AVCININ GÜNLÜĞÜ

405 33 4
                                    

Kütüphaneyi bulmak için yola çıkmışlardı ama hepsi çok yorgundu. Oraya gitmeleri neredeyse bir günü bulurdu. O yüzden yol üzerindeki bütçelerine en uygun olan motele girdiler. Birkaç saat uyuyup dinlendikten ve karınlarını doyurduktan sonra kütüphaneye gitmek için yola koyuldular. Orada işe yarar bir şeyler bulabilmek için herkes dua ediyordu ve tabi geçen sefer ki gibi gecenin bir yarısı arabanın bozulmasından çok korkuyorlardı. Ama korkulan olmadı ve uzun yolculuklarından sonra sabahın ilk saatlerinde kütüphanenin bulunduğu kasabaya giriş yaptılar. Ama burası hem çok engebeliydi hem de çok fazla ağaç vardı. Bu yüzden arabadan inip biraz yürümeleri gerekiyordu. Arabayı güvenli bir yere bırakıp kasabayı keşfe çıktılar. Herkesin aklında işe yarar bir şey bulup bulamayacakları hakkında bir endişe vardı. Bunun üzerine Elijah:

-Hadi biraz rahatlamak için şu ilerideki küçük çay evine girelim.

Çay evi kasabanın biraz ücra köşesindeydi. Sessiz, sakin bir yer de  çok sıcak bir atmosfere sahip ve en az kendisi kadar sahibi de çok şeker bir genç bayandı. Çay evine girdiklerinde genç kadın:

-Evet gençler, size ne ikram edebilirim? Jo:

-Biz beş tane çay alabilir miyiz? Genç kadın:

-Tabi, biraz beklerseniz hemen getiririm.

Çay evinde onlardan başkasının olmaması ve  genç kadınında onların yaşlarında olması sohbeti de beraberinde getirdi. Genç bayan çayları bırakmak için geldiğinde bir bardak fazla getirmişti. O fazladan bardağı kendisi için getirdiğini anlamak o kadar da zor değildi. Son bardağı da masaya koyduktan sonra:

-Burası küçük bir yer. Burada herkes birbirini tanır. Sizi daha önce hiç görmedim. Nereden geliyorsunuz acaba? Sue:

-Pierre’den geliyoruz. İlerdeki kütüphanede işimize yarar bir kitap olduğunu öğrendik. Ona bir bakmaya geldik. Genç bayan:

-Pierre’den burası yaklaşık bir gün. Bir kitap için bu kadar yol gelmişsiniz. Gerçekten onu bu kadar önemli kılan şey ne? Merak ettim doğrusu. Adam:

-Yani aslında biz üniversite öğrencisiyiz. Hocamız gruplar halinde bir araştırma yapmamızı istedi. Bizimde araştırmamız buradaki bir kitapta var. Bizde araştırmamızı tamamlayabilmek için buralara kadar geldik. Genç bayan:

-Anladım. Ama oraya gitmeniz çok kolay değil. Çünkü orası çok engebeli. Birçok turist oranın engebesi yüzünden orayı gezmekten vazgeçiyor. Dikkatli olun, kendinizi yaralamayın.

Uzun süren sohbet esnasında çaylar çoktan bitmişti. Genç bayan birer tane daha çay getirmek istese de onlar bir an önce işlerine yarar bilgiler bulmak istiyordu. Bu yüzden parayı ödeyip hemen kalktılar.

Yürümeleri gereken uzun bir yol vardı. Daha kötüsü tırmanmaları gereken çok dik bir yokuş vardı. Dağ gibi gözükse de bu yokuş, üstünde ot bile bitmeyen bir beton yığınından ibaretti. Sohbet ede ede yürümeleri gereken yolu hiç sıkılmadan bitirmişlerdi. İşte o an gelmişti. Bu yokuşun tepesinde edinecekleri bilgi duruyordu. Ve ona ulaşmaları şarttı. Bobby için bunu yapabilirlerdi…

Elijah uzun süre dağcılıkla uğraşmıştı bu yüzden onun için bu tırmanış çokta zor olmayacaktı. Ama diğerleri için gayet zor olacağa benziyordu, özelliklede yükseklik korkusu olan Jo için… Jo:

-Ben hayatta burayı tırmanamam. Adam:

-Ne oldu küçük hanım. Hani Bobby’e bunu yapanları bulmak için her şeyi yapardın. Jo bunun üzerine sinirli bir şekilde:

HAYAT DEĞİŞTİREN PAZARTESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin