"Sevgilimin yanına gelemez miyim?"
Bunu demem ikisinide şok etmişti. Barışa bozmaması için ufak bir bakış attım. Zeki arkadaşımda hemen anladı tabii.
"Ne yani? Barış senin sevgilinmi?" Dedi simge alaycı bir bakışla. Bende aynı bakışı takınıp barışın elini tuttum.
"Aynen öyle. Asıl senin ne işin var burda?" Dedim.
"Bizim şirketle ufak bir anlaşması var buranın. Onun için ara sıra gidip geliyoruz. Alışsan iyi edersin canım."
"Bakıcaz. Canım !"
Barış ortalığın kızıştığını anlamış olucak ki ellerini çırptı.
"O zaman ben sevgilimi biraz alıyorum simgecim." Dedi.
"Aa dur bir dakika barış ! Gamzeye daha düğün davetiyemi vermedim." Deyip çantasından bir zarf çıkarınca kaşlarımı çattım.
Demek evleniyolar.
Niye şaşırdıysam.
Belliydi zaten.
Ağlamamak için kendimi zor tutarken ister istemez simgenin uzattığı zarfı aldım.
Üzerinde fıratın ve onun adı vardı.
"Fırat ♡ Simge"
Gözlerim iyice dolmuştu. Kendimi zorluyordum ama elimde değildi işte.
Zorda olsa kendimi toparladıktan sonra simgeye gülümseyip zarfı cantamın içine attım.
Daha sonrada barışı kolundan tutup ordan uzaklaştım.
Simge gözden kaybolunca barışa sarılıp ağlamaya başladım.
"Gamze? Halâmı? Hani bitmişti? Hani tamamen unutmuştun?"
"Elimde değil. B-bu...sanki hiç bitmeyecek bir eziyet gibi. Kaç yıl geçerse geçsin, onun adının geçtiği yerde mahvoluyorum. İçim acıyor. Unutamıyorum. En kötüsüde, evleniyor. Ve ben davetliyim."
"Bak, eğer seviyosan, unutamadıysan, konuş. Korkma. Korkarsan kaybedersin. Gerekirse hesap sor. Ondan vazgeçmediğini ona hissettir. Eminim oda seni seviyodur. Şimdi bir karar ver. Ya gider fıratla konuşursun, ya da şansın ufak bile olsa kendi elinle itersin."
Deyince cesaretimi toparlayıp derin bir nefes aldım. Haklıydı. Belki de denemeliydim.
Kendimi toparlayıp emin olduktan sonra hızla ordan çıktım.
Bir taksi bulup fıratın iş yerinin adresini verdim.
Fırat
Camdan dışarı bakarken tanıdık bir sesin adımı söylediğini duydum.
Arkamı döndüğümde gamzeyi görünce kaşlarımı çattım.
Ağlamış gibiydi. Çantasından bir zarf çıkarıp yüzüme fırlattı.
"Demek evleniyosun?! Birde utanmadan beni davet ediyosun? Yazık ya sana !"
Bir yandan bağırıyor bir yandan da yaklaşıyordu. En sonunda dibimde durup tek ayağıyla ayağımın üstüne çıktı.
İlk önce pek birşey hissetmesemde kısa bir süre sonra acımaya başladı.
Ben yüzümü ekşitirken gamze gözlerinin içine bakmamı söylüyordu.
"Gözlerimin içine bak ve söyle, simgeyi seviyormusun?"
Bir süre ne cevap vereceğimi düşündüm.
Ama baktım ki ne cevap verebiliyorum ne de gamze ayağımın üstünden iniyor, hiç beklemediği bir şey yapıp dikkatini dağıttım.
İlk önce itsede belini daha sıkı tutup iyice yaklaştım.
"Asıl sen gözlerimin içine bak ve doğruyu söyle, beni seviyomusun?"
Vote yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beş Yıl (Askıda)
Teen FictionBeş yıl öncesinde geride bırakılan bir aşk, Beş yıl sonrasında tekrar alevleniyor.