İçindeki Korkuyu Yen #Wattys2017

Ruh

Karısını 1 yıl önce bir trafik kazasında kaybeden fabrikatör Faruk, kızı Özlem ile birlikte yaşamaktaydı. Özlem 23 yaşında genç güzel bir kızdı. Annesinin ölümü kendisini çok üzmüştü. Üniversite okuyordu. Babası kazadan kendisini sorumlu tutuyordu, ama kızı böyle düşünmesinin yanlış olduğunu söylüyordu.

1 yıl sonra babası evlenme kararı almıştı. Özlem babasının kararına saygı duyup, evlenmesinde bir sakınca olmadığını söylemişti. Sade bir tören ile Yasemin adlı dul bir kadınla evlenmişti. Yasemin, daha önce evlenmiş, boşanmış bir kadındı. Yıldız ve Zeynep adında iki kızı, Tolga adında da bir oğlu vardı. Tolga 26, Yıldız 24, Zeynep de Özlem ile yaşıttı.

Evlendikten sonra, Yasemin iki kızı ve bir oğlu ile Faruk'un evine yerleştiler. İlk başlarda her şey çok iyiydi. Herkez birbirini sevmiş, herkez birbirine güvenmişti. Ta ki Yasemin ve ailesi gizli planlarını devreye koyana kadar. Aslında bu planı, Yasemin ve ailesi daha önceden de tasarlamışlardı. Plan şuydu.
Önce Faruk ve Özlem' in güvenini kazanmak, sonra önce Faruk'tan sonra Özlem'den kurtulmaktı.

Bir akşam bütün aile yemek yemek için toplanmışlardı. Yasemin kızlarını yardım etmeleri için mutfağa çağırdı. Az sonra sofra hazırdı. Herkes yemeğini yemeye başlamıştı. Faruk da herşeyden habersiz yemeğini yerken, birden durdu. Ağzından köpükler çıkmaya başladı. Başını tuttu ve kendini sandelyeden yere attı. Yerde kıvranıyordu. Özlem hemen babasını kaldırmaya çalışıyordu.
"Baba ne oldu. Baba ne olur cevap ver. Ambulansı arayın" diye feryat etmeye başladı. Yasemin kızlarına ve oğluna göz kırptı. Yapmacık bir üzüntü ile onlar da Faruk'a yardım ediyorlarmış gibi yapmaya başladılar. Tolga hemen ambulansı arar gibi yaptı. Faruk bir sürede daha yerde kıvrandıktan sonra, ölmüştü. Özlem çığlıklar atarak ağlıyordu.  Diğerleride aynen Özlem gibi yapıyorlardı.

Otopsi sonuçlarına göre zehirlendiği ortaya çıkmıştı. Ertesi gün Faruk'un cenaze işlemleri yapıldı. Yasemin ve ailesi için planın ilki tamamlanmıştı. Özlem, Yasemin ve ailesine o kadar çok güveniyordu ki, onların babasını zehirleyebileceğine ihtimal dahi vermiyordu.  Bu yüzden mahkemede onlardan şikayetçi olmadı.  Mahkeme devam ederken, Yasemin Faruk'tan kalan mirası üstüne almaya çalışıyordu. Bunun içinde Özlem'in imzasına ihtiyacı vardı. Bir gün Özlem'i karşısına alarak;
"Bak Özlem'cim, babanın ölümüne bizde çok üzüldük. Ben babanı gerçekten severek evlendim. Seni de diğer kızlarımdan ayırt etmeden sevdim. Biliyorsun babandan büyük bir miras kaldı. Ben o mirası istemiyorum. O miras babandan sana kaldı. Ben babanı malı mülkü için değil, gerçekten sevdiğim için evlendim. (Boş bir kağıt uzatarak) Özlem'cim sen şimdi şu kağıda bi imza at. Biz bunu avukatlarla dolduracağız. Ne olur inan bana yavrum." diye kandırmaya çalıştı. Başarmıştıda. Özlem o kadar çok güveniyordu ki Yasemin'e, hiç düşünmeden imza atmıştı boş kağıda.

İmzayı alır almaz, hemen avukatlara koşan Yasemin, bütün mirası üstüne aldırttı. Mirası üstüne alır almaz da, Özlem'e bu evin ve mirasın kendisinin olduğunu söyleyerek onu evden kovdu. Kandırıldığının farkına varan Özlem, çaresizce evi terkedip, arkadaşının evine yerleşti. Yasemin bu olayı kutlamak için akşam parti vermeye karar vermişti. Hemen alışverişe çıktı.

Yıldız ve Zeynep o sırada okuldan eve dönmüşlerdi. Yıldız hemen uyumak istediğini söyleyip üst kata odasına çıktı. Zeynep ise su içmek içmek mutfağa girdi. Suyu bardağa doldurup, ağzına götürdüğü sırada, suyun kırmızılaştığını farketti.

Yıldız, geceliklerini giydikten sonra, aynanın karşısına geçip güzelliğini izlemeye başladı. Bir süre kendini izledikten sonra, bir anda yüzünün yarısının parçalanmış olduğunu gördü. Çığlık attı. Çığlığı duyan Zeynep, korkuyla elindeki bardağı yere fırlattı. Yıldız'a;
"Ne oldu" diye sordu. Yıldız tekrar aynaya baktığında yüzünün eski haline döndüğünü gördü. Gördüğünün halisinasyon olduğunu sanarak;
"Yok bişi" dedi. Uyumak için uyku ilacı alıp, yatağına yattı.