BİLİNMEYENE YOLCULUK

260 14 2
                                    

Herkes ailesinden izin almıştı. Buluşmak için kararlaştırdıkları parkta yavaş yavaş toplanıyorlardı. Adam:

-Burada olduğunuza göre herkes ailesinden izin alabildi. Jo:

-Aslında tam olarak izin almış sayılmam. Babamla fena halde tartıştık.

-Babaannem ilk defa istediğim bir şeye olumlu cevap verdi. 

-Benimkiler anlayışla karşıladılar. Tabi eğitim için gittiğimi zannediyorlar.

-Benimkiler bana güvenmiyor. Hiçbir şey sormadan tamam dediler. Onları fena halde kırmış olmalıyım. Ama onlardan biraz ayrı kalmak hepimize iyi gelecek. Düşünmemiz için vaktimiz olacak. Adam:

-Tamam, o halde gidip benim bulduğum eve bakmaya gidelim. (Motelde rahat edemeyeceklerini düşündüğü için ev aramıştı.) Konuştuğumuz gibi buradan uzakta buldum evi. Kansas’ta terk edilmiş bir halde. İçerisinde ihtiyacımız olan her türlü eşya var… 

Laszlo bu sefer babasının arabasını alamamıştı ama Adam bir arkadaşının arabasını ödünç almıştı. Bu işi halledene kadar onlarda kalabilecekti. 

Yolları biraz uzundu. Çünkü bu olayı ailelerinden uzakta halletmek istiyorlardı. Isaac fena halde kızgın bir ruhtu ve intikam için geri dönmüştü. Kimse ailesinden birine hatta kendilerine de bir zarar gelsin istemiyordu. Bu nedenle araştırmalarını çok dikkatli ve özenli yapıyordu. Araba Laszlo’nunkinden çok daha iyiydi. Hem daha geniş hem de daha rahattı. Müzik dinleyebilecekleri bir radyosu vardı ve çalışıyordu. Kısık sesle müziği açıp yollarına öyle devam edeceklerdi. Yol uzun olduğu için herkesin yavaş yavaş uykusu geliyordu. Bu yüzden müzik iyi gelecekti. Kimse ses çıkarmıyordu. Sadece radyoda çalan Metallica-Nothing Else Matters şarkısı tüm arabayı kaplıyordu. Adam genellikle sert şarkılar dinliyordu ve bu yüzden bu radyo kanalını dinlemeyi tercih ediyordu. Ama Sue ve Jo daha hafif şarkılar dinlemeyi tercih ediyorlardı. Arabayı süren Adam olduğu için seslerini çıkaramadılar. Çünkü Adam’ın uyumaması gerekiyordu ve hızlı bir şekilde Kansas’a varmalıydılar. Gece hızla ilerliyordu. Adam ve Jo’nun dışındaki herkes uyumuştu.

-Jo, artık uyusan iyi edersin. Bir iki saatlik yolumuz kaldı. Dinlenmeye ihtiyacın var çok yorgun görünüyorsun. Oraya vardığımızda uyuyamayacaksın. 

-Ben böyle iyiyim, yorgun görünüyor olabilirim ama uykum yok. Biraz korkuyorum sadece. 

-Korkma, sakın korkma! Burada hep beraberiz. Biz beraberken kimseye bir şey olmaz. Buna kimse izin vermez. 

-Bunu biliyorum ama yine de içimde tanımlayamadığım bir his var. Hepimiz için endişeleniyorum. 

-Söz veriyorum sana hiç kimseye bir şey olmayacak. Artık rahatla biraz.

Jo biraz rahatlamış olacak ki uyumuştu. Birazdan Kansas’ta olacaklardı ve o şeyden kurtulmak için hazırlığa başlayacaklardı. Her şey yolunda giderse Isaac’ten kurtulup evlerine hızlı bir şekilde dönebileceklerdi. 

Artık Kansas’talardı. Yavaş yavaş herkes uyanmaya başladı ve işte artık aradıkları eve gelmişlerdi. Bu ev dışarıdan bir harabeyi andırıyordu. Terk edilmiş olduğu her halinden belliydi. Sue:

-Böıyle bir yerde mi kalacağız? Burası çok ıssız bir yer. Ben asla böyle bir yerde gecemi geçiremem. Elijah:

-Burada elektrik falan var mı? Adam:

-Arkadaşlar biraz sakin olur musunuz? Buraya sizden önce gelip baktım, her şey var. Elektrik, su, yatak… Hatta geldiğimde yiyecek alıp depolamıştım. İhtiyacımız olan her şeyimiz var. Hem markete de yakın. Ulaşım için de merkezi bir yerdeyiz. Kalacak en iyi yer burası. Lütfen mızmızlanmayı kesin de içeriye girip biraz dinlenelim. Gerçekten çok uykum var. Jo:

HAYAT DEĞİŞTİREN PAZARTESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin