"Çek ellerini ondan"
Jungkook tanıdık sese doğru döndü. Doyun elindeki şemsiye ile karşısında dikilmekteydi. Yüzü şu ana kadar görmediği bir ciddiyete sahipti. Jungkook sadece karşısında durup gence sert bakışlarla baktı. İki gencin sadece gözleri konuşuyorken yağmur tanelerinin sessizliğini şemsiyeli olan bozmuştu.
"Sevgilimden uzak dur"
Jungkook yanındaki genç kıza baktı. Yüzü oldukça endişeliydi. Uzun boylu genç yeniden Doyun'a döndü.
"Artık sevgili olduğunuzu sanmıyorum"
Karşısındaki kıstığı bakışlarını genç kıza çevirdiğinde Sobin seslice yutkunup başını aşağı eğdi. Doyun sesli bir küfür savurduktan sonra sıktığı dişleri arasından fısıldadı
"Kendine bir düşman edindin Jeon Jungkook"
'Nasılsın?'
Jungkook 5 dakika da bir hapşurmaktaydı. Sanırım bir miktar da ateşi vardı fakat umrunda değildi. Elindeki telefonun titremesiyle gelen mesajı açtı.
'Biraz uyuyacağım, merak etme :)'
Yakışıklı genç onu hasta ettiği için gözlerini acı ile kapattığında kulağında bir nefes hissetmişti "Nasıl geçti?"
"Lan?!"
Jungkook aniden irkildiğinde yanında ona heyecanlı bakışlarla bakan genci gördü. Jimin sevimlice gülümseyip gence biraz daha yaklaştı "Konuştun mu? Hı? Anlatsana!"
"Beni korkuttun!" Jungkook sinirli bakışlarını gençten kaçırarak devam etti "Konuştum. Ayrıldılar"
Uzun boylu genç son sözlerini yüzündeki hafif gülümseme ile söylemişti.
"Şuna bak!" Jimin gözlerini kocaman açarak Jungsook'a gencin suratını gösterdi "Gülümsüyor!"
Jungsook Jimin'e gülerken oturduğu yerden kalkıp Jungkook'un yanına geldi "Kardeşimle uğraşma Park Jimin!"
"Kardeşin mi ben mi güzel bayan?" Jimin indirip kaldırdığı kaşları ve kısık bakışları ile genç kıza doğru büzdüğü dudakları ile öpücük atarken suratına bir yastık yiyip koltuktan düşmüştü. Jungkook yamuk gülümsemesi ile yerdeki gence baktı
"Tabi ki ben"
"Jeon Jungkook! Hemen masaya otur!"
Jungkook bir yandan ceketini yırtarcasına giymeye çalışırken diğer yandan da botlarını ayağına geçirmeye çalışıyordu.
"Geç kaldım anne!"
Güzel kadın gözlerini kırpıştırarak gence baktı "Daha yarım saat var!"
"Sobin'i almaya gidecek.." Jungsook gözlerini devirip masaya oturduğunda Jungkook gülümseyip kapıdan çıktı ve koşar adımlarla ezberlediği yolda gitmeye başladı. Gencin yüzündeki şapşal gülümseme gökyüzüne baktığında yavaşça solmuştu. Adımlarını yavaşlatan genç bir süre gökyüzüne baktı. Yeniden kara bulutlar geliyordu. Yavaşça avucunu açtığında büyük bir su damlası eline çarpmıştı. Ceketini hızlı bir biçimde çıkarıp üstüne tuttu ve koşmaya başladı. Çok geçmeden yağmur taneleri de çoğalmıştı. Jungkook kalbinin yeniden çok hızlı attığını hissetti. Neredeyse kalp krizi geçirdiğini düşünecekti. Neler oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Şans ~ Jungkook ✅
FanfictionBana verilen en büyük şans.. Bir erkek olmak mı? 17.02.2017