İnsan Avcısı

403 185 53
                                    

Bir grup arkadaş olan Selen, İpek, Merve, Sedat, Zafer ve İsmail bir keşif için uçakla seyahat ediyorlardı. Seyahat esnasında uçağın motoru bozulup, düşmeye başlamıştı. Uçaktaki arkadaş grubu hemen paraşütlerini açıp, uçaktan atladılar. Bir süre sonra, ıssız bir adaya düşmüşlerdi.

Adaya indiklerinde İsmail'in yanlarında olmadıklarını farkettiler. Hepsi ayrı ayrı İsmail'i aramak için adayı dolaşmaya başladılar. Akşama kadar aramalarına rağmen İsmail'den bir iz bulamadılar. Isınmak için adadaki çalı çırpıyı toplayıp ateş yaktılar. Selen;
"Ya arkadaşlar ne yapcaz şimdi?" diye sordu. Sedat ona dönüp;
"Ne mi yapacağız? Yarın İsmal'i bulup, bu adadan defolup gidiceğiz" diye sert çıkıştı. Selen bu sert tepkiye anlam veremeyek;
"Tamam abi ne sert yapıyon hemen ya?" diyerek karşılık verdi. Sedat, daha da sert bir çıkışla;
"Sende niye saçma sapan sorular soruyon? Başka ne yapacaktık?" diye azarladı. Zafer araya girip;
"Ya tamam uzatmayın be. Sedat kız kötü bir şey söylemedi. Uzatma abi" diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı.

Az sonra çantalarındaki erzakları çıkartıp yemeğe başladılar. Yemekten sonra hepsi uyumuştu. Sabah olduğunda tekrar İsmail'i aramaya koyuldular. Zafer ve Selen adanın sağ tarafına, Sedat, Merve ve İpek ise adanın sol tarafına doğru ayrılıp yürüdüler. Selen dün akşamki tartışmayı unutmamış olacak ki, Zafer'e dönerek;
"Şu Sedat'a ne kadar gıcık oldum ya. Boş boş konuşmalar, tavırlar neydi öyle ya?" diye dert yandı. Zafer durumdan sıkılmış bir halde;
"Ya tamam Selen boşver unut gitsin. Yaşandı bitti. İsmail'i bulmamız lazım." dedi.

Öte yandan Sedat ve diğer kızlar aramaya devam ederken, yorulup bir ağacın yanına, dinlemeye geçtiler. Merve sıkıştığını söylerek, onlardan uzaklaşıp bir başka ağacın altına gitti. Pantolunun fermuarını açacağı sırada bir ses duydu. Sesin geldiği yöne doğru başını çevirdi. Kimseyi göremiyordu. Elini tekrar fermuarına attığında, o sesi tekrar duydu. Korkmuş bir sekilde;
"Kim var orda? Sedat sen misin? İpek şaka yapıyorsan sırası değil." diye sesin geldiği yöne seslendi. Cevap yoktu. Pantolununu indirip, çömeldiği sırada, ağacın arkasından bir el ve o elin elinde bir bıçak gördü. Çığlık atmaya fırsat bulamadan o el tarafından bıçakla boğazı kesildi.

Sedat ve İpek, Merve'nin geciktiğini farkedince seslenmeye başladılar. Sedat sinirlerip;
"Nerde bu kız ya?" dedi. İsmail'i bırakıp, Merve'yi aramaya başladılar.

Zafer ve Selen mağara gibi bir yere gelmişlerdi. Selen girmek istememişti. Zafer onu ikna ederek içeri soktu. Mağaranın içi karanlıktı. Zafer cebindeki çakmakla içeriyi aydınlattığında, gördükleri manzara tüyler ürpeticiydi. Yerlerde insan iskeletleri ve hayvan leşleri vardı. Selen iyice korkarak;
"Zafer ne olur hemen burdan çıkalım." dedi. Zafer onu sakinleştirerek;
"Tamam çıkıyoruz" dedi.

Mağaranın kapısına geldiklerinde, kapının kapandığını gördüler. Selen korkudan ağlamaya başlamıştı.
"Zafer ne oluyor? Korkuyorum Zafer. Ne olur çıkar bizi burdan."
Zafer'de korkmuştu ama paniklememeye çalışıyordu.
"Tamam Selen sakin ol. Bir yolunu bulup çıkacağız burdan." dedi.

Mağaranın içinde bir çıkış yolu bulmak için yüremeye devam ettiler. Selen yürürken, karanlıkta göremediği bir deliğe düşüp sıkıştı. Ayakları deliğin alt tarafında, gövdesi ise üst tarafında kalmıştı. Çıglık atarak;
"Zafer! Kurtar beni" diyerek yardım istedi. O sırada Selen'in ayaklarının olduğu yere, Merve'yi öldüren elin sahibi geldi. Selen'in ayaklarını tuttu. Selen;
"Zafer biri ayağımı tutuyor. Çek beni hemen" diye bağırmaya başladı. Zafer;
"Ne? Dur tamam çekiyorum" dedi.
Elin sahibi bir yandan Selen'in sağ bacağını tutuyor, diğer yandan da elindeki bıçakla sol bacağını kesiyordu. Selen ağlayarak;
"Zafer, bacağımı kesiyor. Ne olur hemen çek. Zafer bacağım." diyordu. Zafer tüm gücüyle çekmeye çalışıyordu ama çıkartamıyordu.
"Çıkaramayorum Selen. Bırak onu pislik adi." diye bağırdı Zafer. Elin sahibi Selen'in bacağını kestikten sonra, hızlı bir şekilde sağ bacağı çekerek, Selen'i sıkıştığı delikten aşağıya indirdi ve sürükleyerek gözden kayboldular.
Selen bir süre çığlıklar attıktan sonra sesi kesildi. Zafer hemen deligin içine atladı.

Sedat ve İpek bir yandan, İsmail'i, bir yandan da Merve'yi arıyorlardı. Sedat;
"Ayrılıp iki yönden arayalım İpek" dedi.

İpek sol tarafa, Sedat ise sağ tarafa ayrılmıştı. İpek bi süre yürüdükten sonra, burnuna pis kokular geldiğini farketti. Kokunun geldiği yöne doğru yürüdü. Biraz sonra kokunun geldiği yere gelip, Merve'nin ayakkabısının bir tekini buldu. Az ilerdede üstü yapraklarla örtülü bir şey gördü. Yaprakları kaldırıp, Merve'nin kafasız cesedini görünce çığlıklar attı. Sedat çığlıkların geldiği yöne doğru koşmaya başladı.

Zafer mağaranın içinde, Selen'i aramaya devam ediyordu. Karanlık mağarada yürümeye devam ederken, ayağına bir seyin çarptığını hissetti. Eğilip baktığında Selen'in kesilmiş bacağı olduğunu anladı. O sırada hızla bir şey arkasından geçti. Arkasına dönüp baktığında, Selen'in kesilmiş diğer bacağınıda gördü. Az ilerdede Selen'e ait kolları ve gövdeyi gördü. Sinirlenerek;
"Ne istiyorsun bizden adi pislik. Hadi çık karşıma erkeksen." diye bağırdı.

Az sonra elinde bıçakla, elin sahibi Zafer'in karşısına geldi. Zafer ilkin karanlıkta kim olduğunu anlayamadı. Biraz daha dikkatli baktığında şaşırarak;
"Sen! Ama neden? Neden böyle bişi yaptın?" diye sordu. Elin sahibi kızgın bir ifadeyle;
"Siz daha iyi biliyorsunuz " diyerek elindeki bıçakla Zafer'in üstüne atladı. Önce kafasını sonra diğer organlarını kesti.

Sedat çığlıkların olduğu yere vardığında, kimseyi göremedi. Hem Merve'ye, Hem de İpek'e bağırarak sesleniyordu. Elin sahibi bu kez bi elinde bıçak, diğer elindede bir çuval ile Sedat'ın yanına geldi. Onu gören Sedat;
"İsmail! Ne oluyor İsmail? Elindeki çuval ile bıçak ne oluyor? Yoksa?" diye sordu. İsmail, pis bir sırıtma ile;
"Evet Sedat doğru bildin. Ben yaptım. Hepsini ben öldürdüm" diyerek elindeki çuvalı açıp, içindekileri yere döktü.

Sedat'ın gördüğü manzara karşısında midesi bulanmıştı. Çuvalın içinden Zafer ve diğer kızların kafaları çıkmıstı. Sedat sinirli sinirli;
"Niye böyle bişi yaptın İsmail? Ne yaptık biz sana?" diye sordu. İsmail kaşlarını çatarak;
"Ne mi yaptınız? Hatırlıyor musun? Sizin gruba ilk katıldığımda benimle çok şişmanım diye dalga geçiyordunuz. Bana durmadan kötü kötü şakalar yapıp duruyordunuz. İpek'i çok sevmeme rağmen, onunla birlikte bana tuzak kurup kandırdınız beni. Duygularımla oynadınız. Hep eziklediniz beni. Ama artık ezikleyemiyeceksiniz. Bu planı çok önceden yapmıştım. Keşif yolculuğu, uçağın düşüşü, bu ada hepsi benim planımdı.Ve her şey tam plana göre gitti. Sadece sen kaldın. Ama merak etme, senide diğer arkadaşların yanına gönderecem. Cehenneme" diyerek elindeki bıçakla Sedat'ın üstüne atladı.

Sedat direnmeye çalıştı. Yumruk atmaya çalıştıkça, İsmail daha da sinirleniyordu. Kısa bir çırpınmanın ardından Sedat'ın gücü tükenmişti. İsmail bıçağı Sedat'ın kalbine sapladı. Ardından onunda kafasını kesti. Sonra Sedat'ın kafasıyla birlikte yerdeki kafalarıda toplayıp çuvala koyarak, adadaki ormanın derinliklerinde gözden kayboldu.
                         SON

İçindeki Korkuyu Yen #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin