Deli

179 93 52
                                    


Ben Mustafa. Dediklerine göre ben deliymişim. Bunları tımarhaneden yazıyorum. İki sene önce falandı. Çok güzel bir fabrikam vardı. Kumaş fabrikası. Bir de ortağım vardı. Adı Yavuz. Askerlik arkadaşımdı. Askerden sonra beraber çalışıp, alnımızın akıyla kurduk bu fabrikayı. Bir de benim bir karım vardı. Adı Oya. Çok sevmiştim Oya'yı. Bir sene flört ettikten sonra evlenmiştik. İlk başlarda her şey çok iyi gidiyordu. Evim, ailem, iş yerim vardı. Rüya'da gibiydim. Taki o kara güne kadar.

Bir iş sözleşmesi için şehir dışına gitmem gerekiyordu. Ortağım Yavuz, hastayım diyerek gelmek istemedi. Tek başıma gittmiştim. Fakat sözleşme yapacağım kişiler, daha ben gitmeden arayıp sözleşme yapmak istemediklerini söylediler. Bende üzgün bir şekilde evimin yolunu tuttum.

Evime geldiğimde gördüğüm manzara beni perişan etmişti. Karım ve ortağım benim evimde, benim yatağımda sevişiyorlardı. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Resmen cinnet geçirmiştim. Mutfaktan kaptığım bıçakı alıp, ikisinide öldürdüm. Daha sonra Yavuz'un etlerini parçalara ayırıp, tüpte pişirdim. Karımın cesedini mutfaktaki sandalyeye oturtup, akşam kadar bakıp durdum.

Akşam olduğunda kapı çaldı. Kapıyı açtığımda, üç tane beyaz kefenli adam gelmişti. Bana anlamsız anlamsız bakıyorladı. Hiç bir şey konuşmadan onları içeri alıp, mutfağa götürdüm. Karım mutfaktaki sandalyede oturuyordu. Bana baktıkları gibi, karımada anlamsız anlamsız baktılar. Karımı tanıştırdım onlarla. Karım ölü olduğu için, ellerini sıkamıyordu. Hemen karımın elini onlara uzattım. Ama karşılık vermediler. Bende onları sandalyelere oturtup, Yavuz' un etlerini ısıttıktan sonra onlara verdim. Büyük bir iştahla yediler.

Yemeği yedikten sonra, hiç bir şey demeden çekip gittiler. Karımı mutfaktan alıp, salona getirdim. Salondaki koltuğa oturttuktan sonra, televizyonu açıp, izlemeye başladık. Televizyonda korkunç bir film oynuyordu. Gözleri olmayan, elleri ve ayaklarının yerleri değiştirilmiş, tuhaf bir yaratık, insanları öldürüyordu. Birden yaratığın bize baktığını fark ettim. Üzerimize doğru geliyordu. Televizyonun ekranından çıkıp, önce beni sonra karımı koklamaya başladı. Karımdan akan kanlar onun iştahını kabartmış olacak ki, ellerini yemeye başladı. Daha sonra bütün vücudunu yedi. Karımdan geriye hiç bir parça kalmamıştı. Yaratık doyduktan sonra, tekrar televizyonun içine girdi. Ben ise hiç bir şey yapmamıştım. Sadece izledim.

Uykum gelmişti. Yatmak için yatağa gittiğimde birde ne göreyim, az önce yaratığın yediği karım, yatakta yatıyordu. Hiç bir tepki vermeden, yatağa yattım. Fakat bir süre yatakta sağa sola döndükten sonra, uykum kaçmıştı.

Gece, saat epey ilerlemişti. Yataktan kalkıp, mutfağa geçtim. Su içmek için dolabı açtığımda, ortağım Yavuz'u dolapta donmuş bir şekilde gördüm. Dolabı kapatıp, çeşmedeki sudan içtim. Canım sıkılmıştı. Salona geçtim. Daha önce gelen beyaz kefenli adamlar, salonda oturmuş televizyon izliyorlardı. Yanlarına oturdum. Onlarla beraber televizyonu izlemeye başladım. Televizyonda karımı ve ortağımı öldürdüğüm sahneler vardı. Hem izliyor, hem de kahkahalar atıyordum.

Beyaz kefenliler bana yine anlamsız anlamsız bakmaya başlamışlardı. Ama ben onlara aldırmadan, kahkalar atmaya devam ediyordum. Biraz sonra kapı çaldı. Kapıyı açtığımda bu kez, uzun kulakları, üç delikli burnu, gözleri kapalı, ayakları ve elleri ters olan bir mahlukat gelmişti. Onuda içeri, salona aldım. Bu mahlukat içeri girdiğinde, diğerleri hemen ayağa kalktı. Mahlukat koltuğa oturup, televizyonu izlemeye başladı. Benim, Yavuz'un etlerini kesip, pişirdiğim sahneye gelince, korkarak koltuktan kalktı. Önce bana baktı, sonra ters ellerini yanaklarımda gezdirdi. Daha sonra arkasını dönüp, beyaz kefenlilere baktı. Üçünüde alıp, evden çıktı. Bende televizyonu kapatıp, tekrar yatağıma geçtim. Fakat karım yatakta yoktu.

Sabah olduğunda kapının çalınmasıyla uyandım. Kapıyı açtığımda ellerinde korkutucu silahlar olan, mavi giyinimli adamlar gelmişti. Çok korkmuştum onlardan. Beni zorla yere yatırıp ellerimi kilitlediler. Sonra beni üstünde ışıklar saçan, ürkütücü bir araca bindirdiler. Aracın içinden korkunç sesler çıkıyordu. Ben, bu mavili adamlara dünkü yaşadığım olayları anlatıyordum. Benden korkmuş gibiydiler. Bu kez beni uzun boylu, siyahlar içindeki bir adamın yanına götürdüler. Adam bana bir şeyler anlatıyordu ama ben duymuyordum. Sonra bu siyah giyinimli, uzun adam telefonla bir yerleri aradı.

Biraz sonra ellerinde elbiseye benzeyen bir kıyafetle, iki tane beyaz kefenli adam geldi. İlk başta dünkü gelen adamlar sandım. Fakat onlar değildi. Ellerindeki elbiseyi bana giydirdiler. Sonra da beni buraya getirdiler. Buraya deli hastanesi diyorlarmış. Fakat bana göre bütün normal insanlar burdaydı. Şimdi soruyorum;
"Sizce ben deli miyim?
                        SON

İçindeki Korkuyu Yen #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin