Her şey rüya gibiydi sanki. Yaşamak fazla heyecan vericiydi ama bir yanım korkuyordum. Onu kaybetmek istemiyordum bunu düşünmek bile beni fazlasıyla üzüyordu.
Belki hiç bunları düşünmemem gerekirdi ama elimde olmuyordu bazı şeyler. Her güzel giden şeyin bir anda bozulması hayatımda monotonlaşmış bir şeydi.
Üniversiteyi kazandığım zaman mesela. Hayatımın inanılmaz farklı ve güzel olacağını düşünmüştüm ama başladığım seneden beri hiçte farklı bir şey yoktu. Hayatım yine monotondu ve hiç seyrinde gitmiyordu. Okulda bir sürü aksilik yaşayıp durmuştum ve çoğu zaman okulu bırakmak bile istemiştim.
Aslında böyle hissetmeye kardeşimi kaybettikten sonra düşünmeye başladım.
O gittikten sonra eski neşemiz de , yaşamımız da yoktu. Annem de babam da hep eksikti bunu biliyordum ve zamanla artık yüzüme bile bakmamaya başlamışlardı. Onları anlamaya çalışıyordum elbet ama benim suçum neydi bilmiyordum. Sonradan anladığım kadarıyla beni çokta sevmediklerini anladım. Çoğu zaman evlatlık olduğumu falan düşünürdüm.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Gerçekten evlatlık olduğumu öğrendim. Komik ama durum böyleydi. Annem kardeşime hamileyken ben 3 yaşındaydım ve beni çok sevip ailelerine almak istemişlerdi. Kardeşim doğduktan sonra işler değişmişti sonuçta canlarından olan oydu ben ise annesi ve babası belli olmayan bir kızdım.
Yine de onlara büyük bir teşekkür borçluydum. Sonuçta beni büyütmüşlerdi ama madem sevmeyeceklerdi bana bunu neden yapmışlardı anlamıyordum.
Sonra ben de bir karar almıştım. Hayatımda sadece Namjoon olucaktı ve biz onunla bir aile kurucaktık. Çocuklarımızı ise ayrım yapmaksızın sevecektik.
Çünkü gerçek anne ve baba olmak buydu bence...
Yüzüme değen sıcak şeyle irkilip sağ tarafıma döndüm. Namjoon yanıma otururken elindeki karton bardağı masaya koydu. Önümdeki defteri kapatırken,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LIBRARY✔ (KİM NAMJOON)
Historia CortaSıradan bir hayatı olan kızın kitaplara olan sevgisi ile başlayan aşk hikayesi..