Ürkek bir tavırla açmıştı yıllar sonra evinin kapısını Leyla. Yavaşça çevirdi anahtarı kilidin ağzında. İçeri ilk adımını attığında hapisaneden kurtulmanın verdiği huzur ve evine kavuşmanın verdiği mutluluk sardı tüm vücudunu.
Önce yavaş yavaş yürüdü evin holünde. leylaya o günün gürültüsünden arta kalan sessizlik eşlik ediyordu. Her tarafı toz bağlanmış salona girmeden önce holdeki aynada kendini farketti. Aslında önce ürkmüştü leyla. Sanki karşısında başka bir insan vardı ve gözlerini dikmiş bakıyordu leylanın gözlerin içine. O simsiyah saçlar beyazlaşmış o pürüzsüz ciltte kırışıklıklar. Eliyle yüzünü okşadı önce inanamayarak. Gözleri doldu ama tuttu kendini. Sanki utandı o aynadaki silüetten. sanki ağlasa bütün gücünü kaybedecekti.
Leyla aynaya dalgın bakarken bir ses duydu ve irkildi. Bu ses firuzana aitti. Firuzan leylanın en iyi arkadaşı ve sırdaşıydı. Kapıya doğru bakınca leyla karşısında firuzanı en yakın arkadaşını gördü. Firuzan orta boylu sarışın beyaz tenli güzel bir kadındı. Firuzan salaş giyinmişti gene eskisi gibi. Hatta bu yüzden leyla defalarca uyarmıştı firuzanı.Hatta bir gün leyla ' firuzan artık kendinin farkına var. Biraz kadınsı giyin kadınlığını kullan demişti.'
Firuzan yavaş yavaş yaklaştı leylaya. Karşı karşıya geldiklerinde hiç bir şey söylemeden dakikalarca baktılar birbirlerine. Sanki yaşadıkları durumu ifade edebilecek hiç bir cümle hiç bir kelime yoktu.İkisininde gözleri dolmuştu ama inatla dökülmemişti o damlalar yanaklardan. Firuzan atıldı boynuna sonunda leylanın . O inat eden gözyaşları dökülüverdi yanaklardan.
Bu iki kadın kendilerine geldikten sonra geçmişteki gibi avluya geçip başladılar muhabbete. Firuzan evlenmişti.Zaten hep demezmiydi benim sonum koca evi diye. Leyla da hep kızardı leylaya 'sen bu kadar mı acizsin firuzan. Bi erkeğin eline mi bakacaksın yani' demişti bir gün. Leyla hapishanedeki yıllarını anlatmaktan kaçtığı için durmadan firuzandan bahsetmişlerdi. Çocuğu olmuyordu firuzanın ve aslında kocası bu durumu takmasa bile firuzan bunu bir dert etmiş hatta psikolojik tedaviye tabii tutulmuştu. Çok konuşurdu firuzan. Leyla çoğu zaman bu durumdan sıkılmasına rağmen hiç ses etmezdi firuzana. Kardeşinden daha çok severdi onu.
Firuzan gittikten sonra leyla ve sessizlik başbaşa kalmışlardı leyla salona girdikten sonra perdeyi araladı hafifçe salonu aydınlatmak istercesine. Eskiden gününün çoğunu geçirdiği sandalyesine oturdu gene ve derin düşüncelere daldı. O kadar yorgundu ki. Hani yılların yorgunluğu derler ya işte ondan. O sırada gözüne bi albüm çarptı. Ne zamandır cesaret edemediği geçmişine ait kalıntılar vardı o albümde.Elini uzatıp aldı o albümü korkarak. Sanki o albümü açarsa tekrar yaşayacaktı o geçmişi. Derin bir nefes aldı. Leyla yavaşça çevirdi albümün kapağını. Ve ilk eski fotoğrafa ilk kalıntıya düşüncelki bir şekilde daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eski fotoğraflar
RomanceBazı insanlar geçmişin ağır yüklerini taşır omuzlarında. Kimileri kendileri çizer geçmişini kimileri ise kendilerini bırakırlar kader denen rüzgara. Leyla geçmişinden utanan korkan bir kadın. Ve Leylayı geçmişe yönlendiren o eski fotoğraflar.