir kapşonlu polar seçtikten sonra kabine ilerledim. Kıyafetlerin üzerinde ki alrmları söktükten sonra hızla giyindim. Kendi kıyafetlerimi çantama tıktıktan sonra kabinden çıktım. Nihayetinde mağazadan da çıktıktan sonra oksijenin ciğerlerime dolmasına izin verdim. Ted i arkamda bırakmıştım. Daha da bir şey dememişti. Anlayacağınız artık o dövmeli çocuğun suratını görmeyecektim. Kasadaki kadın ise hiçbir şeyden diğer kıyafetlerin alrmını söküp, pakerliyordu. Mağazanın önünden ayrılmak için sağıma döndüğüm sırada "Hanım efendi! Hanım efendi!" diye biri seslendi. Arkamdan gelen sesle irkildim. - Tamam HAYIRSEVER, bunu önceden bir çok kere yaptın ama fark edilmedin. Şimdi ise fark ettiler seni. Koş! - Mağazanın içinden gelen görevliye bakıyor aynı anda sağıma soluma bakınıyordum. Tam o sırada görevlinin elinde çantam olduğunı fark ettim.-Tanrım- Görevli soğuğa bırakmıştı kendini. Her yerinin üşüdüğünü belirten ses tonuyla "Çantanız." dedi. Mahçup bir gülümsemeyle çantamı elinden kaptığım gibi hızlı adımlarla nihayet sağa sapmıştım...
...........
"Multiple Skleroz. Miyelin kılıfı zedelenmesi... " Evet tıp öğrencisiyim ve artık şu koca göbekli yaşlıdan sıkıldım. Ama beyninde bir çok bilgi var ve onlara sahip olmak için can atıyorum. Bu yıl insan karnını yarıp kalbi inceledik. Sömester dan sonra da beyine geçtik. Ah dostum en sevdiğim şey beyin. Şu anda bir maketi inceliyor olabiliriz ama dışarıda gerçeğini görmek için can atıyorum. - Ah. Lanet olsun. Gözlerim... - "Beynin yapısını bize açıklamak isteyen gönüllü kim?"İşte bunu sevdim ihtiyar." Meninges adı verilen 3 katlı zarla çevirili. Sert zar, örümceksi zar ve ince zar. Sert zar kafatasına yapışı bir halde, örümceksi zar ise sert zar ile ince zarı bir arada tutuyor. BOS(Beyin omurilik sıvısı) ise betnin beslenmesini, iyon dengesini ve beyni dış darelere karşı korumakla yükümlü... "" Tamam geç bayan, bu kadarı yeterli. " diyerek sınıfa döndü ve" Başka.. "
O sırada özgüven patlaması yaşadığını ve hala ergen olduğunu düşündüğüm Cenk" 11.sınıf bilgisi." dedi. İstifimi bozmadan mavi irislerimi açarak ona doğru döndüm. Meraklı gözlerinin üstündeki kaşlarını soru soruyormuşçasına çattı. Gözlerimi devirip sınıfta gezdirdiğimde ise herkesin aynı tavırı takındığını gördüm. Kapşonumu çekip olabildiğince soyutlaşmaya çalıştım. Prof. elindeki kalemi masaya vurarak sınıfın dikkatini çekmeyi başarmıştı. - Ne boka öyle bakıyorlarsa. Cesetlerine tükürdüklerim.- Ani bir kulak çınlamasıyla irkildim. Ardından bileğimden çıkan mavi sıvıyla gözlerimi oraya diktim.-Bu da ne lan! - Bulanıklaşan gözlerimi kırpıştırmaya başladım. Polarımı bileğimi kpatacak şekilde çektim ve çantamı sırtıma vurduğum gibi sınıfı terk ettim....

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYIRSEVER
Научная фантастикаTıp birinci sınıf öğrencisi olan Erika Kelt in doğuştan gelen yeteneğine yavaş yavaş kavuşması sırasında, hayatında yer alması gereken, ona dengesini koruması için yanında olmak zorunda olan Ted Bundy ilerleyen zamanlarda Erika nın gücünün verdiği...