*Dediğim gibi bir süre kitabın ilerlemesi için bölümleri kısa yazmak zorundayım keyifli okumalar... *
Kalbimizi saran sözler dilimizede vurmuş olacakki ne benim ne de Kelly'nin ağzını bıçak açmıyordu. Suskunluğumuzu yüklenip sessiz sedasız yolumuza devam ediyorduk bizde.Gideceğimiz dağa olan mesafe azalmaya başlamış, yaklaşık yarım saatlik bir süreyle boğuşurken bile Kelly'nin ucu bucağı tutulmayan intikam duygusunu düşünüyordum. Kapalı kutular saklamaya yeterli olmuyordu. "
Peki ben onun yerinde olsaydım " dedi içimde varlığı kabaran bir ses. Daha kötülerini yapmayacağın ne malum? diye fısıldadı. Peki sırf bu yüzden onu affetmeli miyim? Yoksa Kelly'i bir korkak gibi yarı yolda mı bırakmalıyım? Ya da hiçbir şey olmamış gibi davranıp elini tutsam gözlerine bakıp bir şans dilesem? Kendimle iç çatışmaya girmiş, alacağım cevaplardan sağ kalmaya çabalıyordum. Fakat bu boşa bir çabaydı çünkü sorular zihnimi sivri oklarla kuşatmış beni köşeye sıkıştırıyordu. Sonra zaman dedim, en iyisi zamana bırakmak. Hem önceliğimiz iksir olmalıydı. Dayanamayıp aramızdaki sükutu bozmuştum. Durgun bir ses tonu ile "iksire ulaşmak için çok az zamanımız kaldı." dedim ondan bir cevap beklerken. Kelly kısa bir süre düşündükten sonra "Belki de iksir orada da yok. Belki de onu burada bulamayacağız" dedi.Gözlerine kısa bir bakış atıp "Hissediyorum bence bulacağız." dedim ışıldayan gözlerle.
Kelly durgunluğunu bozmadan "umarım" demekle yetinmişti. Yürümeye devam ederken içimde yine korku tohumları baş gösteriyordu. Anneannemin söylediği bir söz o an aklımda yankılanmıştı."Jack asla yaptıkların için üzülme ve pişmanlık duyma. Sen neyi doğru görüyorsan onu yap. Kalbinin sesini dinle!" doğru söylemişti. Benimde kalbimi dinleyip Kelly'i yalnız bırakmamı isteyen mantığıma balta vurmam gerekiyordu. Bugüne kadar dinlediğim kalbim beni haksız çıkarmadıysa bugünden sonra da çıkarmadı değil mi?
Kelly'i yalnız bırakmayacaktım.
Her adımumızda yükselen dağ artık gözlerimizi kamaştırıyordu. Zirvesine doluşan bulutlar, uçuşan kuşlar. Cıvıltıları kulağıma bir melodi gibi çalışırken bu güzel manzaranın büyüsüne kasıldığımı hissediyordum. Kelly'i tebessümle "baksana burası insana huzur veriyor. Burada yüreğimdeki acıları bir an olsun unuttuğumu hissediyorum." demişti. Gerçekten de öyleydi. Huzur ve mutluluktu burası. Acı ve sıkıntıya yer yoktu...Zirveye çıkmak isterken ikiye ayrılan yol bizi çıkmaza sürüklerken sağa giden çamurlu ve bataklık yol mu? Sola dönen çimlerde dolu yemyeşil yol mu? Diye ikilemde kalmıştık. Kelly kuşkulu gözlerle "sence hangi yoldan gitmeliyiz dediğinde mantığımı biraz kurcalama gereği duymuştum." Mantıken sol ama iksire ulaşmak istiyorsak sağ daha cazip " Kelly onaylarcasına "Bencede sağdan gitmeliyiz ama burası hiç kolay olmayacak." dedi başını sallarken.
Parlayan gözlerle süzdüm gözlerini "Evet. Hiç kolay olmayacak ama başaracağız" dedim kendimden emin bir şekilde. Kelly gözlerine umut ışıklarını yakmıştı çoktan gözlerine. Şüpheyle bataklığa bakarken "Jack bataklık sence de fazla derin durmuyor mu?" demişti. Kıvrılan dudağımla bir baş işareti yapmış "Hadi deneyelim!"demiştim.↪Instagramdan takip etmeyi unutmayalım.😊
↪Instagram: yasakdonus
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Dönüş
FantasyJack'in maceralarına hoş geldiniz. Onun hayatını ve maceralarını merak edenler, sizi Yasak Dönüş'e davet ediyorum.