22.BÖLÜM KARANIN SİYAH TONU

28 9 0
                                    

Başımın ağrısıyla bilincim açıldı gözlerimindeki ağırlıkla zorla açtım. Başımda azrail gibi bekleyen karanlık niye beni kurtarmıştı ki "git odadan" dedim ona sinirim gitmesken "hayır kızım sen ölemessin anladın mı seni istediğim zaman ben öldürürüm sen kendine zarar veremessin"dedi ahh beni delirtmeye çalışıyor. "Lanet olsun bırak beni bırakkkk yoruldum bırekmıyorsun ki öleyim ölmeyi bile beceremiyorum sittirip ol git hayatımdan anladın mı rahat bırakın beni anladınız mı hepinizden nefret ediyorum" dedim kendimi tanıyamıyordum ben küfür ettim ahh olamaz yoruldum ölmeyi bile beceremiyorum salağın tekiyim.
"Seni ben öldürebilirim sadece aklını başına al salaklaşıp durma sen nasıl biri oldun saf masum kız gitti atarlı bir kız geldi senin bu yüzünü hiç hayal etmemiştim" dedi "beni sen değiştirdin anladınmı ben sadece kendimi korumak istediğim için değiştim hiç kimse bana bunu yapamaz anladınmı o  küçük beynine sok bunu" dedim saçımı tuttu acıdan inledim "bırak lan beni"    "sana kötü yüzümü göstermedim daha" dedi ovvvv galiba korktum "senden korkan senin gibi olmassa it" dedi beni şaçımdan kaldırıp duvara yasladı belim duvarla bir bütün olduğunda nefesumuz biririne karışıyordu burnumuz birbirine deyecek kadar yakındık "ne dedin sen" dedi. "Ne dediğimi sen gayet iyi diydun yineletme beni" dedim "sana ağrı kesici yerine cesaret hapı vermiş olmalıyız" dedi "yo bence doğru verdiniz sadece geç çaktım ben" dedim. "Senin dilin uzamış bence"dedi ve beni kolumdan tutup sürükledi kolumun morardığına bahis bile açardım. Onun odasına ittirdi beni ve kendide içeriye girdi aslında biraz tırstım tamam şuan çok torkuyordum oyun buraya kadar mı yoğ aq ne bu kendimi öldürecek kadar bunu göze aldıysam bunda da dik durup kendimi korumalıydım. Halıyı kaldırdı ve orada düğmeler olan biryer vardı birkaç sayıya bastı ve kapağı açtı kolumdan tutup merdivenlerden indirdi yüzü ateş fışkırıyordu. Burası bir yeraltı dünyasıydı."hoşgeldin yeraltı dünyama" dedi ce histerik duygusuz bir kahkaha attı sanki diğer karanlık gitti yerine başka bir karanlık gelmişti gözlerinin mavileri siyaha karışmış durumda sinirle bana bakıyordu sabrının son kırıntılarını taşırmış gibiydim. Saçımdan tutup beni bir sandalyeye oturturdu ardından bağladı ve karşıma oturdu hem şaşırkın hemde nefretle ona baktım. "çöz lan beni"dedim "çözmiyorum naparsın"dedi. "Kes lan beni rahat bırak" dedim yanıma geldi ve omzuma çöktü ne kadar kendimi zorlasamda kollarını çekmedi "şimdi karanın siyah tonu başlasın"dedi ve eline cebindeki silahla bıcağı gösterdi gözlerim anında büyürken bir yanım ise seviniyordu. Çabuk kurtulurdum ama korkum arttı çünkü direk ölmek istiyordum acı çekmek istemiyordum. "Hangisini istersin" dedi "silah büyük oynamak lazım deyil mi?"dedim düşünür gibi yapıp  "ımmm hayır bu koley olur acı çekmeni istiyorum" dedi ve silahı yerine geri koydu eline bıçağı aldı ve boynumda gezdirmeye başladı ardından önümde durup eğildu ve tişörtümü çıkardı kaşları mı çatıp ona baktım "napıyorsun" dedim "şşşşşşhhh" dedi korkum kendini yüz göstermeye başladı onun önünde südyenle kaldım ayaklarım hala sandalyeye bağladı ve elimi tuttuğu için onu önleyemiyordum gözümden bir damla yaş akmasıyla bana baktı ardından küçümser bir şekilde baktı ve boynum ve südyen arasın da ki yeri öptü "yazık olacak diyip elimi arkada bağladı gögsüman üzerine bıçağı yaklaştırdı ve bıçağı soğuk metalinin tenimi ürpetmesiyle gerildim ve ağlemem hıçkırığa döndü birşeyler yazıp bıraktı ardından yüzüme baktı "benim oldun" dedi korkum nabzımın değerini düşürürken gözlerim uykuya aç birşekilde kapandı şimdi gerçek yüzünü bana göstermişti...

....

Gözlerimi ağır birşeklide açtım ve karşımda beni izleyen karanlığı gördüm. Gözlerimden damlalar bağımsız haraket ederken nefesim daraldı hıçkırmaya başladığımda tepkisiz bana bakıyordu. "Bırak lan beni"dedim psikopatça güldü.
Bunu demeyi ne zaman bırakacaksın" dedi "pislik herif" dedim yine güldü "daha oyun bitmedi küçük serçe kimin karanık olduğunu göreceğiz"dedi ve iplerimi çözüp içeriye götürdü yerde kızğın közler heryeri aydınlatıyordu. Korkum nefesimi kesik kesik verirken beni kolumdan tuttu ve gözlerin önüne ittirdi "eğer yürümessen benim olursun ve utancından babanın yüzüne bile bakamayacak duruma gelirsin" dedi bu yüzünü görmemiştim. "Senin olacağıma ölürüm daha iyi"dedim ve ayakkabılarımı ve çorabımı çıkarıp közün üzerine yürümeye başladım ve aniden çığlığı bastım adımlarım herseferinde kalbimi delerken ağlamam hıçkırklarım boğazıma batıyordu. Nefesim herdefasında kesiliyor. Gözlerimden yaş  akmayacak kadar çok yanıyordu. Karanlık beni kucağına aldı ve yukarıya çıkardı odasına götürdü.
ağlamaktan onu ittiremiyordum. Odasına götürüp yatağa yatırdı. Ve ayağıma krem sürdü ve sardı "bu ne şimdi sen nasıl birisin ya anlamıyorum ben seni  tuhaf davranıyorsun hem bana işkence edip acı çektiriyorsun hemde bana üzülüp krem sürüp sarıyorsun psikoyatmısın oğlum sen yoksa şizofren falanmısın" dedim sesini bile çıkarmadı ahhh deli oluyorum ben bu çocuğa boğuh atasım geliyor. "Yat uyu hadi"dedi.

KUYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin