BÖLÜM 12

651 41 25
                                    

Son 15  dakikamı kris hyung'a kai'ninde bizimle aynı arabada gelmesi için yalvarmakla geçirmiştim ama net bir hayır cevabı aldıktan sonra arka koltukta kollarımı göğsümde birleştirerek oturmakla yetinmeye başlamıştım.

Şimdi ise chanyeol'un baekhuyun'la olan fingirdeşmelerini dinlemeye çalışıyorum daha doğrusu dinliyormuş gibi yapıyordum belki susar diye ama susmaya pek niyeti yok.

Baek öyle tatlıymış böyle güzelmiş falanmış filanmış aynı şeyleri başa sarıp sarıp anlatmaya devam ediyor kulağımın dibinde , hayır yani sessiz anlatma gibi bir huyuda yok illa böğürücek sonunda dayanamayıp " chanyeol baekhuyun la senin iliskin aşağılara doğru bir bak sikimde mi değilmi? "  diye çemkirmiştim.

Sözlerim onu  susturmak yerine daha çok bağırmasına neden olmuştu.

İçimden kendime bin kere lanet ettikten sonra kai'lerin arabasının görüş alanımdan çıktığını fark ettim.

"Kris hyung dayımlar önden mi gittiler arabayı göremiyorum" diye bir an ön koltuğa sarkarak sordum.

"Büyük ihtimalle canım belkide varmışlardır bile " dedi yumuşak bir ses tonuyla.

Sonunda barın kapısına ulaşmıştık herkez hızlı bir şekilde arabadan inip barın kapısına ilerlemeye başladı tabi  ben ve çatlak chanyeol başta olmak üzere.

Barın kapısından sorunsuz bir şekilde içeriye girip dayımların nerde olduğunu bakmaya başlamıştık ki kris hyung bir anda "sessizce en köşede ki masaya ilerleyin ve onları tanımıyormuş gibi davranın" demişti ciddi bir ses tonuyla ben hariç herkez onların nerde olduğunu görmüş gibiydi ben ise hala etrafıma boş boş bakınıyordum ki chanyeol kolumdan sert bir şekilde tutup beni kris hyungla kendi ortasına aldı sanki saklamaya çalışır gibi bir hali vardı ne olduğunu bile anlamadan en sondaki masaya sürüklenmiş ve ikisinin ortasına oturmuş bir halde bulmuştum kendimi.

Ardından lay ağzının içinden "onların ikisinin burada ne işi var hyung" diye bir soru yöneltmişti kris hyung'a oldukça sessiz bir tonla chanyeol'dan "kurulun köpekleri değiller mi her yerdeler bu orospu çocukları" demişti.

Kurul kelimesi zaten büyük olan gözlerimi on kat daha büyütmeme yol açmıştı hala dayımların nerde olduğunu görememiştim ve şu bahsi geçen kurul köpeklerinin de.

Etrafa biraz daha dikkatli göz gezdirdiğimde tam çaprazımızda ki bir köşede hepsinin huzursuz bir şekilde oturduğunu fark etmiştim aralarında gözlerim kai'yi ararken en köşede kafası önde sanki bir şeye sinirlenmiş gibi ellerini yumruk yapmış bir bacağını hızlı bir şekilde yukarı aşağı titrerken buldum.

Tekrak oturdukları masaya göz gezdirdiğimde Sol tarafta köşede biri kadın biri erkek iki kişinin oturduğunu fark etmem uzun sürmedi ikisini gördüğüm dakika vampir olduklarını anlamıştım galiba bu iç güdü şeysi dedikleri bu olmalıydı.

Kris hyung huzursuzca "hepiniz gözlerinizi o masadan çekin ve birbirinizle sohbet ediyormuş gibi davranın bir kadeh birşey içtikten sonra buradan çıkıcaz aniden çıkarsak şüpe çekeriz" gibi bir şeyler söylemişti ama tam dinlemedim benim aklımda gözlerimde şuan kai'deydi çok kısa bir an kafasını kaldırıp gözlerimin içine bakmış ve tekrar kafasını önüne eğmişti. Ama soo'nun gözünden kaçmayan birşey vardı.

"bende sevgilim"

15 dakika öncesi

Suho ve kılanı şakalaşa şakalaşa barın kapısından içeriye girmiş on iki kişinin sığabileceği kocaman bir masa seçip oturmuş ve arkadaşlarını beklemeye başlamışlardı.

Herkez birbiriyle uğraşıyor gülüyor keyifler oldukça yerindeydi hatta pek fazla konuşmaya xiumin bile espiriler yapmaya başlamıştı.

Altı kişi xiumin'in şakalarına gülerken masalarının önünde duran iki kişiyi fark etti ilk önce suho kafasını kaldırıp karşısındaki hiç yabancı olmayan iki yüze baktı.

Karşısında gördüğü kişilerle dilini yutma derecesine gelecek bir şok yaşadıktan sonra kadının cırtlak sesiyle selam vermesiyle kendini anca toplayabilmişti.

"Merhaba suho görüşmeyeli bir on sekiz sene oldu mu ? Seni özledim" demişti uzun siyah saçlı kadın.

Arkasındaki çocuk sadece karşısındaki altı kişiyi başıyla selamlamış ve sessizliğini korumaya devam etmişti.
  

Suho oldukça sakin bir şekilde ayağı kalkmış sanki doğuştan oyunculuk yeteneğine sahipmiş gibi karşısında ki kadını mutlulukla selamlamıştı.

Ardından kız suhonun yanında yerini almış ortamda ki tanımadığı yüzleri dikkatlice izlemeye başlamıştı.

Ortamda ilk dikkatini çeken esmer çocuğa elini uzatarak "merhaba ben krystal" diyerek gülümsemişti.

Kai kendisine uzatılan ele bir müddet bakmış istemeyerekde olsa elini uzatım alçak bir ses tonuyla "bende kai" demekle yetinmiş ve hızla elini kızın soğuk ellerinden çekmişti.

Kızın ona aç bakışları kai'yi ne kadar huzursuz etsede yüzünde tek bir mimik değişimine yer vermemişti.

Aklında tek bir düşünce vardı bu karşısında ki iki kişi büyük ihtimal kurul üyesiydi ilk vampir'e dönüştüğünde anlatılan üyelerden biri bu siyah saçlı kadındı buna emindi herşeyden önemlisi soo'nun kapıdan içeriye girmesi an meselsiydi ve karşısında ki kadın onu tanıyabilir di.

Dakikalardır aynı düşüncelerle kafasını meşgul etmekten vazgeçip etrafına bakmayı düşündüğünde.
Yanında ki arkadaşlarınında ondan farklı olmadığını anlayan kai biraz olsun ortama ayak uydurmaya çalışmıştı fakat tam kafasını kaldırdığında karşı masada kendisine endişeli gözlerle bakan soo' yu fark etmesi bir olmuştu bir kaç saniyelik göz temasından sonra kafasını tekrar önüne eğmiş dudaklarından fısıltının altında bir desibelde şu cümle dokülmüştü

"seni seviyorum sevgilim"



Vakit bulup yazamıyorum uykusuz ve kafam doluyken yazdığımda böyle bölümler çıkıyo ortaya kusura bakmayın bu arada krystal fanı var mı aranızda bilmem ama bu fic de pek iyi bir insancık değil kendisi şimdiden söyliyim...

KAN YEMİNİ #kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin